30 Mart 2018 Cuma

Susmaya Alışmak

Sessizliğim duyulmasın diye kalabalıkta
Gürültülere karıştığım gibi
Yağmurda yürüdüm bu akşam
Damlalara karıştım

Karanlığım seçilmesin diye aydınlıkta
Işıklarla boğuştuğum gibi
İçime konuştum derdimi
Susmalara alıştım

Aytaç Özkütük
30.03.2018
22.43
Nahçıvan

28 Mart 2018 Çarşamba

Rüzgâr

Bir gölge gibi esiyor rüzgâr
Bir seni getiriyor
Bir sensizliği
Bir hasret çığlığıyla deliyor
Gözümden akan sessizliği

Karanlık olduğunda sokaklar
Ne mutlu ki gölgen var
Aratmıyor yokluğunu
Seni benden alırken bile
Kesemez artık soluğunu

Bir düşman gibi esiyor şimdi
Yemin etmiş tattırmaya sensizliği
Gözlerimde kara bulutlar
Yüreğimde dalgalar
Ve acı hasretinin eşsizliği...

Bir düşman gibi esiyor rüzgâr
Bugün bende fırtına var!

Aytaç Özkütük
28.03.2018
23.44
Nahçıvan

22 Şubat 2018 Perşembe

Dosdoğru

Zincirlerin ardındaydı
Mutluluğa esir düşen gözyaşları
Bir yerlerde çetin zamanlardı
Var gücüyle delerlerdi duvarları

Savaşları
Kimi gün bir sevda uğruna
Kimi gün enginlerin doruğuna
Erişmek için verirlerdi
Ve fakat bilirlerdi
Müphemliğini tüm gerçeklerin
Keza bilirlerdi en güzel yerin
Duvarların ardı olduğunu
Ve yaşların yolunu bulduğunu
Dosdoğru

Gülen gözlerin ardındaydı
Sessizliğe esir düşmüş kelimeler
Yoksunluk sanırlardı suskunluğu
Bir yerlerde çetin zamanlardı
Acı rüzgârlarca dağlanırdı ümitler
Apaydınlık gecelerin burukluğunu
Basit bir melankoli sanırlardı


Telaşları
Bazı an bir tebessümü
Tecessüm ettirmekti duvarların ardında
Oysa bilirlerdi
Sahteliğini tüm mimiklerin
Keza bilirlerdi en güzel şeyin
Gözlerin ardında olduğunu
Ve zorluğunu
Gizlenmesinin yüreğin
Dosdoğru

Aytaç Özkütük
22.02.2018
20.22





17 Temmuz 2017 Pazartesi

Mevsim Değiştirmek

Mevsim değiştirmek ne kolay
Bir günde mümkünmüş işte
Bambaşka yıldızları seyretmek
Farklı gökyüzünden
Binlerce kilometreyi kat edip
Ayırmak gecesini gündüzünden

Oysa bir dakika bile düşünmeden
Gitmekle bitmiyormuş olay
Kaderin değişmiş; kederin kalmış aynı
Gökyüzü değişse de aynıymış gözyaşı
Acın beklemiş seni, gittiğin yerdeymiş
Ve gitmeden açık adresini göndermiş:
Ayrılık sokağı, yalnızlığın yanıbaşı

Yani mevsim değiştirmek çok kolay
Ama yazın üşümekle bitmiyormuş olay...

Aytaç Özkütük
17.07.2017
17.35
Buenos Aires

18 Haziran 2017 Pazar

Sildim

Sildim gözlerimin kenarından
Yüzlerce yıllık öyküyü
Yıktım ufuklarımı
Sakladım günbatımlarımı hıçkırıklarımdan
Ve duymak isteyip duyamadığım her sözünü
Sildim yavaşça kulaklarımdan

Ben her başladığım romanda
Kalemimin ucunda öldürdüm sevdiklerimi
Gözlerinden okuduklarımdan
Bildim bu sayfada biteceklerini
Süzülürken pişmanlığım yanaklarımdan
Sakladım hırçınlığımı yalnızlığımdan
Ve yazmak isteyip yazamadığım her cümlemi
Akıttım yavaşça şakaklarımdan

Aytaç Özkütük
18.06.2017
16.51
Nahçıvan

6 Haziran 2017 Salı

Bana mı Kalmış

Bana mı kalmış dört yapraklı yoncalar
Dillere destan sevdalar bana mı kalmış
Mahşer günü hesabımı sorsalar
Acıdan gayrı vurmak bana mı kalmış

Bana mı kalmış yazılmamış öyküler
Tertemiz dolu yürekler bana mı kalmış
Herkes bir ağızdan aynıyı öğütler
Öğütten yol kurmak bana mı kalmış

Bana mı kalmış senle dolan gözbebeklerim
Mutluluk gözyaşlarım sanki bana mı kalmış
Gönlümden düşer düşmez yar bildiklerim
Yeni hayaller kurmak bana mı kalmış

Aytaç Özkütük
06.06.2017
02.45
Nahçıvan

Capella ile Jüpiter

Bir zamanlar Capella’yı izlerdik
İçimizdeki ışığı tüketip
Semanın siyahından medet umarken…
Daha parlak on yıldızı es geçip
Capella’yı güneşimiz bellerdik

Az gelince on bir yıldızın ışığı
Kafamızı kaldırıp göklere dingince
Jüpiter’i keşfettik umulmadık zamanda
Ve ıssızca kayan yıldızların yanında
Deldiğini fark ettik karanlığı
O dahi buluta girip sönünce
Işıksızlıktı, bulduran aydınlığı

Şimdi söyle bakalım ey gezegen
Hangimiz daha büyüğüz bu evrende
Yahut hangimiz daha inatçı?
Ve sıkıysa haydi şimdi cevap ver
Sen ki koskoca Jüpiter
Senin ışığın mı benim aşkım mı
Hangisi önce biter?

Aytaç Özkütük
06.06.2017
01.52
Nahçıvan

5 Haziran 2017 Pazartesi

Bülbüller

Bir sabah
Yokluğumla uyandığında bülbüller
Belki daha coşkulu gürler
Yahut sessizliğe gömülürler

Oysa güller
Alışırlar benizsizliğime
Hem de öyle birdenbire
Çünkü bilirler
Bir kuş tüyü kadar derdi bile
Kaldıramayacağımı ellerimle
Hiç dönmemecesine geriye
Ve hiç sönmeyeceğini bile bile
Ateşlere yürüdüğümü bilirler

Bir gece
Yokluğumla uyuduğunda bülbüller
Ve sırlarını tomurcuklarına hapsedip
Açmaktan korkan argın güller
Rüyalarında ansızın bir bir ölürler

Aytaç Özkütük
05.06.2017
01.32
Nahçıvan

21 Mayıs 2017 Pazar

Dere

Bir kıvılcım düşmeye görsün
Küskün balıkların sessizce yüzdüğü
Durgunluğun kol gezdiği
Sopsoğuk ve suyu bulanık dereye

İşte o zaman
Ne küskünlük kalır
Ne soğukluk
Ve bulanık su oluk oluk
Birden bire yol alır
Soramadan nereye

Bir kıvılcım düşmeye görsün yüreğime
Kaçmasın diye tüm balıklar
Sıçramasın diye alevim gözlerine
Yandığımı söyleyemem sevdiğime

Aytaç Özkütük
22.05.2017
00.46
Nahçıvan

17 Mayıs 2017 Çarşamba

Delilik

Bir delilik sarsa şimdi
Belki bir dakika sürecek
Ve hayat akıllılarla belli ki
Kaldığı yerden devam edecek

Pencerenin önünden bir güzel geçecek yine
Biri umarsızca aşık olacak belki diğerine
Gözyaşları akmaya
Şimşekler çakmaya
Kasırgalar çıkmaya devam edecek
Oysa sen bir dakikalığına mutlu ol diye
Ölüm ömrü kurtarmaya yetmeyecek

Bir delilik sarsa şimdi
Bir dakika bile sürmez belki
Bir ömür silinmeyen gözyaşı
Bir ölümle silinmez belli ki

Aytaç Özkütük
17.05.2017
23.52
Nahçıvan

14 Mayıs 2017 Pazar

Dert

Bütün sihirler bozuldu
Dalında çürüdü kırmızı elmalar
Güller açmaktan yoruldu
Ve kurudu birden tomurcuklar

Açtım bugün gönlümün penceresini
Baktım dışarıda her şey normal
Örtünce hayallerimin perdesini
Kalmadı senden başka gül cemal

Derdin sardı yılan gibi boğazımı
Bir nefes dahi istesem, biliyorum haram
Ve bir ah desem belki, çok daha acı
Ağladıkça büyüyecek artık yaram

Kuşlar bildi
Ama uçuramadılar haberini
Balıklar öldü
Oysa hepsi bakışlarımı
Ölmeden önce gördü

Şimdi ben konuşsam sadece
Ne çürümüş elmalar kızaracak yeniden
Ne açacak güllerin tomurcukları
Biliyorum belki bundan böyle her gece
Ben yanarken içten içe gizliden
Seni söndürecek başka aşk yağmurları

Bir derdim var yastığımla her gece
Bu tayfun, bu deprem, bu yangınla içimde
Uyumak zorundayım sessizce
Ve gerekirse
Ölümüne

Aytaç Özkütük
14.05.2017
22.53
Nahçıvan

7 Mayıs 2017 Pazar

Tutsak

Bir suya hasretti sevdam
Yanmayı yeğleyenler gibi
Ateşlere yürüdüm

Ve bir sana bağlıydı davam
Mahpusa boyun eğenler gibi
Parmaklıklarla çürüdüm

Sustum
Çünkü gözlerin
Ve birkaç kelime dökülen dilinden
Çıkartacak oluyordu beni
Tutsak düştüğüm o yerden
Ama ben,
Tüm hislerimle derinden
Haykırdım sessizliğimi
Her şey belliydi gözlerimden

Aytaç Özkütük
07.05.2017
02.10
Nahçıvan

5 Mayıs 2017 Cuma

Pervaz

Penceremin pervazında biriktiriyorum umutları
Kimi yitip gidiyor akşamın serinliğinde
Kimi kanatlanıyor semanın derinliğinde
Oysa biri var ki
Ne yazık ki baki
Ölmemek için ellerinde
Perdeyi örtüyorum sabahları

Yüreğimin ayazında yakıyorum hayallerimi
Kimi külleniyor alevlerin ardında
Kimi donuyor ellerimin soğuğunda
Ancak biri var ki
Hepsinden afaki
Esir olmak pahasına zindanında
Çekemiyorum katiyen gözlerimi

Çoktan esir düşmüşüm oysa biliyorum
Bu zamansız uçurumun kenarında
Bir adımlık yer kalmadı görüyorum
Düşmekten değil belki ama,
Üşümekten korkuyorum yokluğunda
Ve imkânsızsın oysa biliyorum
Fakat sensizlik bile olsa uğrunda
Koşarak sonsuzluğa yürüyorum

Aytaç Özkütük
06.05.2017
00.37
Nahçıvan

29 Nisan 2017 Cumartesi

Otuz Yıldır

Biz otuz yıla neler sığdırmışız
Şimdi aklımızda bile kalmamış çocukluğumuz
Ne defterler bitmiş
Kapağını bile açmadan saklamışız
Belki bugün en çok özlem duyduğumuz
Her şey birer birer yitmiş
Oysa unuttuğumuz bir tek şey varmış
Aylanarmış düşmanımız, dostumuz
Ve tek gerçekliğimiz, yalnızlığımız
Ama bile bile her defasında
Aşk bacayı yeniden sarmış
Ve dumanında boğulmuş saflığımız

Biz otuz yıldır kimler olmadan yaşamışız
Şimdi umurumuzda mıymış ilk aşkımız
Ne kalemler tükenmiş
Yenilerine uzanmış ellerimiz
Bugüne kadar en çok sevdiklerimiz
Acıymış, hasretmiş, kedermiş
Gülü, gülmeyi bırakmışız bir kenara
Canımızı yakanların hepsi birer dikenmiş

Biz otuz yıldır ne beyhude yaşamışız
Ve kim bilir buna ne kadar dayanacağız
Ne mendiller kirlenmiş
Fakat ders almak için beyhude yaşlarımızdan
Hepsini yıkamadan saklamışız
Ve kim bilir daha ne kadar ağlayacağız
Ve o mendilleri ne kadar saklayacağız

Aytaç Özkütük
29.04.2017
12.22
Nahçıvan

27 Nisan 2017 Perşembe

Nisan

Yine bir nisan
Toprak sanki benden alıyor enerjisini
Ve ağaçları gözyaşlarım suluyor sanki
Renklerimi çalıyor çiçekler yavaş yavaş
Biliyorum hiç olmayacak şeyler oluyor
Ama yüzüm baharla ansızın soluyor

Sonra sen geçiyorsun gözlerimin önünden
Tüm kutsallığınla, tüm günahkârlığınla sen
Bendeyse vurdumduymaz ani bir telaş
Çok daha mutlu ediyorsun beklediğimden

Baharsa çıkıp gidiyor aklımdan
Bir nebze olsun kendime geliyorum
İlk mi son mu bu bilmiyorum
Sonra oturup masaya kağıt kalemle arkadaş
Dem vuruyorum gizlice sensizliğimden
İsmini hiç zikretmiyor
Çehreni zihnimden hiç silmiyorum

Çünkü hep geçiyorsun gözlerimin önünden
Tüm saflığınla ve tüm bihaberliğinle sen
Sen geçtikçe gün geçtikçe yaşamayı unutuyorum
Unutuyorum ve utanıyorum sessizliğimden

Aytaç Özkütük
27.04.2017
23.22
Nahçıvan

26 Nisan 2017 Çarşamba

Dahası Yok

Bir piyano eşliğinde başlıyor en sevdiğim şarkı
Çalan eller bir hayalete ait gecenin karanlığında
Bense gerçekmiş gibi kaptırıp kulağımı heyecanıma
Susuz, sessiz, yorumsuz
Dinliyorum
Suskunluğumu bir bıçak gibi kesmesini bekliyorum
Oysa bir anda ortak oluyor suskunluğuma
Dahası yok
Işıksız, hayalsiz, umutsuz
Bir dert deryasında inliyorum

Aytaç Özkütük
26.04.2017
22.49
Nahçıvan

24 Nisan 2017 Pazartesi

Yetmedi

Yetmedi dize getirdiğim karanlıklar
Ne mumları söndürdü
Titrek umutlarımın güçlü rüzgârları
Satırlar
Sevdalar
Sazlar, sözler yetmedi
Ne şiirleri sildirdi
Ne notaları susturdu
Ne yeminleri bozdurdu
Oysa ümitlerim hiç yitmedi

Yetmedi suya bıraktığım sessiz kelimeler
Sustuklarım
Söylediklerim
Ve bile bile tüm imkânsızlıkları
Sevişini beklediklerim bitmedi
Bildim ki o hoyrat çöl fırtınaları
Ne yaşları kuruttu
Ne acıları soğuttu
Ne ateşleri kül etti
Sevmekten vazgeçmeme yetmedi

Aytaç Özkütük
24.04.2017
23.41
Nahçıvan

22 Nisan 2017 Cumartesi

Tesadüf

Bir tesadüf yüzümdeki tebessüm
Baharın gelmesi yalnızca bir tesadüf
Yeşerdi gözlerimde zaten yapraklar
Güneşin açması da tesadüf
Tamamen bir tesadüf hem de
Çünkü ışığın mesken tuttu yüzümde
Ve aniden dağıldı bulutlar

Tesadüf...
Çağlayandaki coşkunluk
Semadaki suskunluk
Hepsi, hepsi birer tesadüf
Karlar eridi oysa çoktan
Çığlar art arda düştü
Kuşlar yüreğime üşüştü
Cıvıltılar bile tesadüf
Baharın gelmesi,
O da bir tesadüf sadece
Çünkü rengârenk çiçeklerin bile
Her biri çalıntıymış bu aşktan

Aytaç Özkütük
22.04.2017
19.39
Erzurum

21 Nisan 2017 Cuma

Göçmen Kuşları

Oldu da göçtük bambaşka bir kente
Gözlerimizde duman, acımız yaman
Tanıdık birkaç sözle memlekette
Yahut derin bir sessizlikle gurbette
Hasret bulutları havayı sardığı zaman
Beklerdi ağacın kurumuş dalları
Ölümden dönen göçmen kuşları

Aytaç Özkütük
21.04.2017
22.07
Erzurum

18 Nisan 2017 Salı

Şişede Bir Gemi

Şişede bir gemi
Gemide bir dert
Deniz sanıyor ki
Dert geminin derdi
Oysa kaptan için besbelli
Hava oldukça sert
Ve mevzu alabildiğine derin
Lakin yalnız şişe biliyor dilini
Geminin taşıdığı derdin

Aytaç Özkütük
18.07.2017
23.17
Nahçıvan

11 Nisan 2017 Salı

Kazansan da Kaybetsen de

Kaybetmeye devam edeceksin,
Önce hep senin olanları,
Sonra sonradan kazanılanları…
Yaşamaya devam ettikçe,
Kaybetmeye devam edeceksin!
Kaybınla kazancın arasındaki en büyük farkın,
Kaybetmeye alışmak olduğunu göreceksin.
Ve bir gün ben de kazanırım diye,
Kaybettiklerini görmezden geleceksin.
Belki işte tam da o gün
Gözyaşlarını dindireceksin…
Ama ne yaşarsan yaşa,
Ve kaybetsen de ve hatta kazansan bile,
Ağlamaya devam edeceksin.
Ama bileceksin ki her daim,
Gözyaşı dökebilecek kadar temizse yüreğin,
Kaybettiklerinin bile
Bir zamanlar senin olmasıyla yetineceksin.

Aytaç Özkütük
11.04.2017
23.25
Nahçıvan

25 Mart 2017 Cumartesi

Dokuz

Kedilerin yaşamak için dokuz hakkı var
Ve doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar
Ben ancak dokuz doğurabilirim mutluluk için
Ama yine mutlu değilim, niçin?
Çünkü onsuz bir mana taşımıyor dünya
Yani düşmedikçe iki rakam yan yana
Veda edemezsin yalnızlığına
Çünkü dokuz harfli olan yalnızlık
Yalnızlık olmazdı onla olsa

Aytaç Özkütük
25.03.2017
14.47
Nahçıvan

9 Mart 2017 Perşembe

Kadeh

Önce birkaç kadeh geçirip boğazından
Pervasızca kederlerine gülüyorsun
Ve sonra götürüp birkaçını daha
Pişmanlıklarınla ölüyorsun

Yalnızlığın dinmiyor yudumların sayısıyla
Gözlerin aramıyor senin olmayanları
Çünkü yüreğin zaman içinde fazlasıyla
Alışıyor tüm varlıkların yokluğuna
Biliyorsun elde edemeyeceğini hiçbir zaman
Seni adeta bir pas gibi
Hayatından söküp atanları
Ya da hiçbir zaman senin olmayanları
İşte o yüzden gülüyorsun pervasızca
Ağlanacak halini biliyorsun
Ama içine sindirip o yüklü derdini
Ne anlatabiliyor ne ağlayabiliyorsun

Aytaç Özkütük
09.03.2017
22.02
Nahçıvan

4 Mart 2017 Cumartesi

Otel Odası

Karanlık bir otel odasında
Yastığa değiyor ellerim şiirimi yazarken
Bir yandan başka bir ülkede sokak sesleri
Fısıldarken anadilimdeki kelimeleri
Bir yandan yalnızlığına ortak ediyor beni
Beni yalnız koyup gitmiş eski sevgili
İşte şimdi yakıp ışıkları birden bire
Ve sokağa atıp kendimi
Her dilde konuşmanın tam vakti
Öylece susmak yerine

Aytaç Özkütük
04.03.2017
19.58
Bakü

26 Şubat 2017 Pazar

Sonsuzluk

Bir yanlışlık olmuş aslında
Sımsıcak elleriyle tutup yakamdan
Döndürecek birini beklemiyordum
Uçurumdan
Çünkü yanlış kalmış aklımda
Bir çift soğuk elin bile
Kenetlenip ölesiye
Korkusuzca, ağlamadan
Mutlu gözlerle delirmişçesine
Bir pay alabileceğini ummuştum
Sonsuzluğumdan

Yollar, yalnızken tatlıymış aslında
Sevda, sevgili olmadan
Güneş, ellerimi
Gözyaşları gözlerimi yakmadan
Her şey ürkütürmüş benzerini
Ama bu gerçeğe ne yazık ki
Bir istisna varmış aslında
Sonsuzluk yaşanmıyormuş
Sonu tatmadan

Aytaç Özkütük
26.02.2017
22.53
Nahçıvan

15 Şubat 2017 Çarşamba

Kara Umut

Bana yağmur değil
Bulut lazım
Sırf hayallerimin üzerinde uçarken
Dinlenebilmek için
Bembeyaz ve yumuşak yataklarda
Ve sessizce yürürken sokaklarda
Bana bulut lazım sadece
Saklanıp arasına ansızın
Hayallerimi izlemek için gizlice

Kısaca söylemek gerekirse
Bana yağmur değil
Bulut lazım
Çünkü ağlamak için bile
Kara bir umut lazım

Aytaç Özkütük
16.02.2017
00.36
Nahçıvan

12 Şubat 2017 Pazar

Güneş

Güneş varsa umut vardır
Gözden uzak diye üzülme
Sen onu görmesen bile
Işığı hissedip gülümse
Gönülden uzak düştüğünde
Seni üzdüğünün farkındadır
Belki bir bulutun ardındadır
Saklanmıştır sadece
Gözyaşlarını görmesin diye

Aytaç Özkütük
12.02.2017
16.29
Nahçıvan

11 Şubat 2017 Cumartesi

Susuyorsun

Dostlarını bekliyorsun
Hiç tanımadığın şehrin
Kâh aydınlık kâh karanlık
Geniş mi geniş ve upuzun
Sokak köşelerinde

Susuyorsun
Aslında hiç tanımadığın insanların gülen gözlerinde
Hiç gelmeyecek dostlarını buluyorsun
Sonra ardına dönüp gidiyorsun
Hava çok soğuk
Ve sen yüreğinde burukluk
Ve yüzünde kocaman tebessümle
Yeni bir dünyaya doğuyorsun

Sevdalarını arıyorsun
Ve hatta seni bırakıp gidenlerin
İzlerini sürüyorsun hasretle
Her şeyi geride bıraktığın o şehirde
Ellerini çoktan unutmuş olsan bile

Susuyorsun
Aslında hiç tanımadığın insanların sıcak kalplerinde
Hiç yaşanmayacak sevdalarını buluyorsun
Sonra içine kapanıyorsun
Hava çok soğuk ve puslu
Ve sen hem genç hem yaslı
Ve dilinden düşmeyen ümitlerinle
Yeniden kendine geliyorsun

Susuyorsun
Çünkü haykırdığında dahi düşündüklerini
Sen dahi duymayacaksın yankılandığını
Kalabalıkta dopdolu yaşarken yalnızlığını

Susuyorsun
Çünkü döndürmeye çabalarken gidenleri
Hak ettiği gibi yaşayamayacaksın bu güzel yeri
Hatta gerçeği bir gün sen bile fark edeceksin
Ama fark etsen dahi
Hep senin olmayanları özleyeceksin
İşte o yüzden susuyorsun

Aytaç Özkütük
11.02.2017
16.31
Nahçıvan


8 Şubat 2017 Çarşamba

Hayal Duvarı

Öyle resimler asmışlar ki hayal duvarıma
Başımı çeviresim gelmiyor renksiz dünyaya
En azından gözlerim dolu, yüreğim boş değil
Ve en azından ruhum acı gerçekle sarhoş değil

Aytaç Özkütük
08.02.2017
21.50
Nahçıvan

4 Şubat 2017 Cumartesi

Gittim

Gittim
Oysa birkaç zaman evvel
Tüm gidenlerin ardından
Bizzat “gitme” demiştim
Şimdi kıştan bahara eserken yel
Ve uz bir diyarda uzakken anılarımdan
“Gitme” diyen birini beklemiştim

Gittim
Değişen hiçbir şey olmadı
Çünkü ben giderken
Benliğimi de getirdim
Oysa “gitme” diyeni beklemek yerine
Kendime “gelme” demeliydim

Aytaç Özkütük
04.02.2017
23.55
Nahçıvan

2 Aralık 2016 Cuma

Kelebek Kanatları

Sen bilmeyeceksin
Nasıl solduğunu
Kanatlarının kelebeklerin

Ve bilmeyeceksin
Yokluğunda sonsuzluğunu
Gecelerin

Seni götüren rüzgârın
Sokağımdan süpürdüklerinin
Bilmeyeceksin benim için
Ne kadar değerli olduğunu

Ve birkaç ay geçti diye sükut içinde
Zannederken seni unuttuğumu
Bir nefes bileceksin suskunluğumu

Oysa bir şeyi bilmeyeceksin
Nefessizliğimi, sensizliğimi
Ve yokluğunu

Dilerim bir gün sen de düşüneceksin
Bu acıyla dolduğunu yüreğinin
Ve solduğunda kanatları kelebeklerinin
Sen bu kadar sabredemeyeceksin
Eminim

Aytaç Özkütük
02.12.2016
23.04
Ankara

17 Kasım 2016 Perşembe

Anlamayacaksınız

Biliyorum anlamayacaksınız
Kanım hız sınırını aştı desem damarlarımda
Gözlerim gezintiye çıktı desem yağmur ormanlarında
Yüreğim kanat çırptı desem göç yollarında…
Çünkü ne anlarsınız siz
Aşk için acı çekmekten
Kurtulamazsınız kibirden, kinden, nefretten
Küçücük kalplerinizde biriktirdikleriniz
Hiçbiri değerli değil sevmekten
Oysa ne anlarsınız siz
Anlayamazsınız elbet
İşte sırf bu yüzden
Sizde kalsın bildikleriniz

Aytaç Özkütük
16.11.2016
23.45
Ankara

12 Kasım 2016 Cumartesi

Bulut

Bir buluttun
Bembeyaz
Ve bir umuttun
Yağmura hasretken yaz
Sonra bir rüzgâr olup
Yağamadan kurudun
Ve tüm umutları kuruttun
Ateşimi dindirecekken biraz
Sen yüreğimi soğuttun
Şimdi yansan bile nafile
Ve hatta Güneş olsan bile...
Yokluğunla üşüye üşüye
Sıcaklığını unuttum

Aytaç Özkütük
11.11.2016
23.36
Ankara

18 Ekim 2016 Salı

Özgürlüğüm

Kaç zincire esir düşmüşümdür kim bilir
Kaç sigarada duman
Kaç ateşte kül
Kaç yarada kan olmuşumdur
Kaç meltemde tayfuna dönüşmüşümdür
Kaç çölde meczup
Kaç suçta mahcup
Kaç aşkta mağlup olmuşumdur kim bilir
Ve kaç gönle beyhude üzülmüşümdür

Oysa sen başıma geldin geleli
Zincirim de yangınım da özgürlüğümdür
Meltem de tayfun da olsa esmeli
Çölde seraptan
Aşkta şaraptan kaçmalı
Yaram kanasa bile deli deli
Bir gonca gül sanıp açmalı
Çünkü sen başıma geldin geleli
Bana yalnız sevgin yetmeli

Aytaç Özkütük
18.10.2016
00.07
Ankara

17 Ekim 2016 Pazartesi

Ekim Geceleri

Soğuyor Ekim geceleri
Ama sen
Üç ay önceden
Temmuzdan
Dalındaki vişneden
Ve aklıma düştüğünden beri
Kurtuldum içimdeki buzdan

Soğuyor Ekim geceleri
Ama ben üşümüyorum
Çünkü yüreğim
Sen gittiğinden beri
Adeta bir yangın yeri
Yokluğundan

Soğuyor Ekim geceleri
Ve ben
Bir ateşböceği gibi
Ümidi kestim
Soluğumdan

Aytaç Özkütük
17.10.2016
00.51
Ankara

12 Ekim 2016 Çarşamba

İsimler

Sevgiler biriktirmek isterdim
Ama isimler biriktirdim yalnızca
Yanağımdan süzülen isimler...
Hararetle dilimden düşmezken
Sonunda gözümden düştüler

Tebessümler biriktirmek isterdim
Biten sevdalarımın ardından
Ya da kaliteli hüzünler en azından
Oysa ben isimler biriktirdim sadece
Gözyaşlarını çağrıştıran

İsimler biriktirdim
Her birinin renkliydi gözleri
Ve hepsi yalnız iki heceli
İsimler biriktirdim
Sevimli, sevimsiz, gizli, kisvesiz
Ve hepsi yüreğimden geçti geçeli
İzleri kaldı sevgisiz

Dostluklar biriktirmek isterdim
Bittiğinde tüm ilişkilerim
Ama isimler kaldı elimde nihayet
Şimdi o isimlere hissettiklerim
Sadece hissizlikten ibaret

Aytaç Özkütük
12.10.2016
01.39
Ankara

3 Ekim 2016 Pazartesi

Sana Yakın

Gözlerimi kapatıyorum diye
Uykuya dalıyorum sanma sakın
Başka aleme gidiyorum sadece
Sana yakın

Sabah sen döndüğünde
Ben de döneceğim peşinde
Gözlerimde bir damla
Haykıracağım aşkımı
Dünyaya

Sonra sen yine bir gece
Uykuya yenik düşünce
Ben de geleceğim gizlice

Ama gözlerimi kapatıyorum diye
Rüyaya dalıyorum sanma sakın
Sana koşuyorum sessizce
Akın akın

Aytaç Özkütük
03.10.2016
21.46
Ankara

Işık

Saat günbatımını geçmiş
Gölgeler günden güne karanlık
Gözlerime bir sızı yerleşmiş
Bir sen parlak, tüm dünya bulanık

Karanlığın ansızın çöktüğü yerde
Yüzün doğmuş geceleyin yüreğime
Emin olsam bile hemen öleceğime
Girmesin evime sensiz aydınlık

Öylesine bir ışık değil bu hissettiğim
Bu, kara deliğin dahi yutamadığı
Kör zindanların korkutamadığı
Kirli ellerin tutamadığı bir ışık
Öyle bir ışık ki bu
Yüreğim ona aşık

Işığın birden belirdiği yerde
Gözlerin değmiş geceleri gözlerime
Emin olsam bile şimdi öleceğime
Bavulunu alıp def olsun yalnızlık

Saat günbatımını geçmiş
Güneş de hiç gelmeyecekmiş artık
Gözlerime bir neşe yerleşmiş
Bir sen parlak ve ruhum aydınlık

Aytaç Özkütük
03.10.2016
20.23
Ankara

22 Eylül 2016 Perşembe

Sonbahar Yaprağı

Bir sonbahar yaprağı gibi
Çok zor tutunuyorum dalıma
Bazen geceleri zifiri karanlıkta
Sevdiklerimin sesi çalınıyor
Rüzgârla kulaklarıma
Ürperiyorum

Sonra ansızın yeni bir rüzgâr…
Ve sapsarı yapraklarla doluyor
Ümitlerime açılan geniş bulvar
Oysa ben sarı bir yaprakmışçasına
Güçsüzleşiyorum sonbaharda
Kuruyorum

Ve biliyorum
Ne o parçası olduğum dalda
Ne o ümit dolu uzun yolda
Tutunabiliyorum

Ve son bir rüzgâr çıkıyor karanlıkta
Sevdiğimin nefesi dudaklarımda
Korkmadan kendimi bırakıyorum
Alabildiğine düşüyor, düşüyorum
Ve nihayet buz kestiğinde toprak kara kışta
Bir daha yeşermeyeceğimi bilerek
Üşüyorum

Aytaç Özkütük
22.09.2016
Ankara
01.27

16 Eylül 2016 Cuma

Küçüklüğümüz

Büyüdükçe çirkinleştik
Bir cüce olsaydık hepimiz
Daha çok sevecektik
Küçücükken yüreklerimiz

Lakin büyüdük
Ve sel gibi akıttığımız yaşlarda
Dev sandığımız aşklarla
Küçüklüğümüzü öldürdük

Oysa hiç büyümeseydik
Dev adamlar basit acılarıyla böbürlenirken
Biz ezilmeyecektik
Ağırlığı altında yükümüzün
Ve kıymetini bilecektik
Küçüklüğümüzün

Aytaç Özkütük
15.09.2016
02.03
Zonguldak

14 Eylül 2016 Çarşamba

Etkisiz

Bir yıldız düşleyin
Hiç parlamayan
Yahut bir bebek
Ağlamayan

Bir aşık düşünün
Sevgisiz, heyecansız
Yahut bir aşk
Yıkıp geçen amansız

Bir şiir yazın sonra
Bolca hisli, kafiyesiz
Ağlayın bağıra çağıra
Arayın, sorun, özleyin
Hepsi bir bir boşuna
Hepsi bir bir etkisiz

Aytaç Özkütük
14.09.2016
20.21
Zonguldak

Korku

Çocukluğumu uyuttuğum
Eski bir kanapenin üzerinde
Uykuya dalabilmek için
Umutlarımı sayıyorum sessizce

Eşyalar çok tanıdık bu gece
Anılarsa silinmiş ve yabancı
Yumuşak çiçekli bir battaniye
Ve omzuma yatan sensizliğimle
Üşüyorum ölesiye
Sen gözlerimdeki kederi
Artık görmüyorsun diye

Çocukluğumu unuttuğum
Eski hayallerin peşinde
Karanlıkta kalmamak için
Sevdalarımı yakıyorum sessizce

Oysa perdeler sıkıca çekilmiş bu gece
Duvarlarsa soğuk ve yabancı
Sokaktan gelen güçsüz bir huzme
Ve hayalet gibi yaklaşan sensizliğimle
Korkuyorum ölesiye
Sen yüreğimdeki ışığı
Tekrar görmeyeceksin diye

Aytaç Özkütük
14.09.2016
00.36
Zonguldak

10 Eylül 2016 Cumartesi

Hayat ve Aşk

Hayat tüm derdine rağmen mesela
Bir kedi görüp de sokakta
Sevmeye çalıştığında başlıyor

Ya da unutmak için gittiğin barda
Hesabı getirdi diye garson
Tebessüm ettiğinde yaşanıyor

Aşk tüm hayata rağmen mesela
Bir çift göze değip de masada
Sevilmeye çalıştığında başlıyor

Ya da kendine verdiğin zararda
Mutluluk arayıp da en son
Acı çektiğinde yaşanıyor

Aytaç Özkütük
10.09.2016
23.05
Ankara

8 Eylül 2016 Perşembe

Seveceğiz, Ağlayacağız (2014)

Dün sevdik, bugün seviyoruz, yarın seveceğiz
Başroller hiç değişmeyecek
Biraz mutluluk, biraz gözyaşı ve elbette biz
Mutluluktan kıpkırmızı kesilecek yüreğimiz
Ve üşümeyecek bundan böyle ellerimiz
Hiçbir zaman alışmayacak
Ağlamaya gözlerimiz
Dün yandık, bugün yanıyoruz, yarın yanacağız
Cehennem ateşi hiç sönmeyecek
Biraz hasret, biraz pişmanlık ve dinmeyen sancımız
Ayrılıkla taş kesilecek yine bağrımız
Belki de sonsuza dek ağlayacağız

Aytaç Özkütük
04.09.2014
12.30
Ankara

Eylül Akşamı (2014)

Hiç bozuşmamışız gibi girdi kapımdan içeri Eylül
Bir kez daha fısıldadı yaşlandığımı
Ve yıllar geçtiğini üzerinden hüznümün
Sen bir Eylül akşamında vurup çıktın kapımı
Hâlâ bir sır gibi saklıyorum hatıralarımı
Mızrap dayanmayan tellerinden gönlümün
Her Eylül akşamında dinliyorum yalnızlığımı
Körük olup yangınıma, harlatıyorum pişmanlığımı
Yıllar önce sevdamı söndürdüğün gün
Hiç dinmemişken ateşim hatta bugün
Belki son bir gözyaşıyla ömrümün
Karşılıyorum bu karanlık Eylül akşamını

Aytaç Özkütük
04.09.2014
19.44
Ankara

Serin bir Ankara Akşamında (2 yıl önceden kalma)

Serin bir Ankara akşamında
Bir elimde küçük bir şemsiye
Yürüdüm Tunalı civarında
Yağmur yağsın istedim
Hayallerim akıp gitsin diye
Her adımda eski bir sevda
Her solukta yeni bir sevgiliye
Rastladım sakin sokaklarda
Kafamı her kaldırışımda gökyüzüne
Yeniden sevmek istedim ölesiye
Serin bir Ankara akşamında
Yıldızlar görünmesin istedim
Duygularım coşmasın diye
Boş suratlar vardı her kaldırımda
Ne bir tebessüm ne bir gaye
Boş boş yürüdüm ben de
Serin bir Ankara akşamında
Bir elimde küçük bir şemsiye
Bir sürü duyguyla yürüdüm kolumda
Yağmur yağsın istedim
Yağan aşkla ıslanayım diye
Serin bir Ankara akşamında
Yeniden sevmek istedim ölesiye

Aytaç Özkütük
08.09.2014
21.12
Ankara

Bir Gün

Bir tıraş bıçağı
Biraz su, biraz yemek
Ütü tahtasında bir gömlek
Uzunca bir yol vardı alacağı
Evden çıkınca yürüyerek

Cevapsız sorularla, hayallerle
Zihninde bir yığın iş
Üzerinde gösteriş
Yüreğinin götürmediği yere
Çok çabuk oluyordu gidiş

Sonra upuzun bir boşluk
Kaybediyordu adeta hayatını
Biraz iş, biraz yemek
Birkaç sahte dostluk
Dönüş yaklaşıyordu giderek

Bir bekleyeni yoktu evinde
Yürürken hızlı adımlarla
Elinden düşmeyen telefon
Bekliyordu beyhude umutlarla
Gelmeyecekti mutlu son

Aytaç Özkütük
08.09.2016
00.07
Ankara

20 Ağustos 2016 Cumartesi

Umutlarım

Siz çocuklarınızı düşünüyorsunuz
Ben umutlarımı
Sizin çocuklarınız büyüyor
Benim umutlarım hiç
Siz gerçeklere gülüyor
Gerçeklere ağlıyorsunuz
Ben, bir çocuk gibi umutlarıma...
Çocuk kalmak büyük sevinç

Aytaç Özkütük
20.08.2016
13.32
Ankara

8 Ağustos 2016 Pazartesi

Işıklı Gemiler

Işıklı gemiler geçiyordu
Falezlerin ardından
Işıklar söndü
Dalgalar kaldı kıyıda
Ufkumu onlar aydınlattılar
Kendi sesim kadar yakından
Göz kapaklarıma vurdular
Bir sevda kadar sonsuz
Bir ömür kadar sonluydular
Işıklar yandı tekrardan
Ve o bembeyaz dalgalar
Bir yoklukta kayboldular

Sanki hiç yanmamıştı ışıklar
Karanlık ve çalkantılı
Uçsuz bucaksız ve korkusuz
Denizde boğuldu aşıklar
Işıklar söndü
Dalgalar kaldı kıyıda
Bir gemi daha yaklaştığında
Aydınlığa gömüldü umutlar
Aşıklar öldü
Işıklar söndü
Çünkü balıklar gibi onlar
Karanlıkta mutluydular

Aytaç Özkütük
08.08.2016
22.11
Ankara

5 Ağustos 2016 Cuma

Boşuna Sensiz Her Şey

Boşuna yağmış yağmurlar senden önce
Ve sen gelip silmişsin gözüme düşen damlaları
Senle geçirdiğim o sıcak yaz akşamları
Güneş soğukluğundan utanmış
Rüzgâr nefesini kıskanmış
Ve toprağa kök salar gibi derince
Yüreğim usul usul yüreğine bağlanmış

Boşuna yazılmış tüm şarkılar senden önce
Ve sen gelip silmişsin acılı mısraları
Senle uyandığım o sessiz sevda sabahları
Nakaratlar tekrar etmekten utanmış
Redifler güzelliğini kıskanmış
Ve meyana çıkar gibi sesim yükseldiğince
Sonsuz sevdan an an dilime dolanmış

Boşuna kurulmuş hayaller senden önce
Ve sen gelip gerçek kılmışsın rüyaları
Uzun bir ölüm uykusundayken senden önce
Gözlerim ansızın açılmış sen gelince
Sen uyandırıp beni ümitsizliğimden
Ve hatta vazgeçmeden benliğimden
Bana hediye edip sahici dünyaları
Kurtarmışsın beni sensizliğimden

Mecaza sığınmadan söylemek gerek bazen
Yaşamamışım sen gelmeden önce
Unutup birdenbire sensiz geçen uzun yılları
Senle hayata döndüm ben tamamen

Aytaç Özkütük
05.08.2016
22.09
Ankara

4 Mart 2016 Cuma

Rakıyla Üzüm

Yalnızlığım olmasaydı kavuşur muydu rakıyla üzüm?
Belki aynı toprakta yetişen aşıklardı onlar
Sonra biri giderken gözyaşı dökmüştü diğeri
Ya da artlarına bakmadan terk edip gitmişlerdi birbirlerini
Şimdi ikisi de pişmanmış gibi burada masamdalar
Ve şu an sadece yalnızlığım sayesinde bir aradalar
Bir fedakârlık yapayım o halde ben onlara şimdi
Ben yalnız olayım; her gece kavuşsun rakıyla üzüm

Aytaç Özkütük
04.03.2016
21.58
Ankara

26 Ekim 2015 Pazartesi

Siyah

Uzun bir yolda seyre dalardım
Siyahların suçsuzluğunu
Kapalı olurdu pencereler
İki köy arasında kalan sevdalar
Adeta dilsiz gibiydiler

Yıldırımlar aydınlatırdı geceyi
Ben seyre devam ederdim
Siyahlığını ellerimin
Kapalı olurdu pencereler
Çözemezdim hiçbir bilmeceyi
Adeta yalnız gibiydiler

Islatırdı dudaklarımı yaz yağmuru
Ben seyrederken siyahlığını bulutların
Kapalı olurdu pencereler
Damlalar dans ederken hep beraber
Ötekileştirmişlerdi gururu
Adeta şuursuz gibiydiler

Kahkahalar yankılanırdı duvarlarda
Benim tek düşündüğüm
Seyretmekti simsiyah karanlığı
Kapalı olurdu pencereler
Boğazımda kalan her kördüğüm
Adeta çözümsüz gibiydiler

Aynaya yansırdı simsiyah benliğim
Ben seyre dalardım
Siyahlığını yüreğimin
Kapalı olurdu pencereler
Görüntüler kaybolurken birer birer
Adeta dönüşsüz gibiydiler

Aytaç Özkütük
26.10.2015
01.10
Ankara

17 Ekim 2015 Cumartesi

Sadece Yalnızlığım

Bir yokluk var uzakta özlediğim
Rüyalarda sayıkladığım
Yollarını gözlediğim
Bir sancı var,
Günden güne büyütüp beslediğim
Öyle bir sancı ki
Sebebinden kendimi ayıpladığım
Yastığımdan utanıp
Gecenin koynuna sakladığım
Bir yokluk var yanı başımda
Günden güne, iyiden iyiye bellediğim
Bir yokluk, yokluğunu kolladığım
Sevdiğim, yıldığım, ölümünü beklediğim
Varlığına alışıp, yokluğunu özlediğim
Bir sancı var,
Günden güne büyütüp beslediğim
Öyle bir sancı ki,
Yokluğunu yokladığım
Sade bir sancı
Sadece yalnızlığım

Aytaç Özkütük
17.10.2015
21.37
Ankara

Ağaç

Ağaç gibi ol be dostum
Gözyaşı dökemiyorsan
Yaprak dök en azından
Çok vahim bile olsa durum
Yeşereceksin sil baştan

Aytaç Özkütük
16.10.2015
24.00
Ankara

14 Ekim 2015 Çarşamba

Başlamadan Biteceksin

Bugün sen de benimlesin
Ama bir adım daha atsam
Biliyorum gideceksin
Ve geriye kalan her akşam
Yeniden bir hazan
Ve yeni bir hüzün getireceksin
Oysa ben umutla ve doyasıya
Bakarken kızaran yanaklarına
Sen çaresizlik bıraksan da geriye
Bu sefer susacağım ölesiye
Oysa sen sussam da bileceksin
Ve bir gün konuşurum diye
Arkanı dönüp gideceksin
Belki birkaç satır daha yazsam
Ya da sabaha kadar sevişsek bile
Ne yazık ki nafile
Çünkü diğerleri gibi sen de
Başlamadan biteceksin

Aytaç Özkütük
14.10.2015
23.40
Ankara

30 Ağustos 2015 Pazar

Sararan Yapraklar

Yapraklar sararınca güzün
Tadı kaçar gündüzün
Ve ben geceye veririm kendimi
Toplayıp yanıbaşıma birer birer
Uzak diyarlardan sevdiklerimi
Doyasıya dertlenirim
Belki ben de uzaklara giderim
Çünkü güneşine alıştığım her sefer
Yaz bir rüya gibi gelir geçer
Ve yapraklar sararınca güzün
Elbet tadı kaçar gündüzün
Oysa geceleyin ellerim
Sabaha doğarsa diye yüzün
Nafile bir umutla titrerler

Aytaç Özkütük
30.08.2015
20.52
Ankara

27 Ağustos 2015 Perşembe

Duman Kokusu

Penceremden duman kokusu yayılıyor odama
Sanırsın ki tüm geçmişim yanıyor
Bakmasın kimseler ağladığıma
Gözyaşım yangın söndürmeye yarıyor

Penceremden güz yeli esiyor gönlüme
Yüreğime mıhlanan her şeyi süpürüyor
Kızmasın kimseler tekrar sevdiğime
Bu gönül meltemle bile köpürüyor

Aytaç Özkütük
27.08.2015
22.37
Ankara

24 Ağustos 2015 Pazartesi

İhanet

Güneş ellerimi ısıtamamıştı
Isınmak için kirlettim ellerimi ellerinizle
Söndürmeye her çalıştığımda yangınımı
Dağlandı yüreğim ihanetinizle

Aytaç Özkütük
29.03.2015
01.53
Ankara

Hoyrat

Hangi yola çıkacağım bu sefer?
Önümde bekleyenlerim var
Zaman her zamanki gibi hoyrat
Ve her zamanki gibi dar
Gözümden akıtamadığım makus keder
Esir alacak beni yine heyhat

Yol yorgunu artık yüreğim
İçimde söyleyemediklerim var
Ve dudaklarım
Sustuklarımın kanıyla ıslak
Hava her zamanki gibi karanlık
Ve yar dimdik
Ucundan dönülemeyecek kadar
Ve yaram demir leblebi gibi ağır
Kana da yaraya da dayanacağım
Belki birkaç gün ağlayacak
Ve sonra
Yine alışacağım

Biliyorum
Ucuna ak düşmüş saçımın telinin
Ve sessizlik oturmuş her odasına yüreğimin
Çünkü zaman her zamanki gibi hoyrat
O sonsuz yolculuklara razı gelen bedenim
Önce yardan vazgeçmiş benimle
Sonra yardan düşmüş ölümüne
Heyhat

Aytaç Özkütük
31.05.2015 – 01.24
24.05.2015 – 22.15
Ankara

Zamanla Savaşıyorum

Akreple yelkovan her seviştiğinde
Geçip aynanın karşısına bir güzel
Şöyle bir bakıyorum kendime
Onlardan ne eksiğim var diye

Ufukla güneş her kavuştuğunda
Bir güzel gömülüp karanlığıma
İsyan ediyorum mağrur güneşime
Niye hâlâ guruba eremedim diye

Akılla yürek her savaştığında
Tutsak düşüp kararsızlığıma
Kendi kendime soruyorum biçare
Özgürlük mü yalnızlık mı diye

Kıskanıyorum
Çünkü zaman bile
Sevişiyor akarken
Ve tüm ışıklar kavuşuyor
Gün batarken
Evet, ben yaşıyorum
Ve hatta yaşlanıyorum
Belki de hiç fark etmeden
Yenilmez bir düşmanla
Zamanla
Savaşıyorum

Aytaç Özkütük
24.08.2015
21.50
Ankara

20 Ağustos 2015 Perşembe

Sen Unutmuşum Say Beni

Her gece birkaç saç teli elimde
Gizli saklı bakıyorum resmine
Görüp bana kızacakmışsın gibi
Ben seni henüz unutmadım ama
Sen yine de unutmuşum say beni

Her hece birkaç düğüm dilimde
Hasretinle bakıyorum takvime
Sanki bana dönecekmişsin gibi
Sen bana hiç dönmeyeceksin ama
Ben hep benim sanayım gözlerini

Bırak kanayım bu yalanlarıma
Bir gün seni bana versinler diye
Yalvarayım akan gözyaşlarıma
Belki onlar da bir gün kururlar ya
Bırak ağlamadan seveyim seni

Aytaç Özkütük
20.08.2015
23.19
Ankara

11 Ağustos 2015 Salı

Muhtaç

Ben şiire muhtacım
Derdimi anlatmak için
Oysa şiir kâğıda muhtaç
Kâğıt kaleme
Kalem elime
Elim beynime
Beynim kalbime
Yani anlayacağın
Muhtaç
Her şey bir diğerine
Bense bugün
Tebessüm etmek için sadece
Şiir gözlerine
Muhtaç olmuşum çok mu?

Aytaç Özkütük
11.08.2015
18.07
Ankara

8 Ağustos 2015 Cumartesi

Bira

Sen köpüklü içersin biranı
Ama ben biraz dertli severim
Ve belki bir tutam sevdalı
Sen limonlu seversin bir de
Elbette çekirdeksiz
Ben günün her anı aynı dem
Sade içerim
Köpüksüz, limonsuz, çaresiz

Aytaç Özkütük
08.08.2015
12.39
Ankara

7 Ağustos 2015 Cuma

Kırmızı Kırgınlığım

Derin bir sızı
Ve rengârenk gözlerim
Gündüzleri yeşil
Geceleri kırmızı
Ama ağlamaktan değil
Anlayamamaktan
Mesela yüreğim
O da kıpkırmızı
Bu sanıyorsun normal olan
Oysa onun rengi
Ne aşktan ne kandan
Bunu yalnızca sen bil
Bu renk ve bu sızı
Tamamen kırgınlıktan

Aytaç Özkütük
06.08.2015
15.00 suları
Ankara

Kurt ve Kiraz

Sessizliğim
Vazgeçtiğimden değil

Hani bir kurt girer ya kiraza
Kurt kirazı kemirir sanır insan
Halbuki kirazdır kurdun içini kemiren
Kiraz çürür, kurdu suçlu sanır insan
Oysa kurt ölür sevdiğinden

Suskunluğum
Vazgeçtiğimden değil
Kiraz sağlam, kurt sağ kalsın
İstediğimden

Aytaç Özkütük
02.08.2015
00.23
Zonguldak

Yarım Ay

Ay yarım bu gece
Ben yarım
Ve ay kadar sessizce
Buluta girer varlığım
Ay yarım bu gece
Ve hatta her gece
Ve ben yine ve sadece
Yalnızlığımla varım

Aytaç Özkütük
23.07.2015
23.07
Ankara

Kanser

Kanserliydi sevda hücrelerim
Bir gün zaten ölecektim
Sonra bir tedavi buldular
Ölmeyeceksin dedi doktorlar
Baştan aşka yenilendim
Tekrar sevdim, yeniden güldüm
Bir rüyada hayatı gördüm
Sonra yalanmış dediler
Yokmuş bir tedavisi meğer
Çaresiz kaldı doktorlar
Boşa çıkınca umutlar
Ve çok aniden bu sefer
Seviyorum dedim, öldüm

Aytaç Özkütük
22.07.2015
17.50
Ankara

Soluk

Aşkına düştü benliğim
Soluğumu kaybettim
Yüreğimin hızla vuruşu
Sanki bir kuşun ilk uçuşu
Vurma bu kuşu sevdiğim
İncitmez dokunuşu

Aytaç Özkütük
21.07.2015
18.45
Ankara

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Alev

Bir alev var gözlerimde
Ben deryalar döksem de üzerine
Sönmeyecek
Bir alev var yüreğimde
Öyle bir alev en derinde
Bir sen üflesen dinecek

Bir şarkı var dilimde
Sonsuza dek söylesem de
Bitmeyecek
Ve birkaç kırık nota sözlerimde
Bir sen eşlik etsen
Güçlenecek

Aytaç Özkütük
20.07.2015
01.19
Ankara

26 Mayıs 2015 Salı

Şıpsevda

Kılıcını kuşanmış bir asker gibi
Savaşmaya geliyor sevda gecelerime
Ben, savunmasız ve korkak
Hatta bacağı kırık bir çita gibi
Galibiyet bekliyorum kaçarak

Gece her gün sabaha yenilir ya hani
Oysa Güneş hep aynı Güneş
Işık hep aynı ışık
Gökyüzü her gün aynıyla özdeş
Değişirse bir sabah değişir belki
Gece sabaha mı aşık oluyor yani?

Ölümüme susamış bir kanser gibi
Zehirliyor sevdalar gençliğimi
Ben, çaresiz ve her aşka tutsak
Gözlerim gözlerine çivilenmiş gibi
İyileşmeyi bekliyorum içlerine bakarak

Toprak her mevsim yağmura yenilir ya hani
Oysa damla hep aynı damla
Bulut hep aynı bulut
Ama o yağmurun boynunu büktüğü çiçek
Hep aynı güzelliğiyle müsemma
Gün gelecek devran dönecek
Toprak yağmura mı aşık oluyor yani?

Gece her gün başka bir sabaha
Toprak her mevsim başka bir yağmura
Aşık olup usanıyorsa derdinden
İşte ben
Her çift gözde kendimi bulmuşken
Bir çift sözüm var sevdaya
Kalbim yine mi aşka düşüyor yani?

Aytaç Özkütük
26.05.2015
22.39
Ankara

24 Mayıs 2015 Pazar

Sus ya da Susma

Sev ya da sevme
Sus sadece
Gözümden süzülmesin umutlarım
Şarkılar çal, şarkılar söyle
Issızca, sessizce

Bil ya da bilme
Sus sadece
Öyle yüksek bir sesle sus ki
Anlaşılmasın duyduklarım
Ümitsiz sevdalar yaz böyle
Yolsuzca, dilsizce
Ben nasıl olsa ağlarım

Gör ya da görme
Sus sadece
Oysa diyor ki şeytan
Haykır haykırabildiğince
İçinden her geçeni söyle
Arsızca, densizce
Dize gelsin sevdalarım

Öl ya da ölme
Çünkü bugün ölsem bile
Yarın halen varım
Sessiz sevdamla sadece

Aytaç Özkütük
24.05.2014
22.54
Ankara

Dedeme...

Koyu mavi bir beşikte
Açtığımda gözlerimi
Başucumda hep sen vardın
Elini elimden çektiğinde
Kısacık yokluğunda bile
İçin için ağlardım

Gül kokulu bir odada
Kapattığında gözlerini
Başucunda bir ben vardım
Bu upuzun yokluğunda
Bilseydim döneceğini
Hiç susmadan ağlardım

Aytaç Özkütük
19.04.2015
19.33

9 Nisan 2015 Perşembe

Rüyamda Bu Gece

Rüyamda sen olacaksın bu gece
Gözlerinin izi silinmeyecek gözlerimden
Gülümsemeni özleyeceğim
Ve yine içimden kaçmak gelince
Uçunca kanatlarımın götürdüğünce
Rüyamda yine sen olacaksın sevdiğim
Çünkü sen başkasına aitken bile
Ben seni özleyeceğim

Dudaklarımız kavuşmayacak dilediğimce
Değmeyecek bile belki hiçbir gece birbirine
Ama ellerinin izi silinmeyecek ellerimden
Sevmeden, öpüşmeden, sevişmeden
Elimi sımsıkı tutuşunu özleyeceğim
Ve yine ufuksuz şehirlere gidince
Yanımda tek seni götüreceğim

Rüyamda sen olacaksın bu gece
Yüreğimde bin bir hatıraların
Yine bir sabah banyoda ürperince
Isıtacak bedenimi sıcaklığın
Belki bana sarılmayacaksın dilediğimce
Ama nefesinin izi silinmeyecek tenimden
Ve sesinin izi kulaklarımdan
Susmadan, korkmadan, yorulmadan
Yüreğimi harlayacak şarkıların

Ben, seni özleyeceğim
Aynı anda söylediğimiz aynı şeyi
O nargilenin ucundaki sarı sipsiyi
Saatlerce yürürken Ankara’da
Ellerimi ısıtışını özleyeceğim
En çok da gülümsemeni sevdiğim
Hani o güneşi kıskandıran fotoğrafında
Gözbebeklerinin gülüşünü özleyeceğim

Aytaç Özkütük
09.04.2015
23.28
Ankara

Vazgeçmedim

Bir kırdıysam bin kırıldım
Bir estiysem bin duruldum
Bir sevdiysem bin yoruldum
Ve tüm bunlara rağmen
Vazgeçmedim sevmekten
Aşklarıma, dostlarıma, canlarıma
Bir küstüysem bin sarıldım
Ve bakma sen umutsuzum sandığıma
Çünkü her şeye rağmen ben
Asla vazgeçmedim sevmekten

Aytaç Özkütük
08.04.2015
23.34
Ankara

25 Mart 2015 Çarşamba

Diyemiyorum

Ümidimi soruyor duvarlar
Yok diyemiyorum
Var diyemiyorum
Yaran var mı diye sorsalar
Çok diyemiyorum
Sar diyemiyorum

Sebebini soruyor aynalar
Beni ağlarken görseler
Yar diyemiyorum
Sır diyemiyorum

Dost edindiğim sevdalar
Nefesimi bile yaksalar
Har diyemiyorum
Kor diyemiyorum

Benliğimi saran korkular
İşlediğim günahı bilseler
Ah diyemiyorum
Zor diyemiyorum

Aytaç Özkütük
25.03.2015
18.41
Ankara

24 Mart 2015 Salı

Çılgınlık

Biraz sohbet, kısa bir yemek
Çılgınlıktı evet
Seni sevdiğimi söylemek

Evet bir ton daha koyuydu gözlerin
Lakin ansızın yoluma çıkan kaderin
Benimki kadar karanlık değil

Sen kokuyordum eve gelirken bu gece
Yeniden dans etti parfümün montumda
Ayaklarımdan kayıp gitti kaldırım taşları
Işıklı geniş bir sokak
Kendiyle konuşan bir iki ahmak
Ve sonsuzluk gibiydi evet
Ellerini anımsamak
Sesini hayal ettim kulaklarımda
Yanaklarımdan kayıp giderken gözyaşları
Eski sevgilimi dahi affettim
Çok korkuyordum eve gelirken bu gece
Yalnızlığımla yeniden tanışırım diye
Ve gömerken en derinime tüm eksi aşkları
Seni eşsiz bir günah gibi hapsettim

Ve evet benden başkasıydı sevdiğin
Lakin onun için yanan ateşin
Cehennemimden daha sıcak değil

Sen kokuyordum eve gelirken bu gece
Gözlerimi açıp kapattığımda
Kirpiklerim dans etti boynunda
İki yorgan, iki yastık, iki yatak
Sonsuzluk gibiydi evet
Saçlarını okşamak

Aytaç Özkütük
24.03.2015
22.30
Ankara

Sahte Sevdalar

Güneş doğudan doğmuşsa bu sabah
Gündüz eşitse geceye mesela
Ya da ayçiçekleri güne bakıyorsa her daim
Ve çalışırken ölmüşse bir karınca
Her şey yolunda
Ancak
Yarim doğmuşsa Güneş yerine günüme
Ve eşitse gecesi gündüzüme
Ya da ona bakıyorsa ayçiçekleri her daim
Ve sevdasından ölmüşse o karınca
İşte o zaman bu vahim

Her şey sahte oysa
Yalan kollarında uyanmışsam bu sabah
Gecem hâlâ dinmemişse Güneş’e inat
Solgunsa ayçiçekleri her daim
Sahte tebessümün bile aydınlatmıyorsa karanlığımı
Ve ben o sahteliğe satmışsam doğrularımı
Usanmasam ve uslanmasam da her daim
Er ya da geç ölecekti karıncalar
Ha ecelden ha sevdadan
Çok mu mühim?

Aytaç Özkütük
24.03.2015
16.08
Ankara

23 Mart 2015 Pazartesi

Başka Dünya

Bir daha gelecek olsam dünyaya
Önce babama sarılırdım doyasıya
Öyle öldüğünden filan değil ha
Eksikliğinden ama…

Neyse ne diyorduk…
Yeniden gelseydim bu dünyaya
Bir başka bakardım sabahları aynaya
Karşımda musmutlu bir yüz
Sevdiğimin eli kravatımda
Çalışsam bile gece gündüz
Gam yemezdim yorulduğuma

Bir kere öyle yok aşık olmak her gönüle
Var olsaydım bambaşka bir zamanda
Sevdaları dize getiren sarhoş sesimle
Dudak ısırtırdım ben bin bir bülbüle

Düşsem bile kör bir dehlize
Ne gözlerimde bir buğu
Ne yüreğimde bir sızı…
Bir daha gelecek olsam dünyaya
Beni görecek olan her kuğu
Utancından bükerdi boynunu

Bambaşka bir vücutta olabilseydim eğer
Köşe bucak aramak için sevdalarımı
Kaybolsam her girdiğim bulutun arasında
Ve yorgunluktan çırpamasam da kanatlarımı
Yeniden gelebilseydim eğer
Her şeye rağmen bir kuş olmaya değer

Ama bir daha gelecek olsam dünyaya
Daha cesur olmak isterdim
Gelmeyi kendim istememiş olsam da
Ne bileyim işte en azından
İstediğimde alıp başımı giderdim

Biliyorum oysa
Ne başka bir dünya var elimde
Ne bir kravat ne bir kanat
Masal bu ya
Olsaydı bile bambaşka bir dünya
Bu zehirle koskoca yüreğimde
Yaşayamazdım doyasıya

Aytaç Özkütük
23.03.2015
00.19
Ankara

İlkbaharın İlk Günü

Daha ilkbaharın ilk günü
Biter mi insanın üç günlük ömrü
Belki kışın bittiğinden
Ve yarin yitip gittiğinden bihaber
Yine uzun bir yol dönüşü
Ve hatta ilkbaharın ilk günü
Açmadan solar mı insanın yüzü

Daha yasak aşkımın ilk günü
Saklayamadım kara hüznümü
Belki gözyaşının bittiğinden
Ve sevda güneşinin yittiğinden bihaber
Yine uzun bir yol dönüşü
Kıyasıya anılarla dövüşürken
Ve dahi ilkbaharın ilk günü
Kara kışa kaptırdım gönlümü

Aytaç Özkütük
22.03.2015
20.43
Eskişehir

27 Aralık 2014 Cumartesi

Mesela

Kağıdımın üzerine kalem değmiyor bir süredir
Ama hiçbir şey değişmemiş gibi devam ediyorum yaşamaya
Gözyaşlarımın tuzu hiç eksilmedi mesela
En son aşık olduğumdan beridir
Gözüme başka bir çift göz değmiyor mesela

Bir iki dost,
Birkaç kadeh,
Ve birkaç kelime
Kafi gelmiyor yalnızlığıma
Sensizliğe oldukça alıştım ama
Sessizliğe hâlâ alışamadım mesela

Yüreğime hiç kuş konmuyor bir süredir
Durmadan devam etsem de uçmaya
Kanatlarımda hiç gayret kalmadı mesela
En son yere düştüğümden beridir
Kanadımı kıran bile olmuyor mesela

Bir iki dost,
Birkaç kadeh,
Ve birkaç cümle,
Canlandırıyor geçmişi gözümde
Ama,
Kafi gelmiyor yalnızlığıma
Sensizliğe her ne kadar alışmış olsam da
Senliliği aklımdan çıkartamıyorum mesela

Aytaç Özkütük
27.12.2014
23.42
Ankara

17 Kasım 2014 Pazartesi

Bir Eylül Sonu

Bir Eylül daha bitti
Yazdan kalma umutlar
Balkonda asılı plaj havluları
Ve sen!
Bu kış da geçecek seni düşünmeden
Ama gücenme
Daha çok yaz var önümde
Bir dahaki Ağustos belki yine aşık olurum
Benden ümidi kestiğin her seferde
Seni kaybedip tekrar bulurum
Ama şimdi yeni ümitler var ekeceğim
Çünkü Eylül bitti
Sevda yüklü kapkara bulutlar
Yağmur yağmur yağacak üzerime
Bembeyaz müstakbel umutlar
Ve omzumda asılı eski bir hırka...
Olmayacaksın artık sen!
Bir Ekim daha gelecek seni sevmeden

Aytaç Özkütük
30.09.2014
14.37
Ankara

Rakı-Balık

Canın çekerse eğer rakı-balık
Bahane değildir yalnızlık
Atar kolunu sandalyenin omzuna
Doyasıya içersin

Ahbap edindiğin kadim ki o müzik
Olmazsa olmazdır buselik
Ruhunu teslim edip makama
Kendine başka ömür biçersin

Kalmazsa eğer sofrada rakı-balık
Kulağında tek sada kalır sevdalık
Vurup kafanı duvardan duvara
Ayıldıkça kendinden geçersin
Ve ayıldıkça yeniden içersin

Aytaç Özkütük
02.10.2014
20.03
Ankara

Yeniden Aşk

Yastığımda kokusu kalmış tebessümünün
Sevda çiçeklerin yatağıma düşmüş
Yüreğimde büyümüş
Beni tekrar yürütmüşsün

Hafızamda buğusu kalmış gözlerinin
Göz bebeklerimde unutmuşsun anılarını
Bildiklerini saklamış, sakladıklarımı bilmişsin
Kim bilir belki sen de beni sevmişsin

Ellerimde ellerinin sıcaklığı
Yüzümde aşkın yumuşaklığı
Uyurken izlemişsin beni
Ve rüyamda gördüklerimi
Sonra uyumuşsun
İçimdeki nehirleri duymuşsun bir bir
Senle tanıştığımızdan beridir
Bana alışır olmuşsun

Belki yastığımda birkaç teli kalmıştır saçının
Belki gözlerinde gözlerimin izi
Ya da yüreğinde incecik bir sızı
Belki esiri olup bu genç yaşının
Sen de bana aşık olmuşsun

Aytaç Özkütük
29.09.2014
21.44
Ankara

Çarşamba

Mutluluk bazen bir Çarşambadan ibaret
Ya da geceleyin sokakta yediğin süt mısırdan
Bir de yarin elini tutmuşsa masada şayet
Ölüme ne hacet kahırdan

Ama öyle işte
Mutluluk bazen yalnız Çarşambadan ibaret
Perşembesi hiç olmayacak belki de
Yarin öpüşünden aldığın coşkun cesaret
Kaybolup gidecek ıssız bir enginde
Gün gelip Çarşamba bitince
Lanet edeceksin sevdiğine

Aytaç Özkütük
26.09.2014
20.25
Ankara

Sen Olsaydın

Bir el atacaktın belki bulaşıklara
Birkaç misafirden sonra
Ya da bırakalım yarına
Bu gece sevişelim diyecektin
Belki de söylenecektin
Kızacaktın tembelliğime ve bana
Küçücük bir öpücük kondurup yanağıma
Kusura bakma deyip arkanı dönecektin
Belki sen bile gidecektin
Beni bırakıp yalnızlığımla baş başa
Oysa sen gitsen bile
Ben senin olduğunu bilecektim
Yalnızlığımı anımsatmayacaktı bana
Birkaç tabak birkaç misafirden sonra
Sen varken bulaşıkları da sevecektim

Aytaç Özkütük
13.09.2014
23.59
Ankara

Bir Şair Değilim Ben

Bir şair değilim ben
Ne bir şiir okurum
Ne de bir şair bulunur kitaplığımda
Öylesine, sıradan bir adamım ben
Kendi yaşamını sevdalarıyla resmeden

Bir şair değilim ben
Bazen umutsuz bazen deli aşık olurum
Dolaşırken bulutların arasında
Bir yağmur damlasıyla düşen gökyüzünden
Öylesine, sıradan bir adamım ben
Yağmuru gözlerinde yağdıran bazen

Şiir değil benim yazdıklarım
Çünkü bir şair değilim ben
Onlar, özgürlüğüm, dostluğum, yalnızlığım
Anlatmaktan geri duramadığım aşklarım
Güneş her akşam dünyaya küserken
Sırrımı yalnız onlarla paylaşırım

Bir şair değilim ben
Ormanda kaybolmuşçasına dolaşırken
Kendimi sapsarı bir yaprakta bulurum
Bazen bir diken, bazen bir gönül yarasında
Duygularım sarsılırken kökünden
Ve dallarım kırılıp kurumuşken
Aşık olurum yeniden
Yazmaya aşık olurum

Aytaç Özkütük
06.09.2014
19.20
Ankara

Eskimeyen Aşk

Önce bir göz rengiydi aşkın
Sen konuştun, ben renginde hapsoldum gözlerinin
Sevdim, yeniden sevdim, bir daha sevdim
Bir daha bu kadar sevemeyeceğimi hep bildim
Sen doldun yüreğime, doldun, doldun, taştın
Ben kıymetini bilemedim renklerinin
Bir siyah uğruna, bir beyaz uğruna görmezden geldim
Ama sevdim, yeniden sevdim, hep sevdim
Oysa sen beni terk ettin

Sen sustun, ben hasretinde kayboldum dudaklarının
Yıllara meydan okudum
Geçmişte kalan birkaç bira şişesinde
Ve aşkımı çalan gitar tellerinde
Sana olan sarhoşluğumu buldum
Ben kovaladım sen kaçtın
Rüzgârına esir oldum soluklarının
Hep senin için hep senin uğruna
Tuzağına düştüm yanlışlarımın
Sen yokken üşüdüm, sen yokken soldum
Sana olan sarhoşluğumu yalnız sende buldum

Aytaç Özkütük
31.08.2014
23.07
Ankara

Aşk Denizi

Aşk, durgun bir deniz kadar serin yazın ortasında
Alev alev yaksa da ateşi güneşinin
Öyle hemen dalmaya cesaret edemezsin
Önce alıştıracaksın yüreğini, ayaklarını suya alıştırdığın gibi
Yirmiye kadar sayacaksın sesli sesli
Ne zaman tamamen koyverdin kendini suya
O zaman çıkışın yok besbelli

Daha önce daldığım bir deniz
Bu defa çok derin ve tertemiz
İhtiyacım yalnızca birkaç dalga
Ah bir de su biraz ılısa
Yirmiye varmadan atlardım suya

Aytaç Özkütük
22.08.2014
00.59
Burhaniye

Dilsiz

Yüreğime akan yaşın dumanı olsa
Yangın yerine dönerdi bütün dünya
Huzura hasretimin lisanı olsa
Dilsiz kalırdı bütün dünya

Aytaç Özkütük
04.08.2014
11.26
Ankara

29 Haziran 2014 Pazar

Ey Sevgili

Bir yudum su gibi içtim seni
Güvercinin kanadındaki bir yağmur damlası gibi
Yanağımdaki bir hasret gözyaşı belki
Ey muazzam vahalarda çiçek açan sevgili
Bir yudum su gibi sevdim seni

Sessiz yıldırımlar gibi izledim seni
Bir kaşık suda fırtınalar koparır gibi
Kimi zaman yüzüme vuran bir meltem gibi
Ey ufuksuz denizlerde sert esen sevgili
Bir seher yeli gibi sevdim ben seni

Ey kurumuş dallarımı yeniden yeşerten sevgili
Hayatına derin derin kökler salar gibi
Ve hatta sımsıkı tutunup toprağına
Nefessiz kalmayı göze alırcasına
Doğanın tek nimeti senmişsin sanki
Son yeşil yaprağım gibi sevdim seni

Aytaç Özkütük
29.06.2014
02.54
Ankara

25 Haziran 2014 Çarşamba

Karanlık

Bu akşam eski bir aşkın gölgesinde
Bir kulağımda ezan sesi
Yalnızlığımı paylaşıyorum
Karanlık gökyüzüyle

Nerde o eski ihtişamlı ışıklar
Yapraklar bile suskun ve solgun
Oldukça geçkin bir Haziran gecesinde
Ayışığı çok yorgun

Bu akşam dingin bulutların eşliğinde
Bir gözümde yağmur damlası
Özlemlerimi paylaşıyorum
Uzak denizlerle

Aytaç Özkütük
25.06.2014
23.14
Ankara

13 Haziran 2014 Cuma

Balıklar

Bulandı sular
Her yer karanlık
Balıklar artık görmüyor önünü
Dalgalar her zamankinden arsız
Sandallar hiç olmadığı kadar ıssız
Bir balıkçı kurtarmaya çalışırken ömrünü
Bulanıyor sevdalar
Kapanıyor gözleri bir anlık

Dinmiyor rüzgârlar
Uğultular, ıslıklar
Son aşk şarkısını bile duymuyor
Bir bir ölürken içindeki balıklar
Döktüğü gözyaşına doymuyor
Bulandı sular
Her yer karanlık
Bir balıkçı kurtarmaya çalışırken ömrünü
Peşini bırakmıyor anılar
Kapanıyor gözleri bir anlık

Aytaç Özkütük
13.06.2014
23.13
Ankara

1 Haziran 2014 Pazar

Kimsin Sen?

Senin kim olduğunu bile bilmiyorum
Bildiğim tek bir şey var
Sabah, sabah olmaktan vazgeçmiyor sen yokken
Bir çift gözümün meydan okuduğu sarhoş geceler
Boğazımda düğümleniyor buruk bir gün doğarken
Artık seni hayal bile edemiyorum
Mevsimlerdir koklayamadığım tek bir yar
Hakkında bilmediğim çok şey var
Mesela, sen yoksun diye durmuyor saatler
Kuşlar susmuyor, neden?
Hiçbir renk eksik değil gökkuşağından
Sen varken yollarıma hiç düşmeyen kar
Kapatmıyor yollarımı sen yokken
Mesela, sen yoksun diye bitmiyor şiirler
Tükenmez kalemim tükenmiyor gerçekten
Artık tek bir yaş süzülmüyor yanağımdan
Yüreğimi kışın bile kavuran o har
Yanmaktan vazgeçmiyor sen yokken

Senin kim olduğunu bile bilmiyorum
Ama,
Ben, ben olmaktan vazgeçmiyorum sen yokken
Esiri olduğum her dermansız sevda
Dünyada kalıyor
Ben, benliğimi bırakıp giderken

Aytaç Özkütük
01.06.2014
23.47
Ankara

30 Mayıs 2014 Cuma

Değişim

Önce rüyaların değişir
Sonra gözyaşlarının tadı
Sevdanın rengi
Sevgilinin hayaleti değişir
Aklının meşguliyeti
Gözünün gördükleri
Ve söylediklerin değişir
Ardından aşkların değişir
Belki de aşk şarkıların
İnancın, inanışın, inandıkların
Ve hep senin sandıkların değişir
Ta ki aynı rüyayı görene kadar...

Aytaç Özkütük
30.05.2014
00.11
Ankara

Yangın Yeri / Soma

Ne hayatlar tükendi bir ekmek uğruna
Daha duman tütmeden bacada
Gözümüzde tüttü sevdiklerimiz
Kara suratlı değil kara bahtlıydı onlar
Varsın soğuklar, karanlıklar bizim olsaydı da
Cayır cayır yanmasaydı yüreklerimiz

Ne acılar yaşandı bir emek uğruna
Bugün siyah akıyor gözyaşlarımız
Simsiyah sözcükler saçıyor dilimiz
Ve ne sevdalar kül oldu bir kömür uğruna
Bugün ateş sobada değil Soma'da
Huzur içinde yatsın özleyeceklerimiz

Aytaç Özkütük
14.05.2014
11.29
Ankara

11 Mayıs 2014 Pazar

Sağanak

Her bir damlası dışarıdaki sağanağın
Gözlerimden süzülüyor yanaklarıma
Kuytularda hareketsiz kanatlarında erksiz
Dinmesini bekliyor yağmurun güvercinler
Bense, meydan okusam bile masmavi yıldırıma
Onlar gibi çaresizim, onlar gibi sensiz

Her bir damlası dışarıdaki sağanağın
Yanaklarımı oyuyor anlayacağın

Aytaç Özkütük
11.05.2014
16.17
Ankara

1 Mayıs 2014 Perşembe

Beyhude Aşklar

Bir aşk vursa gönlümün gamlı tellerine
Dinmek bilmez hicazımın çaresizliği
Gözyaşsız aşk olur mu demesin yüreğim
Günü gelir gözlerimden damlar notalar
Yeri gelir bir duygu seli olur müziğim
Edasına kapılıp gittiğim hoş sadalar
Derman olmaz solumdaki seher yeline

Bir kuş konsa saçımın yaslı tellerine
Sönmek bilmez yalnızlığımın kor ateşi
Yanmadan aşık olunur mu demesin yüreğim
Bir an gelir gözlerimden tüter yangınlar
Yeri gelir kapkaranlık oluverir sevdiğim
Rüzgârına kapılıp gittiğim hoş sevdalar
Can vermez olur ümidimin son külüne

Aytaç Özkütük
01.05.2014
12.52
Ankara

12 Nisan 2014 Cumartesi

Bir Şarap Şişesi

Bir şarap şişesinde arıyorum gözyaşlarımı
İki yarısından biri olamadığım elmayla konuşuyorum
Tıpkı Nazım Hikmet'in dediği gibi
O beni sevmese de ben elmayı seviyorum

Bir şarap şişesinde arıyorum yitik sevdalarımı
Boğazımda düğümlenen sessizliğimle konuşuyorum
Duvarda oynayan yalnız gölgeler gibi
Yüreğimin sönen ışıklarıyla boğuşuyorum

Bir şarap şişesinde saklıyorum en derin sırlarımı
Yine bir şarap şişesinde kaçırıyorum ağzımdan onları
Yalnızken konuştuğum duvarlar gibi
Sessizliğimin ve tek rengin ardına sığınıyorum

Ve bir şarap şişesinde yok ediyorum umutlarımı...

Aytaç Özkütük
12.04.2014
21.01
Ankara

8 Nisan 2014 Salı

Özlenen Hüzün

En çok da hüzünlenmeyi özledim
Soğuk bir kış gecesinde çıkıp terasa
Ya da kendi başıma yazın ortasında
Bir yudum alıp gözyaşı bardağımdan
Sarhoş olmayı özledim

Biten sevdalarımın yürek yakan acısını
Kırılan hevesimin dayanılmaz sancısını
Yıldızlara bakarken hayaller kurup
Umutlarımın soluşunu izlemeyi özledim

En çok da hüzünlenmeyi özledim gözünü sevdiğimin şehrinde
Meze yapıp yalnızlığımı bir şişe içkiye
Kalbimin hızla çarpışını dinlemeyi özledim

Aytaç Özkütük
23.02.2014
17.27
Polatlı

Bensizliğim

Coşkun bir şelale sanki gözlerim
Vurdukça hırçın hırçın derinlere
Karıştıkça köpük köpük denizlere
Parçası oldum deliliklerin
Sev dediler
Sevdim


Cesur bir pervane sanki kanatlarım
Çırptıkça arsız arsız gökyüzüne
Düştükçe özgür kuşların izine
Sevdalısı oldum karanlıkların
Sus dediler
Sustum

Vazgeçtiğinden beri zor sevdalardan benliğim
Kuruyunca gözlerimin şelalesi
Kanatları kırılınca yüreğimin
Tek yarim Sen'sin
Tek dostum bensizliğim

Aytaç Özkütük
08.04.2014
20.00
Ankara

7 Ocak 2014 Salı

Ayıp

Bir hiç uğruna ölüyoruz sabahları uykumuzdan
Dışarıda bulutlar cesurca örtüyor gökyüzünü
Yağmur vurdumduymaz
Sen gülersen ağlıyor, sen ağlarken kayıp
Bir hiç uğruna veriyoruz mücadelemizi
Uykudan ölüp sabahlara doğmak için

Dışarıda parlak bir güneş alırken gözünü
Umutları saklayıp kara bir gözlüğün ardına
Yetişiyoruz geleceğin imdadına
Bir hiç uğruna veriyoruz mücadelemizi
Ölüm gelecek
Yine de
Sevdalanmamak ayıp

Ölümlerden ölüm beğenmek derdimiz
Ölen adam söylerken son sözünü
Hâlâ yaşıyoruz biz
Oysaki ölmek için yaşıyoruz
Bir hiç uğruna veriyoruz mücadelemizi
Yıldızları sonsuza kadar sayıp
Yaşadığımız için ölüyoruz

Aytaç Özkütük
07.01.2014
22.25
Helsinki

Bekleyen Aşk

Bekleyenin olması güzel bir yerlerde
Elini uzattığında tutamasan
Saçlarını koklayamasan bile
Burnunda tüter bekleyenin
Doyarsın
Fırının yanından geçerken
Aldığın kokuyla doyduğun gibi
Bekleyenin olması güzel bir yerlerde

Aytaç Özkütük
04.01.2014
03.47
Helsinki

4 Ocak 2014 Cumartesi

Aşksızım

Aşksızım
Deryaların dalgalara hasret kaldığı kadar
Bir o kadar suskun, bir o kadar durgun
Belki gemilere dargın
Dalgasızım, martılara biraz kırgın

Aşksızım
Ufukların guruba hasret kaldığı kadar
Bir o kadar zifirî, bir o kadar loş
Belki karanlık boyu sarhoş
Işıksızım, yalnız güneşe vurgun

Aytaç Özkütük
04.01.2014
03.18
Helsinki

Uzaklar

Bir şiir yazacaktım bu gece
Şiir yazdı beni defterine
Dedi ki:
Uzakların dili var
Konuşurlar, terk etsen de konuşurlar
Kaç kaçabildiğin kadar
Yatağını yorganını yakar
Bahçene son bir kez bakar
Gidersin...
Ya uzaklar?
Sus pus kesilince ağlayan yıllar
Çoktan peşini bırakan aynalar
Sana seslenirler bağır çağır
Kaç kaçabilirsen...
Acı hatıralarına bir kibrit çakar
Geçmiş camına kalın perdeler takar
Gidersin...
Ya uzaklar?
Uzakların dili var
Konuşurlar, terk etsen de konuşurlar
Sussan da konuşurlar

Aytaç Özkütük
04.01.2014
02.50
Helsinki

2 Ocak 2014 Perşembe

Bir Aşk

Bir aşk
Öyle bir aşk olmalı ki gözlerinde
Bitse de biçare sevgiliyle muhabbet
Kalbin koşarken davullar eşliğinde
Huzura erdirmeli bir kuple nihavent
Gözlerin ele verdiğinde rengini
Değdirdiysen gözlerini gözlerine
İçtiysen andını
Ana sütü gibi helal, ana sütü gibi temiz
Ölene kadar sevdalanmak için sevdiğine
Bir aşk
Öyle bir aşk düşmüş ki kor yüreğine
Alevler sarmış çehreni
Ne saadet!

Aytaç Özkütük
02.01.2014
14.00
Helsinki

Unuttuğumdan Beri

Ben, unuttuğumdan beri kendimi
Gözlerim ölüme meydan okuyan karanfiller gibi kıpkırmızı
Anılar, sevdalar ve o okunaksız alınyazısı
Kör bir boşluğa bırakmış beni

Ben, unuttuğumdan beri kendimi
Çocukluğum tüm gücüyle çırpmış kanatlarını
Ve her şey alıştığından beri unutkanlığa
Ve hiç yokmuşum gibi davranırken bazısı
Bugün hatırladım kendimi yalnız kaldığımda

Aytaç Özkütük
02.01.2014
00.06
Helsinki

31 Aralık 2013 Salı

Yalancı Aşklar Cehennemi

Ey rüzgârla savrulup kaçan kara bulutlar
Damlalarınız yetmez
Sağanağınız çözmeli dilimi
Belki gürültülü bir yıldırım
Söyletmeli
Susup da söylemediklerimi

Öyle bir yağdırın ki yağmuru
Hafifletin sevdalarımdan
Kurumadan gözyaşlarım bu akşam
Hızı kesilmesin damlaların
Yağmur yağsa, ben ağlasam

Bir sel olsa, ey kara bulutlar
Bir sal istemem sevdalarımdan
Yağmurunuz söndürür ancak
Yalancı aşklar cehennemini
Yakmadan sevdalarım benliğimi
Belki bir alev söyletmeli
Susup da söylemediklerimi

Kurumadan gözyaşlarım bu akşam
Yaşlarla söndürsem yüreğimi
Sonra yeniden yansam, sönsem
Mütemadiyen yansam
Kurumadan gözyaşlarım bu akşam
Yağmur yağsa, ben ağlasam

Aytaç Özkütük
31.12.2013
02.19
Helsinki

24 Aralık 2013 Salı

Beşinci Mevsim

Tam beş mevsim geçti üzerinden
Tam üç kıta dolaştım karış karış
Yeniden aşık oldum
Yeniden umutlandım
Yeni rüzgârları aldım ardıma
Ağzımı açabildiğim kadar güldüm
Kulaklarımı tıkayabildiğim kadar sustum
Tam beş mevsim geçti üzerinden
Tam üç kıta karış karış
Tüm nefretimle normale ermişken
Alevlerin sardı birdenbire unutkanlığımı
Kötülüklerinle iyiliklerinin arasında kaldım
Bugün gözümü açabildiğimce ağladım
Tam beş mevsim geçti üzerinden
Çoktan nihayete ermişken bu yakarış
Maziyle yüreğimi yeniden dağladım

Tam beş mevsim geçti üzerinden
Tam üç kıta karış karış...

Aytaç Özkütük
24.12.2013
13.16
Helsinki

14 Aralık 2013 Cumartesi

Kutup Güneşi

Yollar bitmiyor, mevsimler tutmuyor birbirini
Ne uzaklar kalmış ne yakınlar
Gönül bir türlü unutmuyor sevdiğini
Alıp başımı yine gidiyorum

Yalnızlığımı bırakıp yeni yalnızlıklar tanımaya
Karanlıkları aydınlatıp
Kutba güneş olmaya gidiyorum

Yollar bitmiyor, hasretler tütmüyor burnumda
Ne sevdalar kalmış ne yanıklar
Bu sefer gözyaşı olmasa da her soluğumda
Alıp başımı yine gidiyorum

Aytaç Özkütük
14.12.2013
15.44
Ankara

1 Eylül 2013 Pazar

Fotoğraf

Bir fotoğrafımız olsa
Sen gülsen, ben gülümsesem
Masada sevda dolu bardaklar
Bir de bir şişe kırmızı şarap dursa
Elimizde kadehler almak üzere olduğumuz yudumda
Sen beni düşlesen
Ben para attığım çeşmelerde
Mum yaktığım kiliselerde
Söndürdüğüm kibritlerde
Yine seni dilesem

Bir fotoğrafımız olsa
Sen şarkı söylerken
Ben yudum yudum sevda içerken
Yine seni dinlesem

Aytaç Özkütük
01.09.2013
20.54
Çamlıdere

Çöken Gece

Çöken gece
Yeni ümitlere gebe
Sessizliği deliyor saatin saniye kolu
Kırpışan lamba aydınlatıyor ıssız yolu
Aydınlığın yapay olması değil mesele
Asıl mesele
Çöken gece
Yeni ümitlere gebe

Uzaktan gelen bir televizyon sesi
Ve uyuyan kadının hıphızlı nefesi
Sessizliğin bozulması değil mesele
Asıl mesele
Çöken gece
Yeni ümitlere gebe

Karanlığın oynadığı gölge oyunları
Büküyor tüm sevdalı boyunları
Uykuya dalamamak değil mesele
Asıl mesele
Çöken gece
Yeni ümitlere gebe

En güzel rüyadan daha güzeldir sabah
Çökse de yüreğindeki karargâh
Hayal kuramamak değil mesele
Asıl mesele
Çöken gece
Yeni ümitlere gebe

Aytaç Özkütük
01.09.2013
01.19
Zonguldak

Çam Ağacı

Denizi seyrediyor minik bir çam ağacı
Uzaktan gördüğü köpüklü dalgalar
Dallarını kıran rüzgârları hatırlatıyor ona
Gencecikken tattığı bu buruk acı
Çığlıklarıyla aşık bulutları parçalar

Sevdasını seyrediyor genç bir delikanlı
Uzağında kaldığı dermansız hasretler
Boş kalan kollarını anımsatıyor ona
Gencecikken tattığı hayal kırıklığı
Amansızlığıyla yüce dağları deler

Aytaç Özkütük
30.08.2013
Zonguldak

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Depderin Bir Uyku

Ben ve yalnızlığım terastaki salıncaktayız bu gece
Yalnızlığım yarın onu terk edeceğimden habersiz
Ona artık bensiz kalacağını söyleyince
Şaşırıyor, gözleri doluyor hiç çaresiz

Eskimeyen dostlarla depderin bir uykudayız bu gece
Onlar bilmiyorlar belki de bir daha uyanmayacağımı
Bu gece birkaç hatıra gözlerimden süzülünce
Yerli yersiz anlatıp duruyorlar pişmanlıklarını

Biliyorum her gidişin bir dönüşü olmadığını
Terk ettiğini dönüşü olmayanları yalnızlığın bile
Biliyorum ardımda hiçbir sevda bırakmayacağımı
Yürüyorum sonsuzluğa korkacağımı bile bile

Aytaç Özkütük
21.08.2013
22.36
Ankara

20 Ağustos 2013 Salı

Olmak ya da Ölmek

Olmak ya da ölmek değil benim meselem
Oluyorsam günümü, gecemi
Ölüyorsam önümü, geçmişimi görmek
Olmamaksa tamamen başka bir şey aslında
Olmadığı için suçlayamazsın olmayanları
Ölüyorlarsa eğer bin bir sitem var oysaki

Olmak ya da olmamak değil benim meselem
Oluyorsam düşümü, her bir hecemi
Olmuyorsam zengin hayal bahçemi
Mazinin derinliklerine gömmek

Olmak ya da olmamak değil benim meselem
Varsam, olmuşsam bir kez bile eğer,
İnan ölmek dahi tatmaya değer

Aytaç Özkütük
20.08.2013
20.53
Ankara

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Cinayet

Sadık bir ihanetle boğuşuyordum birkaç vakit önce
O galip gelmiş; ben hâlâ anlamaya çalışıyordum
Umuda kıvılcım düşürdüğüm o gece seni görünce
Aşkın işlediği ihanetin sebebini buldum

Susturulmuş itiraflarla savaşıyordum konuşmadan önce
Ben galip geldim; fakat hâlâ susuyordum
Yangınları söndüren gözlerini sevince
Kendi cinayetimin failini buldum

Aytaç Özkütük
19.08.2013
19.46
Ankara





18 Ağustos 2013 Pazar

Sensizlik

Aşık oldum
Öyle sevda masalları filan yok derinlerde
Biraz umut, bir o kadar umutsuzluk
Ve tarife gelmez bir miktar kederle
Aydınlığa ermeyecekmişçesine aşık oldum

Kendi tuzağına düşmüş sinsi bir tilki
Belki de kanadı kırık bir güvercin gibi
Yeniden hayal kurup uçmayı düşlercesine
Belki aynı tuzağa bir daha düşercesine
Bile bile bir karanlığa aşık oldum

Bir gün son bulur diye yanı başımdaki uzak yollar
Biraz umut, bir o kadar umutsuzluk
Ve tarife gelmez bir miktar coşkuyla
Belki yeniden can bulur diye solmuş yapraklar
Kökünü topraktan bırakmayan bir ağaç gibi
Bu kuraklık bitecekmişçesine aşık oldum

En azılı düşmanım oldu aydınlıklar
Sensiz geçireceğim her gün aklıma düştüğü an
Denize düşen masmavi bir yıldırım
Belki de fırtınanın batırdığı son gemi gibi
Son gücümle direnmeye çalışırcasına
Bir çaresizlik senfonisi çalarcasına
Yazamadım aydınlık olduğu zaman
Yaşamadım sensizlik olduğu zaman

Aytaç Özkütük
18.08.2013
16.17
Ankara

Sen Olmayacaksın

Bir gece gözlerimi kapatacağım
Açtığımda sen olmayacaksın
Yaprakların hışırtısı sonbaharda kaldığı yerden devam edecek
Kışın kar yağdığında sen olmayacaksın
Yüksek sesle söylemeyi sürdüreceğim şarkılarımı
Bir gün bir şarkı çalacak; sen olmayacaksın
Rüzgâr yine esecek önünde tüm anılarla
Ben üşüyeceğim; sen olmayacaksın
Yudum yudum geçecek içkiler boğazımdan
Boğazım düğümlenecek; sen olmayacaksın
Yine devrilecek birbiri ardına şişeler
Sarhoş olduğumda sen olmayacaksın
Ayıldığımda sen olmayacaksın
Sen varken alışmışken yalancı yokluğuna
Sen yokken ağlayacağım; sen olmayacaksın
Belki unutacağım, belki yeniden sevecek, belki de her şey aynı devam edecek
Bedenim bedenini arzulayacak biçare
Belki hâlâ çarpacak kalbim seni görünce
Seni hep görsem bile sen olmayacaksın
Belki yıllar sonra bile seni sevdiğimde
Ya da her neyse işte
Ben yanacağım; sen olmayacaksın

Aytaç Özkütük
17.08.2013
02.26
Ankara

Hayat

Sahip oldukların için yaşamayacaksın
Yaşadığın için sahip olacaksın
Tıpkı sevilmek için sevmediğin gibi
Ne zaman ki yalnız kalacaksın
O zaman yeniden sevdalanacaksın
Yanında durup geç kaldıkların
Terk ettiklerinde hayatını
Yepyeni bir hayat kuracaksın

Ama biriktireceksin hissettiklerini
Kimi zaman bir avuç gülümsemeni
Kimi zaman bir çuval gözyaşını
Tıpkı yaşadığın için hissettiğin gibi
Hissettiğin için yaşayacaksın
Belki her sonda yeniden başlayacaksın

Aytaç Özkütük
12.08.2013
01.38
Ankara

25 Haziran 2013 Salı

Yol

Uzunca bir yol göründü ufukta
Uçmasın diye zincirlediğim kanatlarım
Belki de ilk defa çarpacak hüzünle
Hasrete tutsak edip geride bıraktıklarım
Uzunca bir süre sabredecek

Yokluğuma alıştırmam lazım Ankara’yı
Unutmayı başardığımda bu kara sevdayı
Belki de ilk defa özgürleşecek ruhum
Sevgiyle kucaklaşıp, vedalaştıklarım
Tesellim olacak bir süre ve tek umudum

Uzunca bir yol göründü ufukta
Gitmemek için sığındığım tüm korkularım
Belki de ilk defa dağılacak sevinçle
Bana ömür boyu yol gösterecek hatıralarım
Uzunca bir süre yolumu gözleyecek

Aytaç Özkütük
25.06.2013
21.54
Ankara

Yollar

Yollara aşığım ben
Dağlara taşlara
Aşığım yakan güneşe
Alıp başımı gitsem de yine
Varmaya değil yolda olmaya
Karanlığa kalmadan bu gece
Seni yollarda bulmaya aşığım ben
Ufuksuz yollara çıkarken

Aytaç Özkütük
21.06.2013
18.45
Ankara

17 Haziran 2013 Pazartesi

Öldüğün Gün

Sevda çınarımdan dökülen yapraklar
Senin gibi döşendi yollarıma bugün
Sırılsıklam bırakıp gittiğin yanaklar
Yeşil yapraklara büründü öldüğün gün

Yüreğimde delik açan derin yaralar
Senin gibi terk etti bedenimi bugün
Sen varsın diye koyduğum yasaklar
Kutsallarım oldu senin öldüğün gün

Sessizliğinden ürktüğüm boş yataklar
Senin gibi bıraktı kollarımı bugün
Dönmekten korktuğum küçük sapaklar
Tek güzergâhım oldu öldüğün gün

Sensizliğinden ürktüğüm loş saatler
Senin gibi terk etti zihnimi bugün
Unutup gittiğin o boş vaatler
Küllerimden arındırdı öldüğün gün

Hani sanıyordun ya gözlerim görmeyecek bir daha
Sevmeyecek yüreğim hayata tutunduklarımı
Hani ellerim, diyordun ya, dokunmayacak başka ellere
Hiç bilmeyecektin senden başka avunduklarımı

Hani çölün ortasında esir alır ya küçücük bir vaha
Hani diyordun ya geçmeyecek bir yudum su bile boğazımdan
Hani unutup gidecektim ya tüm savunduklarımı
Aşık olamayacağım sanıyordun başka gözlere

Sevda çınarımdan dökülen yapraklar
Senin gibi döşendi yollarıma bugün
Sırılsıklam bırakıp gittiğin yanaklar
Başka aşkların esiri oldu öldüğün gün

Aytaç Özkütük
17.06.2013
22.05
Ankara

16 Haziran 2013 Pazar

Susmak

Bazen susmak acıtır
Gözlerin anlatsa da fikirlerini
Susarak söyleyemezsin biriktirdiklerini
Bazense konuşmak acıdır
Dilinden dökülenler bir kısmıdır haykırmak istediklerinin
Konuşmak, insanı susmak zorunda bırakır

Aytaç Özkütük
16.06.2013
12.35
Ankara

12 Haziran 2013 Çarşamba

Yeni Savaş

Yüreğime düştü bin bir ışıkla sevda
Susturdum
Aklım sözcüklerin oyuncağı olunca
Kelepçeledim onları
Maziyi dört dörtlük bir eserle unutup
Bir es verdim
Küllerimden birdenbire kurtulup
Yeni bir nefes verdim

Sakladım zararlarımı
Hissettiklerimi yaşatmamak için
Günlerim ümidimin esiri olunca
Kararttım onları
Avucuna aldığın hayatıma koyulup
Yokmuşsun gibi yüreğimde
Hayaletmişçesine benliğimde
Her gün yeni bir sebep bulup
Kendimle savaş verdim

Aytaç Özkütük
12.06.2013
22.13
Ankara

11 Haziran 2013 Salı

Yaz/şıyorum

Ey şiir
Yeni bir aşk yaprağı serdin önüme
Yaz dedin
Yazıyorum

Yeni bir baharım var soğuk gönlümde
Umutsuzluğun umudunu yaşıyorum
Haberin olmadan senle çarpan kalbimin
En büyük tarihini yazıyorum

Isıtıyorum gözlerinin ateşiyle ellerimi
Dokunmayacağını bilsem bile ısınıyorum
Yalnızlıktan buz tutan yüreğimin romanına
Yeniden kıvılcım düştüğünü yazıyorum

Unutuyorum zihnimde çöreklenmiş anıları
Engellerimi imkânsızlığınla aşıyorum
Aşk yaprağına yazdığım her satırda
Umutsuzluğun umudunu taşıyorum

Ey şiir
Yeni bir sevda masalı koydun önüme
Oku dedin
Yazıyorum

Aytaç Özkütük
11.06.2012
21.24
Ankara

10 Haziran 2013 Pazartesi

Birdenbire

Unutup gidersin ya yeni sahillere
Yeni dalgalarla savrulmayı dileyerek
Oysa karşında bulduğun o süt liman deniz
Hapseder seni ansızın derinliğine

Sevdalanırsın ya tutsağı olduğun sükûnete
Beklemeden hiç ses vermesini uzaklardan
Sana söylemediklerini duymak istersin
Hayran kalırsın sessizliğinin sesine

Gözlerine baktıkça karşılaşırsın ya hayallerinle
İmkânsızın hayalini kurduğunu bile bile
Gözbebeklerinin yüreğine değmesini istersin
Aşık olursun öyle birdenbire

Aytaç Özkütük
10.06.2013
20.05
Ankara

11 Mart 2013 Pazartesi

Sebebi Sensin

Günbegün eksiliyorsa yüzümden gülümseme
Her gün biraz daha kırılıyorsa kalbim
Nefret ediyorsam gözlerimden hâlâ seni aradığı için
Anlayamıyorsam bir türlü nasıl kıydığını sevgi dolu gözlerime
İhanetine rağmen seninle uyuyorsam uykumu
Sakın yeltenme sormaya o soruyu
“Niçin?”
Sebebi sensin

Aytaç Özkütük
11.03.2013
20.12
Ankara

10 Mart 2013 Pazar

Hayat Durur

Hayat durur
Gözünden yaş süzülürken
Yazdığın birkaç kelimeyle
Devam etmeye çalışırsın kaldığın yerden
Hayat durur
Geri dönmeyeceğini bile bile
İçindeki büyük beklentiyle
Ondan nefret ederken

Aytaç Özkütük
10.03.2013
16.07
Ankara

5 Aralık 2012 Çarşamba

Gidiyorum

Gidiyorum çaresiz senden
Bugün benim öldüğüm gün
Düşünmüyorum geride bıraktıklarımı
Ardıma bakmadan kaçıp gidiyorum
Sebep olduğum birkaç damla gözyaşı
Ve bir tutam acıyla gidiyorum

Korkmuyorum bu ani ölümden
Seninle yaşadıklarımı alıp da gidiyorum
Haberin olursa bu kara haberden
Bil ki sen mutlu ol diye gidiyorum

Vücudum değil başka diyarlara götürdüğüm
Kalbimi bırakıp duygularımla gidiyorum
İçinden çıkamadığım bu kördüğüm
Sebebin olmasın diye gidiyorum

Hatıralarımla gidiyorum, yaşadıklarımla
Yaşamadıklarımla gidiyorum sonsuzluğa
Bir gün seni orda bulmanın umuduyla
Ve beni ayakta tutan umutlarla gidiyorum

Gidiyorum çaresiz
Bugün benim öldüğüm gün
Umurumda değil yaşattığım sancılar
Ardıma bakmadan kaçıp gidiyorum
Sebep olduğum muazzam haykırışlar
Ve bir avuç buruk hatırayla gidiyorum
Yüreğimi yakan sevdamla gidiyorum

Aytaç Özkütük
05.12.2012
00.45
Ankara

30 Kasım 2012 Cuma

Senle Doluyum

Senle dolu aklımın en kuytu köşeleri bile
Akşamlarım senle, sabahlarım senle
Kaderi baştan örmenin zorluğunu bile bile
Umutlarım senle dolu, dudaklarım senle

Huzursuz bekleyişlere mıhlandı saatlerim
Önemsemez oldum bensiz yaşadıklarını
Araya başka aşklar alsan da beklerim
Diyen kalbim susturdu çabuk çarpışlarını

Senle dolu hayatımın en karanlıkları bile
Gündüzlerim senle, gecelerim senle
Geri dönmeyeceğini bile bile belki de
Gözyaşlarım senle dolu, güler yüzüm senle

Evimizdeki sonsuz anılara kilitlendi gözlerim
Düşünemez oldum sensiz geçen zamanı
Başka elleri tutsan da seni özlerim
Diyen ellerim yenecek bir gün kör düşmanı

Senle dolu soluduğum havanın zerresi bile
Güneşlerim senle, yağmurlarım senle
Isınamayacağımı bile bile yeniden belki de
Soğuklarım senle dolu, sıcaklarım senle

Dönmeye karar verdiğinde bir gün yeniden
Ne huzursuz bekleyiş kalacak, ne gözyaşlarım
Yeniden umut edindiğimizde de kaderden
Bitmeyecek senin için verdiğim savaşlarım

Senle doluyum baştan ayağa
Hüzünlerim senle, mutluluğum senle
Ebediyen benim olacağını bilsem bile
Kalbim senle dolu, damarlarım senle

Aytaç Özkütük
30.11.2012
00.49
Ankara

29 Kasım 2012 Perşembe

Öyle Büyükmüş ki Aşk

Öğrendim, aşktan ölmezmiş insan
Ama görmezmiş gözler
Duymazmış ten
Tatmazmış ruh
İnsan erir gidermiş

Başladığı gibi bitmezmiş aşk
Gözler aramaya
Ten özlemeye
Ruh savaşmaya
Devam edermiş

Öyle büyükmüş ki aşk
Tattığı ihanetin zehirli sularından
Yabancı aşkların kirli kollarından
Sevgilinin uzak yollarından
Ürkmezmiş

Savaşacağım
İçimde yıllardır büyütüp kendimi tutsak ettiğim aşk için
Öptüğün yanaklarımdan boş gecelerde süzülen yaş için
Sensiz uyandığım sabahlarda o yaşla verdiğim savaş için

Öyle büyükmüş ki aşk
Karanlık sularda mahkum olduğu girdaplardan
Savaşırken işlediği masum günahlardan
Sevişirken vazgeçtiği tüm sevaplardan
Korkmazmış

Yokluğunla nefesine hapsolduğum o sabaha karşı
Düşündüm, ciğerlerimin muhtaç olduğu nefesin için
Seni benden alan düşmana karşı
Savaşacağım

Öyle büyükmüş ki aşk
Uçup başka dallara konan yüreğine
Yeni filizlere can veren ellerine
Yaşla uyandığı her sabaha rağmen yine
Tüm yüreğiyle alabildiğine
Sevgi ekermiş

Öyle büyükmüş ki aşk
Umut edermiş

Aytaç Özkütük
29.11.2012
01.41
Ankara

25 Kasım 2012 Pazar

Benimsin

Çıksan karlı dağların zirvesine
Dalsan okyanusların en derinine
Girsen de sonsuz karanlık tünellere
Dipsiz kuyulara düşsen de
Yumsan da gözlerini ölümüne
Yüreğim çarpıyorsa hâlâ senin için
Benden ayrılsan bile
Hâlâ benimsin demektir

Aytaç Özkütük
25.11.2012
18.41
Ankara

Ömrümsün, sol yanım

Ömrümsün, sol yanım
Korku dolu ruhumda çıkan yangında
Sensiz dinmiyor kalbimdeki fırtına
Hayatımsın, büyük aşkım
Senin için bakıyor alev alev gözlerim
Kör olsam da bir gün
Seni arayacak öksüz kalan ellerim
Sevgilimsin, kaybettiğim benliğim
Göz kapaklarımı esir alan yağmurda
Sele kapılacak her kötü hatıra
Çocuğumsun, hâlâ büyütemediğim
Dünden beri oynadığım oyunda
Bir tek sendin dün dediğim
Bir tebessümsün yüzümde, özgüvenim
Aşkına tutsak ettiğim gururda
Onurumsun vazgeçemediğim
Sahibimsin, sevimli serserim
Tek çarem ölüm olsa uğrunda
Ebediyette bile sana aidim

Ömrümsün, sol yanım
Söndür ruhumdaki ateşi
Korkudan arındır gözlerimi
Sana çıkan upuzun yolumda
Yeniden doğdur sımsıcak güneşi

Ömrümsün, sol yanım...

Aytaç Özkütük
10.10.2012
13.15
Adana

Bitti Dediğin Gün

Minik bir sıradanlıkla başladı hikâyemiz
Bitmesini aynı sıradanlıkla bekleyemezdiniz
Uzun ve yavan bir şiirle başlasa da sevgimiz
Bitmesini aynı yavanlıkta düşleyemezdiniz

Yüzüm alev alev yanıyor, ruhum kül olmuş esaretinde
Tek seni sevmişim aşksız ruhlar sefaletinde
Yaşamak zorunda olsam bile müstakbel sensizliğimle
Eskisi gibi gülümsememi isteyemezsiniz

Minik hasretlerle başladı hikâyemiz
Çığ olup, sel olup, fırtına olup
Bitmesini sağ kalıp bekleyemezdiniz

Büyük kavgaların küçük barışmalarında
Küçük mutlulukların büyük sarılmalarında
Aşık vücutların şehvetli danslarında
Yaklaşan ayrılık kokusunu hissedemezdiniz

Minik yanlışlarla başladı hikâyemiz
Baştan başa yanlış değil miydi zaten cephemiz
Her yanlışa, her vücuda, her ruha rağmen
Böyle bitmemeliydi sözünü yıllar önce verdiğimiz sevgimiz

Aytaç Özkütük
01.10.2012
13.15
Ankara

18 Kasım 2012 Pazar

Nefesin


Serin yaz gecelerini kucaklayan nargilemizin bembeyaz dumanı
Nakış nakış işlerdi ciğerime nefesini
Tüttürdükçe gözlerimde akıp giden zamanı
Üfleyip dururdum boğucu ayrılık hevesini

Upuzun gündüzlerin sıcağıyla uyuyakaldığımız terasta
Adım adım beklerdim uzaktan gelişini
Tepemden birbiri ardına geçen her uçakta
Pes etmeden hayal ederdim seni görmeyi

Aynı gökyüzüne bakıyorduk biz her ne kadar uzak olsak da
Anlatamıyorduk kimseye boğazımızda düğüm olan kelimeleri
Hani yıldızların altında ilk ve son kez öpüşmüştük ya arabada
Belki de o gün zaten yıkmıştık sonsuzluk hayallerimizi

En çok ellerini özlüyorum
Üşümeyeyim diye gizlice cebine sokardın ellerimi
Oysa şimdi soğuk ve yalnız yürüyorum sokaklarda
En çok da yüreğimden üşüyorum

En çok gözlerini özlüyorum
Onlar öğretti bana ümitsizken bile gülümsemeyi
Oysa şimdi acı ve sahte tebessümler kaldı yüzümde
En çok da derdimden gülüyorum

Yüreğimden kanatlanıp uçtun zannetme daha
Bir fikre sahip olsaydım geleceğimiz hakkında
Düğmelerimi ilikler, fermuarımı çeker otururdum
Oysa seni kaybedişimi seyrediyorum ilk defa
Oysa beni kaybedişini seyrediyorum ilk defa
En çok da nefesini özlüyorum

Aytaç Özkütük
13.11.2012
00.15
Ankara

12 Kasım 2012 Pazartesi

Yangın

Duyuyor musun içimde yanan yangını
Kimseler söylemiyor mu yüreğine
Her gün yanarak seni andığımı
Savaştığımı kendimle ölümüne

Gözlerimden akmıyor artık yaşlar
Kış soğuğu esir alıyor gecelerimi
Bağrıma bastığım kirli, soğuk taşlar
Tutamaz yarin sıcaklığıyla ellerimi

Ben seni ölesiye severken anbean
Sen başkalarına layık gördün kendini
Başka koyunlarda kurtuluş bulduğun an
Düşünmedin mi beni kaybettiğini

Aytaç Özkütük
12.11.2012
00.26
Ankara

14 Mart 2012 Çarşamba

Karmaşık

İçim kabardı sessiz dağların puslu yamaçlarının ardında
Gözyaşlarımı gören var mıydı son karanlık güneşi sardığında
Her çıktığım yolculuğun heyecanı kursağımda kaldı
Her yaktığım ateş sönerken duygularımın buz ayazında
Taptığım tüm aşklar bir bir dağıldı
Sesimi duyan var mıydı son umut enkazı yalnız bıraktığında

Susup dinlerken gecenin sessizliğini geçmişi meze yapıp
Sarhoşluğu çağırarak uzaklardan acı bilincini kapatıp
Her baktığım yolun sonu ırak kaldı
Her taktığım çiçek solarken ruhumda suratını asıp
Yaptığım tüm resimler bir bir yağmalandı
Fırçamı tutan var mıydı son hayal kalbimi yalnız bıraktığında

Aytaç Özkütük
14.03.2012
00.39 - Ankara

3 Ağustos 2011 Çarşamba

Çirkinliğim

Bir çirkinliğim bir ben…
Dün akşam baktığımda resimlerime uzun uzun,
Farkına varmaya çalıştım ayrıntılarının o buruk yüzün
Bir çirkinliğim bir ben…
Söker ruhumu, alıp götürür bedenimden

Hüzün gecelerinde sabrına
Sözün bittiği yerde kahrına sığındığım emektar dişlerim…
Oluk oluk akıtırken kanını kara bahtıma
Bir yansımayla biter gider düşlerim

Karanlıklarımda loş ışığına
Aydınlıklarımda bir hışmına yanaştığım kor gözlerim…
Oluk oluk akıtırken yaşını kör aşığına
Bir yansımayla tıkanır boğazımda sözlerim

Erişebildiklerimde hatırına
Serzenişlerimde her satırına yaslandığım tutsak ellerim
Oluk oluk akıtırken hecelerini saf kâğıdına
Bir yansımayla diner aniden kavak yellerim

Duyurabildiklerimde bağrına
Sessizliklerimde senin her çağrına muhtaç eden ses tellerim
Oluk oluk akıtırken çığlığını yokluğuna
Bir yansımayla dolar taşar sellerim

Deliliklerimde her yakarışına
Her kanışımda beni kurtarışına yenildiğim hoyrat yüreğim
Oluk oluk akıtırken ölümü her damarıma
Bırak bu sefer o yansımayı seyredeyim

Bir çirkinliğim bir ben…
Dün akşam baktığımda resimlerime uzun uzun,
Farkına varmaya çalıştım aynadaki o güzel yüzün
Bir çirkinliğim bir ben…
Söker ruhumu, alıp götürür bedenimden

Aytaç Özkütük
08.07.2011
12.10

Sevda Yolu Irmağı

Elimde kalan son çakıl taşını
Gözümden akan son gözyaşını
Gönlümün son yakarışını
Bıraktım uçsuz bucaksız denizlere

Dün omzuma koyduğun başını
Gözlerimin içine bakışını
Damarımdaki o kan akışını
Sakladım sonu olmayan gizlere

Tel tel ördüğüm uzun saçını
Kurban olduğum bakış açını
Güzel sözlerin kim bilir kaçını
Attım kör karanlık dehlizlere

Karşıma çıkan ırmak sevda yolunda
Sürükledi beni bin bir acı kolunda
Yalnızlıkla her an sağımda solumda
Yumdum gözümü ağladığım dizlere

Aytaç Özkütük
07.12.2010
14.42

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Işığım Söndü

Karanlıkta kaldım. Sonunu gördüğüm yolda başa ışınladım. Unuttuklarımı hatırladım. Şimdi ne mi olacak? Biberin acısı biraz daha yakacak ağzımı. Yağmurlar biraz daha sulandıracak aklımı. Güneş biraz daha kavuracak bahtımı. Ya sonra? Şimdi hatırladıklarımı yeniden unutmayacak mıyım? Çağlayan göz pınarlarımı tebessümle kurutmayacak mıyım?

Yolumu kaybettim. Çarpılıp yıkılanları arka koltuktan seyrettim. Özlediklerimi hayal ettim. Şimdi ne mi olacak? Boşluklar daha bir endişelendirecek beni. Sessizlikler dillendirecek matemimi. Hasretler sellendirecek gözlerimi. Ya sonra? Şimdi sahip olduklarımı yeniden özlemeyecek miyim? İçime attıklarımı yeniden söylemeyecek miyim?

Hayır.

Saçlarım beyazladı. Işığım söndü.

Perde.

Aytaç Özkütük
18.08.2010
23.28

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Uçan Kalp

Günlerden birinde bir kuş kondu minik kalbime
Cıvıltısıyla hayat buldu en kuytu yaşam kıvrımlarım
Kanatlarını tanıyıp uçmayı öğrendim kendi kendime
Tamamlandı aşk semasında bütün yarımlarım

Yorulmaksızın uçtum aşkımın hür deryasında
Dalgaları aştım, rüzgarları yendim uğruna
Fark etmeden kalbimin coşkunluğunda, yasında
Adını yazdım kazıyarak duygularımın suruna

Aytaç Özkütük
24.07.2010
01.00

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Korkuyorum

Korkuyorum
Ölümden korkan kuşlar gibi
Kanatlarımı daha bir hızlı çırpıyorum
Korkuyorum
Adım adım sona yaklaşan yollar gibi
Son ümitlerle sağa sola sapıyorum

Önümde bekleyen aşılması zorlu dağların
Arkasındaki bilinmezliklerden de değil sadece
Koynumda tenini hissedemediğim yarin
Bir nefeste gitmesinden korkuyorum bir de

Uyanık olduğum anların hışmına uğramaktan
Yorgun düşüp bir daha uyanamamaktan değil yalnızca
Biriktirip tüm yanımda getirdiklerimin
Bir nefeste kayıp gitmesinden korkuyorum umarsızca

Geçmişin tatlı resimlerinin hatırlattıklarının
Silinip gitmesinden de değil sadece
Dolup dolup bir türlü taşamadıklarımın
Bir nefeste beni boğmasından korkuyorum bir de

Korkuyorum
Sonu gelen yollara başlamaktan
İnfazını bekleyen idam suçlusu gibi
Korkuyorum sona yaklaşmaktan
Korkuyorum
Beni ben yapan anıları yitirmekten
Ölmekten korkan kuşlar gibi
Kendi işimi kendim bitirmekten

Aytaç Özkütük
08.05.2010
01.04

17 Ocak 2010 Pazar

Öyle Kolay Değil Bir Kelimede Yalnızlık Deyip Geçmek

Ben uyuyamadım kâğıt. İçimdeki kemirgenler ruhumu sömürmeye başladı. Onlara karşı en etkili silahımı, en sıkı dostumu kullandım. Yalnızlığımla püskürtmeye çalıştım onları. Öyle yalnızlık deyip geçmeyin. Ben yalnızlığımı burnu havada çağlayanların su şıkırtılarından, bakire dağların gözyaşlarından, kirli bulutların kaçaklığından aldım da geldim. Öyle kolay değil bir kelimede “yalnızlık” deyip geçmek.

Sürüklenirken içine kozalakların düştüğü içimdeki denizin akıntısında bir tek yalnızlığım su yüzünde tuttu beni. Önce denizin derinlerinden sessizce geldi. Orada olduğu için korktum, görmek istemedim başlarda. Bir süre kaçmayı denedim ondan. Meğer o beni batmaktan kurtarmaya geliyormuş.

Yüzümde dayanılmaz sıcaklığını hissederken gerilimin yüreğimdeki patlamanın eşiğinde, bir tek yalnızlığım arka çıktı bana. Ben o başkalarının arkasından gelip yanıma yaklaşırken hep kaçtım ondan. Meğer o başkalarını değil, beni korumaya geliyormuş.

İçimde ışıklandırmanın olmadığı kilitli karanlık odalarda çıkış yolu ararken bir tek yalnızlığım yoldaş oldu bana. Önce kapıyı çaldı sessizce. Ben açmayınca var gücüyle dayandı. Kapıyı açtığında ışıklanmaktan korktum. Meğer o, odamı değiştirmeye geliyormuş.

Öyle mahzun mahzun uzaklara bakıp “yalnızlık” diye iç çekmeyi hak etmiyor yalnızlık. Ben yalnızlığımı bir kuşun kırık kanadından, uzak diyarların en yakınından, ağaçların dökülmeyen sarı yapraklarından aldım da geldim. Öyle kolay değil bir kelimede yalnızlık deyip geçmek.

Yüzümdeki allığın, gözümdeki morluğun, tenimdeki solgunluğun can düşmanı yalnızlık. Ben yalnızlığımı renksizliğin asaletinden aldım da geldim. Kanımı akıtan, canımı acıtan kırmızı gece lambalarına savaş açtı yalnızlığım. Korktum karanlıktan, karanlıkta kalıp öz aynayı kaybetmekten. Meğer o bana bembeyaz bir ışık getiriyormuş.

Şeffaflığın adaletinden kötülüğün kalkanı olduğu için kaçacak delik ararken koştuğum patikada bir tek yalnızlığım tuttu elimden. Beni cezalandıracak diye korktum. Meğer o beni güvenimle yüzleştirmeye geliyormuş.

Öyle küçümsenecek bir şey değil yalnızlık. Dolu dolu söylemeye alıştırıp kendimizi boşluktan kurtaralım yanlış anladığımız yalnızlığın içini. Zira ben yalnızlığımı ekmeğin bütünlüğünden, suyun kudretinin büyüklüğünden, ateşin yangına körüklüğünden aldım da geldim. Öyle kolay değil bir kelimede yalnızlık deyip geçmek.

Aytaç Özkütük
17.01.2010
02.41

9 Ocak 2010 Cumartesi

Hasret-i Ayrılık

Bir güvercin bu gece, tüm sessizliğiyle,
Ayrılık çığlığını fısıldadı kulaklarıma
Gagasındaki bembeyaz küçücük mendil
Sihirli değnek gibi dokundu gözlerime

Dönüşü olmayan ufuklara kanat çırparken
Hasreti bir bıçak gibi kesti attı aklımdan
Duyguların düşüşünü bir bir izleyemedim
Hızlandıkça kanatları, bir can gitti kanımdan

Issızlığın yeni ders zili çaldı bu gece
Güvercin arkadaşlarını aldı harabımın başına
Ayrılık için ağzımdan damla damla akan her hece
Can veremez oldu yüreğimdeki aşkın naaşına

Aytaç Özkütük
09.01.2010
01.09

Yaşlanmak

Eskisi gibi coşkulu atmadı yorgun kanatlarını çırparken yüreğim
Kudretinin kalmadığını düşünse de yıllar önceki delikanlı gibi
Yaşlandıkça sevgimi büyütüp aşkımı korlandıran temiz benliğim
Korkutmaktan uzaktı çakmak gözlerimi bu sonsuz kuyunun dibi

İçinde yankılanan tüm yakarışa rağmen yaşlanıyoruz be çocuk
Gün geliyor gözlerimiz oyun oynuyor bizimle sırlı cam karşısında
Gün geliyor saçlarımız mevsim değiştiriyor kalbin her atışında
Sol yanımızdaki bu sönmeyen kor oldukça yaşlanmak vız gelir be çocuk

Yeniden havalanmak için kanatlarını açıp bir adım geri attı yüreğim
Aldığım her sonraki nefes yaşama sevincimi yeni bir hazla artırırmış gibi
Kıstırıldığı yerden kaçıp özgür olmak istiyordu ruhumla bütünleşen güzelliğim
Bedene terbiye geçirilmese de heyhat bundan böyle
Vız gelir sırlı camın, yalan gözlerin oyunları var oldukça ebediyen ruhunun edebi

Aytaç Özkütük
03.01.2010
01.45

Yük

Her gece biraz daha yük oldu ümitlerin sırtına
Teker teker sönmeye başladı evlerin ışıkları
Sessizlik hayal kırıklığıyla ardı ardına
Değiştiriverdi aniden yıllarca yaşanmışlıkları

Aytaç Özkütük
10.10.2009
02.56

İçsöz

Boynu bükük gecelerin gözyaşlarında yalnızım
Gündüzlerimin gözleri görmez olmuş karanlıkta
Dinmez olmuş sessiz soluksuz yüreğimdeki sızım
Varlık içinde yalnız kalmış yokluk kadar yalnızım

Yaşlanan bedenimin kırışıklıklarında yalnızım
Çocukluğum burnumda tüter olmuş rüyalarda
Ağlatmaya abone olmuş uzun uzun alınyazım
Rüyalar içinde gerçek kalmış kadar yalnızım

Feri sönmüş Güneş’in titreten ayazında yalnızım
Hasret kalmışım ellerime dokunan sıcaklığa
Birden susup kalmış ömrümü tıngırdatan sazım
Notalar arasında bir es kalmış kadar yalnızım

Göçüp giden ruhumun son kelamında yalnızım
Bir kalem aramışım derdime çare yakınlarda
İfadesiz kalmış üzerimdeki koca mermer yazım
Yokluk içinde kalmış bir varlık kadar yalnızım

Aytaç Özkütük
14.12.2009
15.25