Ben uyuyamadım kâğıt. İçimdeki kemirgenler ruhumu sömürmeye başladı. Onlara karşı en etkili silahımı, en sıkı dostumu kullandım. Yalnızlığımla püskürtmeye çalıştım onları. Öyle yalnızlık deyip geçmeyin. Ben yalnızlığımı burnu havada çağlayanların su şıkırtılarından, bakire dağların gözyaşlarından, kirli bulutların kaçaklığından aldım da geldim. Öyle kolay değil bir kelimede “yalnızlık” deyip geçmek.
Sürüklenirken içine kozalakların düştüğü içimdeki denizin akıntısında bir tek yalnızlığım su yüzünde tuttu beni. Önce denizin derinlerinden sessizce geldi. Orada olduğu için korktum, görmek istemedim başlarda. Bir süre kaçmayı denedim ondan. Meğer o beni batmaktan kurtarmaya geliyormuş.
Yüzümde dayanılmaz sıcaklığını hissederken gerilimin yüreğimdeki patlamanın eşiğinde, bir tek yalnızlığım arka çıktı bana. Ben o başkalarının arkasından gelip yanıma yaklaşırken hep kaçtım ondan. Meğer o başkalarını değil, beni korumaya geliyormuş.
İçimde ışıklandırmanın olmadığı kilitli karanlık odalarda çıkış yolu ararken bir tek yalnızlığım yoldaş oldu bana. Önce kapıyı çaldı sessizce. Ben açmayınca var gücüyle dayandı. Kapıyı açtığında ışıklanmaktan korktum. Meğer o, odamı değiştirmeye geliyormuş.
Öyle mahzun mahzun uzaklara bakıp “yalnızlık” diye iç çekmeyi hak etmiyor yalnızlık. Ben yalnızlığımı bir kuşun kırık kanadından, uzak diyarların en yakınından, ağaçların dökülmeyen sarı yapraklarından aldım da geldim. Öyle kolay değil bir kelimede yalnızlık deyip geçmek.
Yüzümdeki allığın, gözümdeki morluğun, tenimdeki solgunluğun can düşmanı yalnızlık. Ben yalnızlığımı renksizliğin asaletinden aldım da geldim. Kanımı akıtan, canımı acıtan kırmızı gece lambalarına savaş açtı yalnızlığım. Korktum karanlıktan, karanlıkta kalıp öz aynayı kaybetmekten. Meğer o bana bembeyaz bir ışık getiriyormuş.
Şeffaflığın adaletinden kötülüğün kalkanı olduğu için kaçacak delik ararken koştuğum patikada bir tek yalnızlığım tuttu elimden. Beni cezalandıracak diye korktum. Meğer o beni güvenimle yüzleştirmeye geliyormuş.
Öyle küçümsenecek bir şey değil yalnızlık. Dolu dolu söylemeye alıştırıp kendimizi boşluktan kurtaralım yanlış anladığımız yalnızlığın içini. Zira ben yalnızlığımı ekmeğin bütünlüğünden, suyun kudretinin büyüklüğünden, ateşin yangına körüklüğünden aldım da geldim. Öyle kolay değil bir kelimede yalnızlık deyip geçmek.
Aytaç Özkütük
17.01.2010
02.41
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder