Yola çıktım... Ta ne zaman... Demirimi hayatın başlangıcından aldım, bitişine doğru ilerledim. Biliyor musun çok merak ediyordum bu yolda başıma neler geleceğini? Yalnız başlamıştım bu yola. Yanıma kimlerin katılacağı o kadar önemliydi ki benim için. Ama bu yola benle başlayan, hayatımın başlangıcından demiri almamda bana eşlik eden insanlardan birinin herhangi bir şekilde yoldan ayrılacağını hiç düşünmemiştim. Yolda aldığım kararlar hayatımın temellerini sarstı kimi zaman. Kimi zamansa mutlu olmamı sağladı alışık olmadığım biçimde. Aslında benim için mutluluk verici olan ne hayata başlamak, yeniden gözlerimi açmak, ne de sıkıntılardan kurtulacağım, mutlu olacağım bir bitişe sürükleniyor olmamdı. Fark ettim ki aslında bana destek olan, beni sürekli teşvik eden şeyler o yol sırasında sahip olduğum her şeydi. Aslında benim elimdeydi onlara sahip olduğum gibi onları kaybetmek de. Bazen tutamadım elimde yolda aldığım kararları. Çünkü yolumun üzeri hayatımın başlangıcından demir aldığım yer kadar sığ değildi. İyiden iyiye derinleşmeye başlamıştı. Yolda ilerlediğim her saniye her dakika beni biraz daha güçsüzleştiriyor, elimde olarak veya olmayarak kaybettiğim şeyler sağlamlığımdan vazgeçmeme sebep oluyordu.
O kadar çok şey kaybetmiştim ki yoldaki yaşantım boyunca. Güzergâh değiştirmem gerekmişti. Önce bencilliği seçtim. Çünkü bencillik tüm kaybettiklerime rağmen üzülmemi engelleyecekti. Gittim, gittim, gittim. Bir gün fırtına çıktı rotamda. Bencildim ben, umurumda değildi salımı, üstümü başımı kaybetmek. Nasıl olsa mutsuz olmayacaktım kaybettiklerimle. Girdim fırtınanın içine. Cesaret işiydi aslında. Hayatta sürekli ödlek olan biri için inanılmaz bir cesaret örneğiydi. Uyandığımda yanımda olduğunu gördüğüm tek şey bir yunus balığıydı. Sinirli sinirli bakıyordu bana. Sanki olmaması gereken bir şey yapmışım gibi. O kadar anlamlı baktı ki anladım yanlış rotayı seçtiğimi. Hemen değiştirme kararı almıştım.
İkinci rotama başladığımda bu sefer sadece bana destek olan her türlü şey önemliydi benim için. Yunus balıklarını görmezden geliyordum fırtınanın içinden geçip salımı kaybetmek korkusuyla. Oysaki onlar bana güzel haberler vermek için bekliyorlardı. O kadar emindim ki. Bir gün karşıma iki seçenek çıktı. Ya fırtınadan geçip yunus balıklarının verdiği mutluluğun ve desteğin tadını çıkartıp onlarla dostluk kuracaktım, ya da çarşaf gibi sularda yelken açıp renksizce devam edecektim yola. İlk aldığım ders fırtınaya girmemeyi öğretmişti bana. Bu sefer durgun devam etmeliydim yoluma. Ama aldığım bu ders de yaramamıştı işime. Nerden bilebilirdim ki köpek balıklarının durgun suları tercih ettiklerini ve avlarını durgun sularda beklediklerini? Aynı yunus balığı vardı yine yanımda ben gözlerimi açtığımda. Yüzünde yine aynı yüz ifadesi vardı yine bana cesaret vermek ister gibi. Sevmiştim o yunus balığını. İşte bu yolda benim dostum o olacak demiştim. Ama başka rota seçmek zorundaydım.
Seçtiğim üçüncü rota bencil ve maddeci olmayan her fikirle eşdeğerdeydi aslında. Yolda zamanımı planlamadan geçirmek istiyordum. Gözlerim de hep yunus balığını arıyordu bir yerlerde. Gerçekten ders almıştım demek ki. Önüme o kadar çok destek çıkıyordu ki ben bu yolu izledikçe rotam bir anda şımarıklaşmaya başlamıştı. Öyle ki bazen yaptığım hataları göremez oluyordum. Çünkü biri olmasa diğeri destekliyordu yaptığımı. Kafam karışmıştı. Bu rotadan daha ayrılmadan bir gün karar verdim hepsini toplamaya ve konuşmak istiyordum onlarla. Önce yunus balığıyla karşılaştım. Ona söyledim böyle olduğunu; çünkü o benim yoldaki cesaret kaynağımdı. Güveniyordum ona. Şımarıklaşmaya başlayan yolumda daha fazla ilerlemek istemiyordum.
Her şey güzel gidecekti, beni bu engin ıssız denizde yalnız bırakmayan arkadaşlarımla konuşacaktım. Ama anladım ki bu rotalardan geçerken hayat bana iyi ders verememiş. Bencil rotanın izleri hala kalmış, şımarık rotaysa vermiş zaten bana tüm şımarıklığını, kadirbilmez bir şekle sokmuş beni. Maddeci rotaya bakmıştım bir de… Sadece fırtınadan korumuştu beni, köpekbalığından değil. Kendi elimle itmiştim asıl rotamı ben. Çünkü kafam karışıktı. Bana güven veren, cesaret veren ve benim hep dostum olarak gördüğüm yunus balığı, rotalarımın şaşırmasıyla, benim yüzümden terk etmişti beni. Haklı mıydı? Evet. Oysaki hep o göstermişti yolumu bana. Onun o kızgın bakışları bana yolumu değiştirmemi söylemişti. Çok sevmiştim ben o balığı. Belki o böyle düşünmedi, ama hala bunu söyleme fırsatım var. Şimdi karaya çıktım, çünkü artık gidecek yerim kalmamıştı o hayatımın başlangıcından demir alarak yola çıktığım engin denizde. Ama emin ol ki karada bile yönümü bilmiyorum artık. Lütfen yunus balığı beni affet ve yine eskisi gibi kızgın kızgın bakarak, yüreğimi ısıtarak yolumu göster bana. Sana ihtiyacım var.
Aytaç Özkütük
O kadar çok şey kaybetmiştim ki yoldaki yaşantım boyunca. Güzergâh değiştirmem gerekmişti. Önce bencilliği seçtim. Çünkü bencillik tüm kaybettiklerime rağmen üzülmemi engelleyecekti. Gittim, gittim, gittim. Bir gün fırtına çıktı rotamda. Bencildim ben, umurumda değildi salımı, üstümü başımı kaybetmek. Nasıl olsa mutsuz olmayacaktım kaybettiklerimle. Girdim fırtınanın içine. Cesaret işiydi aslında. Hayatta sürekli ödlek olan biri için inanılmaz bir cesaret örneğiydi. Uyandığımda yanımda olduğunu gördüğüm tek şey bir yunus balığıydı. Sinirli sinirli bakıyordu bana. Sanki olmaması gereken bir şey yapmışım gibi. O kadar anlamlı baktı ki anladım yanlış rotayı seçtiğimi. Hemen değiştirme kararı almıştım.
İkinci rotama başladığımda bu sefer sadece bana destek olan her türlü şey önemliydi benim için. Yunus balıklarını görmezden geliyordum fırtınanın içinden geçip salımı kaybetmek korkusuyla. Oysaki onlar bana güzel haberler vermek için bekliyorlardı. O kadar emindim ki. Bir gün karşıma iki seçenek çıktı. Ya fırtınadan geçip yunus balıklarının verdiği mutluluğun ve desteğin tadını çıkartıp onlarla dostluk kuracaktım, ya da çarşaf gibi sularda yelken açıp renksizce devam edecektim yola. İlk aldığım ders fırtınaya girmemeyi öğretmişti bana. Bu sefer durgun devam etmeliydim yoluma. Ama aldığım bu ders de yaramamıştı işime. Nerden bilebilirdim ki köpek balıklarının durgun suları tercih ettiklerini ve avlarını durgun sularda beklediklerini? Aynı yunus balığı vardı yine yanımda ben gözlerimi açtığımda. Yüzünde yine aynı yüz ifadesi vardı yine bana cesaret vermek ister gibi. Sevmiştim o yunus balığını. İşte bu yolda benim dostum o olacak demiştim. Ama başka rota seçmek zorundaydım.
Seçtiğim üçüncü rota bencil ve maddeci olmayan her fikirle eşdeğerdeydi aslında. Yolda zamanımı planlamadan geçirmek istiyordum. Gözlerim de hep yunus balığını arıyordu bir yerlerde. Gerçekten ders almıştım demek ki. Önüme o kadar çok destek çıkıyordu ki ben bu yolu izledikçe rotam bir anda şımarıklaşmaya başlamıştı. Öyle ki bazen yaptığım hataları göremez oluyordum. Çünkü biri olmasa diğeri destekliyordu yaptığımı. Kafam karışmıştı. Bu rotadan daha ayrılmadan bir gün karar verdim hepsini toplamaya ve konuşmak istiyordum onlarla. Önce yunus balığıyla karşılaştım. Ona söyledim böyle olduğunu; çünkü o benim yoldaki cesaret kaynağımdı. Güveniyordum ona. Şımarıklaşmaya başlayan yolumda daha fazla ilerlemek istemiyordum.
Her şey güzel gidecekti, beni bu engin ıssız denizde yalnız bırakmayan arkadaşlarımla konuşacaktım. Ama anladım ki bu rotalardan geçerken hayat bana iyi ders verememiş. Bencil rotanın izleri hala kalmış, şımarık rotaysa vermiş zaten bana tüm şımarıklığını, kadirbilmez bir şekle sokmuş beni. Maddeci rotaya bakmıştım bir de… Sadece fırtınadan korumuştu beni, köpekbalığından değil. Kendi elimle itmiştim asıl rotamı ben. Çünkü kafam karışıktı. Bana güven veren, cesaret veren ve benim hep dostum olarak gördüğüm yunus balığı, rotalarımın şaşırmasıyla, benim yüzümden terk etmişti beni. Haklı mıydı? Evet. Oysaki hep o göstermişti yolumu bana. Onun o kızgın bakışları bana yolumu değiştirmemi söylemişti. Çok sevmiştim ben o balığı. Belki o böyle düşünmedi, ama hala bunu söyleme fırsatım var. Şimdi karaya çıktım, çünkü artık gidecek yerim kalmamıştı o hayatımın başlangıcından demir alarak yola çıktığım engin denizde. Ama emin ol ki karada bile yönümü bilmiyorum artık. Lütfen yunus balığı beni affet ve yine eskisi gibi kızgın kızgın bakarak, yüreğimi ısıtarak yolumu göster bana. Sana ihtiyacım var.
Aytaç Özkütük
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder