Efkâr bastı, Güneş battığında, ağır bir efkâr
Kapı hunharca çarptı, terk ettin beni, ah yar
Sığamıyorum vücuduma, dar geliyor yollar
Yüreğim kelepçeli, of ciğerimde yangın var
Hayatım zindan oldu Güneş battığında heyhat
Hala o anı gösteriyordu kolumdaki hüzünlü saat
Acımı dile getiremiyor bile şu hayırsız sanat
Kulaklarım tıkalı, dök zehrini, hadi anlat
Seni görmeyen gözlerim artık mühürlü
Bakamıyor artık eskisi gibi şuurlu
Ruhum bedenimde önünde duvarlar örülü
Yeter ki gel ne onurlu olurum ne gururlu
Şimdi bir tabak var soframda, içi boş
Yağmur yağdı yağacak, hava karanlık, odam loş
Ayakta uyuyorum adeta, hem buruğum hem sarhoş
Sen gittin, sığamam evlere, kimin umrunda ha saray ha varoş
Yağmur bastırdı, duygu seli oldu kalbimde
Oluklarım tıkalı, toprağım geçirimsiz, mazgallarım kapalı
Hadi söyle şimdi kim var benim yerimde
Hala çılgınım hala aşığım; maalesef sensin hatalı
Kapı çarptı çarpalı dokunmadım koluna
Bir adım bile atmadım dışarıya
Bir gün belki dönersin umuduyla
Sokamadım başka yağmurları araya
Kapı kolu bile seni bekliyor “dokun bana” diye
Bükme çiçeklerin boynunu artık, hadi gir içeriye
Yüzüm aydınlanmadı, seni sayıkladım üşüye titreye
Susuyorum artık saygımdan sana ve ebediye
Biliyorum zerre kadar şans yok dönmen için geriye…
Aytaç Özkütük
26.11.2007
04.00
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder