Uzak diyarlardan buğulu bir bakış attım solgun şehrime
Kırmızı bulutlar arasında yükselen damlaları sordum kendime
Sarhoşluktan anlaşılmıyordu rüzgârın iç gıdıklayan sesi
Sessizlik bastırmıştı yalnızlığı avuç avuç haykıran nefesi
Ölüyordu insanlar uzaklarda, eşliğinde bir muhteşem gürültü
Dermanları bir hayli maluldü, seçilmiyordu görüntü
Durdum baktım sessizce gece ayazının kısır alemine
Yürekler isyan ediyordu direncine yıldızların, bir de gökyüzüne
Parlamak bitmiyor, ışıkla kayboluyor mevhum bakilikteki yıldızlar
İfade etmeye çalışıyordu elinden kaçanları ebedi aruzlar
Düşündüm ihmalini seyre dalarak kovalamacaların ürkekçe
Haydi, hatıralar bekliyorum, bombardımana geçin erkekçe
Şehrimin buğuları dumanlara karışıyordu sabaha karşı
Kulaklarımda çınlıyordu adeta mühürlü yalnızlık marşı
Uyandım birden bire hayattan, hatırlamıyordum o sesi
Saat 14.42’ydi, kesilmişti beş aylık bebelerin nefesi
Yaşamadım ben seni uzun kart yoncaların arasında
Dördüncü yaprağı bulmuştum o çiçeğin altın sarısında
Ayrılık dumanı yalnızlıkla renkleniyordu, sen gitmedin
Pişmanlık kuyularındaki suyu kana kana içmedin
Çünkü yeni yolun kilitlemişti girdiğin yeni kafesi
Aytaç Özkütük
19.12.2007
01.48
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder