Direnişi başlattıkça içimde
Meydan okuyor bana yeni engeller
Toplamışken cesareti kendimde
Kırıyor arzularımı üstüme gelenler
Çocukluğumu özler dururum hep
Oynadığım saklambaçta huzur bulurum
Ne zaman olsa oyundan kaçmam için bir sebep
Korkusuzca ebenin karşısında dururum
Gençliğimi arayıp durdum büyük kalabalıklarda
Benle saklambaç oynadığını fark etmedim hiç
Küçücük bir böcek misali uçuşan sazlıklarda
Beni her yöne çekmeye çalışanlardaydı suç
Direniş başlatmaya vardı cesaretim bir zamanlar
Ne yaşam sevinci ne hayatın anlamı kaldı şimdi
Beni ben olduğum için kucaklayamayanlar
Ücra köşelere çekilip karanlığa sindi
Aytaç Özkütük
12.09.2009
21.34
13 Eylül 2009 Pazar
Yokluğunda
Bir ölüm olsaydı tek çare yüreğimdeki derde
Çaresiz kalmayı yeğlerdim sensiz kalmaya
Ama yollar da senin olsun artık buyur git
Lütfunu da esirge bir iz bırakmaya
Bir gözlerin olsaydı kurtuluşum karanlıklardan
Karanlıkları yeğlerdim gözlerini görmemeye
Ama ufuklar da senin olsun dalıp git uzaklara
Kendini hazırla ölümsüzce sevmemeye
Bir sensizlik olsaydı ruhumdaki ateşi söndüren
Cehennemleri yeğlerdim senden uzak olmaya
Ama sıcaklığım da uzak olsun, başka yerde ısıt kalbini
Alışmaya başla şimdiden bir güz gecesi soğumaya
Aytaç Özkütük
13.09.2009
21.20
Çaresiz kalmayı yeğlerdim sensiz kalmaya
Ama yollar da senin olsun artık buyur git
Lütfunu da esirge bir iz bırakmaya
Bir gözlerin olsaydı kurtuluşum karanlıklardan
Karanlıkları yeğlerdim gözlerini görmemeye
Ama ufuklar da senin olsun dalıp git uzaklara
Kendini hazırla ölümsüzce sevmemeye
Bir sensizlik olsaydı ruhumdaki ateşi söndüren
Cehennemleri yeğlerdim senden uzak olmaya
Ama sıcaklığım da uzak olsun, başka yerde ısıt kalbini
Alışmaya başla şimdiden bir güz gecesi soğumaya
Aytaç Özkütük
13.09.2009
21.20
12 Eylül 2009 Cumartesi
Aşık Olduysan
Aşık olduysan vay haline
Gülmeyeceksin ağlamaktan fırsat bulup da
Bilmiyorsun aşk sarhoşluğunda ışıksız geceleri
Aşık olduysan vay haline
Hissetmeyeceksin tenini bir kez dokunup da
Duymuyorsun aşk sarhoşluğunda zehirli heceleri
Aşık olduysan vah haline
Bekleyeceksin beyhude sevdiğin kadar sevilmeyi
Büyük bir sevda düşünüyorsan sonsuz umutla
Yadırgamayacaksın yaralanıp öldürülmeyi
Aşık olduysan vah haline vah
Göz pınarlarını kuruttuğuna değmeyecek asla
Gecenin dönüşünü ümitle beklerken sabah
Aşkın lehine dönmeyeceğini hatırla
Aşık olduysan vay haline
Yıldızlara bakarcasına baktığın sevgili
Kendi güneşleri için ezip geçecek seni
Aşık olduysan vah haline vah
Çökmüş demek ki beynindeki karargâh
Aytaç Özkütük
12.09.2009
12.21
Gülmeyeceksin ağlamaktan fırsat bulup da
Bilmiyorsun aşk sarhoşluğunda ışıksız geceleri
Aşık olduysan vay haline
Hissetmeyeceksin tenini bir kez dokunup da
Duymuyorsun aşk sarhoşluğunda zehirli heceleri
Aşık olduysan vah haline
Bekleyeceksin beyhude sevdiğin kadar sevilmeyi
Büyük bir sevda düşünüyorsan sonsuz umutla
Yadırgamayacaksın yaralanıp öldürülmeyi
Aşık olduysan vah haline vah
Göz pınarlarını kuruttuğuna değmeyecek asla
Gecenin dönüşünü ümitle beklerken sabah
Aşkın lehine dönmeyeceğini hatırla
Aşık olduysan vay haline
Yıldızlara bakarcasına baktığın sevgili
Kendi güneşleri için ezip geçecek seni
Aşık olduysan vah haline vah
Çökmüş demek ki beynindeki karargâh
Aytaç Özkütük
12.09.2009
12.21
27 Mayıs 2009 Çarşamba
Aşk Kapısı
Ölürüm de dönmem senden
Gözlerimi alan görkemin
Kalbimi çalan kalbinden.
Bir an olsun çekmem bakışlarımı bakışlarından
Beni yakartan aşkın
Beni benden alan tutkundan.
Nöbet tutarım gerekirse günlerce aşkımızın kapısında
Girmesin diye tek bir gözyaşı ya da bir buğu
Bana araladığın hayat kapından.
Aytaç Özkütük
27.05.2009
19.52
Ankara
Gözlerimi alan görkemin
Kalbimi çalan kalbinden.
Bir an olsun çekmem bakışlarımı bakışlarından
Beni yakartan aşkın
Beni benden alan tutkundan.
Nöbet tutarım gerekirse günlerce aşkımızın kapısında
Girmesin diye tek bir gözyaşı ya da bir buğu
Bana araladığın hayat kapından.
Aytaç Özkütük
27.05.2009
19.52
Ankara
Seni Sevdiğimi Söylemek
Seni sevdiğimi söylemek
Bulutlarla dans etmek gibi bir şey
Sevinçten gökyüzünü kucaklayıp
Her inişte nazlıca süzülmek
Seni sevdiğimi söylemek
Bulutların gözyaşlarını silmek gibi bir şey
Yağmur her yağdığında
İç çekip üzülmek
Seni sevmek diğer yandan
Kanatlarımı çırpıp çırpıp semada
Yolumu şaşırıp heyecandan
Rotamı sen belirlemek bekada
Aytaç Özkütük
27.05.2009
19.45
Ankara
Bulutlarla dans etmek gibi bir şey
Sevinçten gökyüzünü kucaklayıp
Her inişte nazlıca süzülmek
Seni sevdiğimi söylemek
Bulutların gözyaşlarını silmek gibi bir şey
Yağmur her yağdığında
İç çekip üzülmek
Seni sevmek diğer yandan
Kanatlarımı çırpıp çırpıp semada
Yolumu şaşırıp heyecandan
Rotamı sen belirlemek bekada
Aytaç Özkütük
27.05.2009
19.45
Ankara
Zerrecik
Ellerim ellerine kilitlenirse
Boynu bükük kalır her kelepçe
Sevda birleştirirse kollarını boynumda
Yürek tutkun olur ya mahkum ya da esirse
İncinirse bir tek zerreciğin
Kuşlar yağmur yağdırır bebeğim
Hedefi olursan amanların yokluğumda
Ölürüm uğruna bir sözle söyleyeceğin
Gözlerim sevgilim değerse gözlerine
Meşk ederlerse gölgesinde geçmişin
Dinerse acılar yüreklere atfedercesine
Kuşlar getirir haberini emsalsiz sevgimizin
Aytaç Özkütük
18.05.2009
21.35
Ankara
Boynu bükük kalır her kelepçe
Sevda birleştirirse kollarını boynumda
Yürek tutkun olur ya mahkum ya da esirse
İncinirse bir tek zerreciğin
Kuşlar yağmur yağdırır bebeğim
Hedefi olursan amanların yokluğumda
Ölürüm uğruna bir sözle söyleyeceğin
Gözlerim sevgilim değerse gözlerine
Meşk ederlerse gölgesinde geçmişin
Dinerse acılar yüreklere atfedercesine
Kuşlar getirir haberini emsalsiz sevgimizin
Aytaç Özkütük
18.05.2009
21.35
Ankara
Terk Ediş
Kapattım gözlerimi benliğimi düşünürken derinlemesine
Dengelerimi oturtmaya çalıştım
Fırsat vermedim hayatın son sözü söylemesine
İşittim duymak istemediklerimi
Yumdum gözlerimi görmek istemediklerim için
Sustum, izin vermemek için üzülmesine
Sıkı sıkı tuttum ağzımı korkularımdan kaçarcasına
Tartmaya çalıştım özlemlerimi
Unuttum her şeyi eski defterleri yakarcasına
Hissettim bilmek istemediklerimi
Susturdum yüreğimi söylemek istemediklerim için
Sildim gözyaşlarımı hastalığı üzerimden atarcasına
Bağladım ellerimi ayaklarımı
Yemin ettim dönmemeye
Örttüm tüm eski hayatlarımı
Örtbas etmeye çalıştıkça hoyratlığımı
Söz veremedim uğrunda ölmemeye
Gün geçtikçe tıkanıyor oluklarım
Kimisine gözyaşı doluyor, kuruyor
Kimisi kirli hatıralarla dolup taşıyor
Açmaya çalışıyorum önünü hayatın
Gördükçe, yaşadıkça, hissettikçe
Durmuyor yüreğim, daha bir hızlı atıyor
İçimdeki iyilikleri tükettikçe
Çaresizliğiyle yanarken yetinmezliğimin
Kavrayamıyorum hangisi olduğunu gerçekliğin
Hesaplaşmaları bir kenara bırakıp kapandıkça içime
Keyfini çıkardıkça başkaları görünmezliğin
Kandırılmayı bir türlü sindiremiyorum içime
İstemiyorum görmek, duymak, hatta hissetmek
Ne kadar büyük bir erdem olsa da affetmek
Hatırladıkça içimi yakanları
Hissettikçe aşk ateşinin korunu, parlaklığını
Vazgeçemesem de anmaktan bende iz bıraktığını
Son çare olup çıkıyor karşıma terk etmek
Aytaç Özkütük
16.05.2009
13.20
Dengelerimi oturtmaya çalıştım
Fırsat vermedim hayatın son sözü söylemesine
İşittim duymak istemediklerimi
Yumdum gözlerimi görmek istemediklerim için
Sustum, izin vermemek için üzülmesine
Sıkı sıkı tuttum ağzımı korkularımdan kaçarcasına
Tartmaya çalıştım özlemlerimi
Unuttum her şeyi eski defterleri yakarcasına
Hissettim bilmek istemediklerimi
Susturdum yüreğimi söylemek istemediklerim için
Sildim gözyaşlarımı hastalığı üzerimden atarcasına
Bağladım ellerimi ayaklarımı
Yemin ettim dönmemeye
Örttüm tüm eski hayatlarımı
Örtbas etmeye çalıştıkça hoyratlığımı
Söz veremedim uğrunda ölmemeye
Gün geçtikçe tıkanıyor oluklarım
Kimisine gözyaşı doluyor, kuruyor
Kimisi kirli hatıralarla dolup taşıyor
Açmaya çalışıyorum önünü hayatın
Gördükçe, yaşadıkça, hissettikçe
Durmuyor yüreğim, daha bir hızlı atıyor
İçimdeki iyilikleri tükettikçe
Çaresizliğiyle yanarken yetinmezliğimin
Kavrayamıyorum hangisi olduğunu gerçekliğin
Hesaplaşmaları bir kenara bırakıp kapandıkça içime
Keyfini çıkardıkça başkaları görünmezliğin
Kandırılmayı bir türlü sindiremiyorum içime
İstemiyorum görmek, duymak, hatta hissetmek
Ne kadar büyük bir erdem olsa da affetmek
Hatırladıkça içimi yakanları
Hissettikçe aşk ateşinin korunu, parlaklığını
Vazgeçemesem de anmaktan bende iz bıraktığını
Son çare olup çıkıyor karşıma terk etmek
Aytaç Özkütük
16.05.2009
13.20
Karmaşık
Derin / yerin / kötülüklerin
Yel / yangın / sel
Deniz / rüzgâr / olsa da
Ruhunda / umurunda / burnunda
Tütse de / değil / boşlukta
Işıktan uzak inlerin
Aytaç Özkütük
11.05.2009
19.00
Yel / yangın / sel
Deniz / rüzgâr / olsa da
Ruhunda / umurunda / burnunda
Tütse de / değil / boşlukta
Işıktan uzak inlerin
Aytaç Özkütük
11.05.2009
19.00
Güzbahar
Yıllar geçmiş gibi yapraklardan bir tortu bile kalmamıştı yüzünü gördüğünde. Geçmişi aradığı her an yeni bir iz bırakırken yeni bir kuyu açarken yüreğinde, geleceğe olan güvensizliğinin verdiği iç burukluğuyla yeniden sımsıkı tutmuştu ellerini. Gözlerine baktığında hala geçmişin alevlerini hissedebiliyordu teninde. O sıcaklığı, o yangını unutması mümkün müydü? Değildi elbette. Oysa daha bu sabah aynanın karşısına geçtiğinde, "Her sabah yeni bir hayatın başlangıcı olacak," demişti kendi kendine. Şimdi karşısında gördüğü sonbahardan kalma son yaprak, birkaç dakikada yeniden yeşermişti yüreğinde. Sustular, uzun uzun baktılar birbirlerinin gözlerinin içine. Evet, bir tortu bile kalmamıştı o dökülen yapraktan ilk gördüğünde onu. Ama o gözbebekleri bir anda alevlendirmişti her sabah inkâr etmeye çalıştığı duyguyu.Elleri telefona gitti. O anı yaşamaktan kaçıyor gibiydi. Yeni bir dalgayla yeni bir kıyıya sürüklenmek de zor geliyordu. Anayoldan çıkıp tali yola girmek gibi bir şeydi bu onun için. Uzun bir duraksamadan sonra anladı kendinden kaçamayacağını ve içinde yavaşça yeniden dağlanan o alevden. Bir adım öne çıktı. Belliydi, bir şeyler söylemek istiyordu ama tıkanıyordu kelimeler kalbinde. Homurdanarak "Ben..." diye bir şeyler geveledi. Ama anlıyordu karşısındaki, peşinin gelmesini bekliyordu cümlesinin. Onun da cesareti kırılmıştı aradan geçen yalnızlık baharlarında. Korkuyordu bir adım geri gelmekten, yine eşiğinden dönmekten mutluluğun. Ovanın ortasına dikilen gölge ağacı gibi hissediyordu kendini. Biliyordu onu ondan çok seven olmadığını. Biliyordu ondan başkasının ona yaprak olamayacağını, kökünü başka toprağa salamayacağını. Diğeri devam etti cümlesine zorlanarak: "Ben, ben unutamadım." "Neyi, nasıl?" demesini bekledi ötekinin. Ama yüzünde donakalmış şaşkınlık ifadesinin konuşmasına izin vermediğini anladı. Yoksa o unutmuş muydu? Ya da o kavgalar mı geliyordu aklına? Onlardan mı korkuyordu, yüreğini bir cam gibi tuzla buz eden işitilmemişliklerden? Cesareti yoktu bir kez daha söylemeye duygularını. Biliyordu boş değildi yüreği karşısındakinin. Ama yaşamlarına koydukları virgül, noktalı virgüle dönüşmüştü uzun ayrılıklardan sonra. Yürekleri saniye kolu gibi kovalıyordu akreple yelkovanı. "Zaman dursa bile çarpmaya devam etse kırmızı oyuncaklarımız birbirimiz için," diye geçiriyordu ikisi de içinden. Bir daha söylemeye koyuldu aklından geçenleri. "Sus," dedi öteki, "Söyleme, biliyorum, ben de seni unutamadım." Sarılmak için yaklaştı, ellerini uzattı ama yüzündeki boş, şaşkın ifade henüz mutluluğa bırakmamıştı yerini. Baharlar önce bedeninden kopan dal şimdi iki dal olarak çıkmıştı karşısına. Ama gövdesi diğerini taşıyamayacak kadar yıpranmış, yorulmuştu. Sarılmaktan vazgeçti. Yukarı baktı gözyaşlarını avizenin kristallerinden süzülen ışıkların ardına saklamak için. Hemen toparladı kendini. "Ben de unutamadım beni bırakıp gitmeni. Tek parçamdın. Senin sayende kuşlar cıvıldıyordu üzerimde. Dalım sen olmasaydın hangi böcek beslerdi ki köklerimi? Ama sen kök olup yeni dallar vermeyi tercih ettin. Şimdiyse beni koskocaman ovada komşu ağacın yapmak istiyorsun ne yeni dallarından ne de benden vazgeçerek. Ama ben unutmadım ki bizim yaşadığımız ovada yalnızlık var, tek ağaç olmak, tek ağacın altına sığınmak var bedenimizdeki ve yüreğimizdeki ateşi söndürmek için. Sen yeni dallarını verdin. Benimse yapraklarım yeşermiyor artık baharda, köküm de kurudu yalnız başına. Yeni dal vermeye gücüm kalmadı. Senin getirdiğin dalları taşımaya da yüreğim elvermez. Unutmak istiyorum artık, kurutmak istiyorum içimde akan keder nehirlerini."Diğeri gözyaşlarını saklayabilecek kadar şanslı değildi. Tek cümle çıktı ağzından kaçıp uzaklaşmadan önce: "Kopardım diğer dallarımı çünkü unutamadım seni."
Ne hasretin dumanını tüttürecek kadardı cesareti
Ne bırakıp gidecek kadar güçsüzdü esareti
Ardına bakmadan giderken, kaçarken gözyaşları sel olup
Ümidini tüketiyordu, izlerken içinde yanıp sönen işareti
Ertesi sabah aynanın karşısına geçtiğinde, her sabahın aynı hayat olduğu gerçeğiyle tanıştı. Pişmandı, anlamıştı her tercihin aynı zamanda bir kaybediş olduğunu. Eli telefona gitti. Onu arayacaktı af dilemek için. Tam o sırada zilin sesiyle açtı gözlerini.
Aytaç Özkütük
11.05.2009
14.00
Ne hasretin dumanını tüttürecek kadardı cesareti
Ne bırakıp gidecek kadar güçsüzdü esareti
Ardına bakmadan giderken, kaçarken gözyaşları sel olup
Ümidini tüketiyordu, izlerken içinde yanıp sönen işareti
Ertesi sabah aynanın karşısına geçtiğinde, her sabahın aynı hayat olduğu gerçeğiyle tanıştı. Pişmandı, anlamıştı her tercihin aynı zamanda bir kaybediş olduğunu. Eli telefona gitti. Onu arayacaktı af dilemek için. Tam o sırada zilin sesiyle açtı gözlerini.
Aytaç Özkütük
11.05.2009
14.00
Çelişki
Yüksek tepeler atmış kendini
Alçaklarda ne verim kalmış ne ısı
Birileri anlatmaya çalıştıkça derdini
Çıkmaz olmuş yüreklerden aşk acısı
Soğuklar donmuş karlı dağlarda
Sıcakları alev almış, çıkmış yeni yangınlar
Birileri coşarken hırçın dalgalarla
Ufuk olmuş aşkın yamacındaki yakınlar
Siyahlar daha bir karartmış dünyayı
Beyazlar görkemle parlarken göz alıp
Birileri derinlerinde bulmuş sarayı
Kimileri ölürken aşk uğruna uzaklara dalıp
Aytaç Özkütük
30.04.2009
22.15
Alçaklarda ne verim kalmış ne ısı
Birileri anlatmaya çalıştıkça derdini
Çıkmaz olmuş yüreklerden aşk acısı
Soğuklar donmuş karlı dağlarda
Sıcakları alev almış, çıkmış yeni yangınlar
Birileri coşarken hırçın dalgalarla
Ufuk olmuş aşkın yamacındaki yakınlar
Siyahlar daha bir karartmış dünyayı
Beyazlar görkemle parlarken göz alıp
Birileri derinlerinde bulmuş sarayı
Kimileri ölürken aşk uğruna uzaklara dalıp
Aytaç Özkütük
30.04.2009
22.15
Salaklık
Bazen bir seyleri anlarsin.
Soylemek icin, terk etmek icin yeterli gucun yoktur.
Bazen goze alirsin riskleri umursamadan hislerini.
Aglayarak kacarsin ardina bakmadan, seni seven var veya yok hic tinmadan.
Aytac Ozkutuk
09.05.2009
13.15
Soylemek icin, terk etmek icin yeterli gucun yoktur.
Bazen goze alirsin riskleri umursamadan hislerini.
Aglayarak kacarsin ardina bakmadan, seni seven var veya yok hic tinmadan.
Aytac Ozkutuk
09.05.2009
13.15
Yazgı
Sustum
Uzun uzun anlatmaya kudretim kalmadı savaşlarımı
Bildim, bir şeyler vardı bildim hep, kendimle
Sustum
O diğerlerinden bir farkı olmayan yüreğim isyan etti bana
Belki de farklı olmadığını düşündüğüm için meydan okudu
Anladım, farklıydı besbelli, bir derdi vardı benimle
Yazdım
İçimden gelenler hayatımdan çıkıp gitmesin diye
Sanki hayattan çıkıp gitmek istemezmişçesine
Anlamaya çalıştım içerideki kalabalığı yazdıklarımdan
Okudum, sonsuzluğa mahkum edilmiş kederimle
Ağladım
Ne uğruna akıttığımı sonradan unuttuğum gözyaşlarıyla
Bir tebessüm kalsın istedim gözlerimdeki kırmızılığım
Ellerimi yüzüme götürdükçe silmek için yaşlarımı
Kendini daha bir fazla hissettirdi yalnızlığım
Bağırdım hıçkıra hıçkıra titreyerek son nefesimle
Yoruldum
Çekişmelerin gölgesinde yaşamak zorunda kaldığım hayattan
Kendime söz geçiremediğim yaşanmışlıklardan bir de
Aklımın ücra köşelerinde kalmış anıların etkisi,
Günahlarımın pençesinde kalmış duyguların tortusundan
En fazlası da yorulmaktan, yorgunluğumu atmaya çalışmaktan
Yoruldum
Hala bahçenin etrafına çevrilmiş bir çit gibi durabiliyorsam
Aşktandır, sevdadan ya da sevgiden
Sevdim
Kurtulsam keşke geri kalan tüm yazgıdan
Aytaç Özkütük
04.05.2009
20.28
Uzun uzun anlatmaya kudretim kalmadı savaşlarımı
Bildim, bir şeyler vardı bildim hep, kendimle
Sustum
O diğerlerinden bir farkı olmayan yüreğim isyan etti bana
Belki de farklı olmadığını düşündüğüm için meydan okudu
Anladım, farklıydı besbelli, bir derdi vardı benimle
Yazdım
İçimden gelenler hayatımdan çıkıp gitmesin diye
Sanki hayattan çıkıp gitmek istemezmişçesine
Anlamaya çalıştım içerideki kalabalığı yazdıklarımdan
Okudum, sonsuzluğa mahkum edilmiş kederimle
Ağladım
Ne uğruna akıttığımı sonradan unuttuğum gözyaşlarıyla
Bir tebessüm kalsın istedim gözlerimdeki kırmızılığım
Ellerimi yüzüme götürdükçe silmek için yaşlarımı
Kendini daha bir fazla hissettirdi yalnızlığım
Bağırdım hıçkıra hıçkıra titreyerek son nefesimle
Yoruldum
Çekişmelerin gölgesinde yaşamak zorunda kaldığım hayattan
Kendime söz geçiremediğim yaşanmışlıklardan bir de
Aklımın ücra köşelerinde kalmış anıların etkisi,
Günahlarımın pençesinde kalmış duyguların tortusundan
En fazlası da yorulmaktan, yorgunluğumu atmaya çalışmaktan
Yoruldum
Hala bahçenin etrafına çevrilmiş bir çit gibi durabiliyorsam
Aşktandır, sevdadan ya da sevgiden
Sevdim
Kurtulsam keşke geri kalan tüm yazgıdan
Aytaç Özkütük
04.05.2009
20.28
Söyleyecek Söz
Bırakın peşimi beni yoldan yola savuran deliliklerim
Görmeyin, görmesin gözlerim derde savruklarımı
Sarmaşık gibi tutunsa bana nefesine derman sevdiklerim
Bilmeyin, bilmesin hatıralarım geçmişe sorduklarımı
Bırakın peşimi beni ölümüne küllendiren şüphelerim
Duymayın, duymasın kulaklarım yürekte yıkılanları
Prangalasa beni yıllardır tutamadığım sözlerim
Sezmeyin, sezmesin duygularım içimde yankılananları
Aytaç Özkütük
27.04.2009
23.38
Görmeyin, görmesin gözlerim derde savruklarımı
Sarmaşık gibi tutunsa bana nefesine derman sevdiklerim
Bilmeyin, bilmesin hatıralarım geçmişe sorduklarımı
Bırakın peşimi beni ölümüne küllendiren şüphelerim
Duymayın, duymasın kulaklarım yürekte yıkılanları
Prangalasa beni yıllardır tutamadığım sözlerim
Sezmeyin, sezmesin duygularım içimde yankılananları
Aytaç Özkütük
27.04.2009
23.38
Aydınlık
Yıldızlar yağıyor aklımdan kalbimin kuytularına
Gözlerini ayın ihtişamına benzetiyorum parlarken
Sokak lambaları gibi yol oluyorsun karanlıklarıma
Heyecanım oluyorsun ışıldayan şimşekler çakarken
Hayır, sevgilim hayır, geceme aydınlık değilsin sen
Ne gece var artık ne karanlıklar
Kurumuş gözyaşlarımla ıssız yollar bulmaya çalışırken
Güneş oluyorsun doğuyorsun sabahlarıma
Yeni doğan sabaha başlayıp ellerinle ısınırken
Diniyor olmayan karanlıklar gibi yalnızlıklar
Hayır sevgilim, sen aydınlatmıyorsun, aydınlatamazsın
Işığın ta kendisisin süzüle süzüle huzmelerini birleştiren
Aydınlığın ta kendisinin bir yandan karanlığı unuttururken
Hayır sevgilim, hayır, Güneş’i kendine rakip tutamazsın
O her gün umursamazca bakıyor yukarıdan herkese
Oysa ne içim ısınıyor ne yolum açık sen yanımda yokken
Karanlığımı alıp parlatan sevgilim,
İçim, her şeyim, canım, biricik eşim,
Allı pullu aydınlıklarda gözüm yok
Loş bile olsa yanımda ol sen benim
Aytaç Özkütük
16.04.2009
20.16
Gözlerini ayın ihtişamına benzetiyorum parlarken
Sokak lambaları gibi yol oluyorsun karanlıklarıma
Heyecanım oluyorsun ışıldayan şimşekler çakarken
Hayır, sevgilim hayır, geceme aydınlık değilsin sen
Ne gece var artık ne karanlıklar
Kurumuş gözyaşlarımla ıssız yollar bulmaya çalışırken
Güneş oluyorsun doğuyorsun sabahlarıma
Yeni doğan sabaha başlayıp ellerinle ısınırken
Diniyor olmayan karanlıklar gibi yalnızlıklar
Hayır sevgilim, sen aydınlatmıyorsun, aydınlatamazsın
Işığın ta kendisisin süzüle süzüle huzmelerini birleştiren
Aydınlığın ta kendisinin bir yandan karanlığı unuttururken
Hayır sevgilim, hayır, Güneş’i kendine rakip tutamazsın
O her gün umursamazca bakıyor yukarıdan herkese
Oysa ne içim ısınıyor ne yolum açık sen yanımda yokken
Karanlığımı alıp parlatan sevgilim,
İçim, her şeyim, canım, biricik eşim,
Allı pullu aydınlıklarda gözüm yok
Loş bile olsa yanımda ol sen benim
Aytaç Özkütük
16.04.2009
20.16
Öykülüm
Nice üç aylara, nice yıllara...
Sevgiliye...
Başlamışız sevgilim, uzun öyküler oluşmuş yüreklerimizde.
Yaşadıklarımız bir bir çiçek açmış,
Ne sonunu önemsemişiz ne başını...
Çünkü sonu gelmeyecek bir fırtınaya yelken açmışız biz.
Ağlamışız sevgilim, dindirilmez hasretler açılmış gönüllerimizde.
Gözyaşlarımız bir bir meyve vermiş.
Çünkü ıssız bucaksız bir denizde dalgalanmışız biz.
Dayanmışız sevgilim, yoğun duygular kabarmış derinliklerimizde.
Duygularımız bir bir aşkı, sevgiyi büyütmüş.
Çünkü sonu gelmeyecek bir sevdada bağlanmışız biz birbirimize.
Ne sonunu önemsemişiz ne başını...
Çünkü sonsuzluğun ferini almışız aşkımızın sadakatinde.
Nice üç aylara, nice yıllara sevgilim...
Aytaç Özkütük
13.04.2009
11.10
Sevgiliye...
Başlamışız sevgilim, uzun öyküler oluşmuş yüreklerimizde.
Yaşadıklarımız bir bir çiçek açmış,
Ne sonunu önemsemişiz ne başını...
Çünkü sonu gelmeyecek bir fırtınaya yelken açmışız biz.
Ağlamışız sevgilim, dindirilmez hasretler açılmış gönüllerimizde.
Gözyaşlarımız bir bir meyve vermiş.
Çünkü ıssız bucaksız bir denizde dalgalanmışız biz.
Dayanmışız sevgilim, yoğun duygular kabarmış derinliklerimizde.
Duygularımız bir bir aşkı, sevgiyi büyütmüş.
Çünkü sonu gelmeyecek bir sevdada bağlanmışız biz birbirimize.
Ne sonunu önemsemişiz ne başını...
Çünkü sonsuzluğun ferini almışız aşkımızın sadakatinde.
Nice üç aylara, nice yıllara sevgilim...
Aytaç Özkütük
13.04.2009
11.10
Aşk Yaprakları
Bir hüzün hasreti sarınca özleyen ruhumu
Bir hazan servet bıraktı sarı yaprakları
Aldanmadım umursamadım sahte güruhu
Bir bahar keramet oldu tüketmeden aşkları
Aşk kimin uğruna olursa olsun, aşktır. Kimi zaman bir içim su olur gözlerde, kimi zaman olmazsa olmaz bir aştır. Seviyorsan eğer, kıymetini de biliyorsan ne sararmış yapraklar tutar seni ne de bahçenin etrafındaki dikenli teller. Esiyorsa başında, bir karış havada, yeller, umursamıyorsan varını yoğunu. Birsen, teksen, tek ruhta iki vücutsan eğer, terk eden bebek gibi olursun avluyu. Aşk, kimin uğruna olursa olsun aşktır. Aşıksan eğer, ki ben aşığım, dikenlerin batmasını göze alıp dalıyorsan bahçeye, unutma ki ne toprağı ezeceksin ne çiçekleri inciteceksin. Yanlarında durman bile cesaret verecek sana. Dokunamasan da, koklayamasan da sevdiğini sevildiğini bileceksin.
Aşk kimin uğruna olursa olsun aşktır. Ama bir tek senin uğruna olunca anlamı var benim için.
Aytaç Özkütük
10.04.2009
01.15
Bir hazan servet bıraktı sarı yaprakları
Aldanmadım umursamadım sahte güruhu
Bir bahar keramet oldu tüketmeden aşkları
Aşk kimin uğruna olursa olsun, aşktır. Kimi zaman bir içim su olur gözlerde, kimi zaman olmazsa olmaz bir aştır. Seviyorsan eğer, kıymetini de biliyorsan ne sararmış yapraklar tutar seni ne de bahçenin etrafındaki dikenli teller. Esiyorsa başında, bir karış havada, yeller, umursamıyorsan varını yoğunu. Birsen, teksen, tek ruhta iki vücutsan eğer, terk eden bebek gibi olursun avluyu. Aşk, kimin uğruna olursa olsun aşktır. Aşıksan eğer, ki ben aşığım, dikenlerin batmasını göze alıp dalıyorsan bahçeye, unutma ki ne toprağı ezeceksin ne çiçekleri inciteceksin. Yanlarında durman bile cesaret verecek sana. Dokunamasan da, koklayamasan da sevdiğini sevildiğini bileceksin.
Aşk kimin uğruna olursa olsun aşktır. Ama bir tek senin uğruna olunca anlamı var benim için.
Aytaç Özkütük
10.04.2009
01.15
16 Mart 2009 Pazartesi
Kısa Ayrılık Güncesi
Bir kısa ayrılık güncesi okuyacak dudaklarım yaramaz gözlerinde
Olmayacak solma teamülü gözlerimizin düşüp de üzülürsek derde
Sabrın feyzini alıp aydınlatacağız akıllarımızı içimiz yansa da biraz
Rengimizi koruyacağız tüm sıcaklığıyla aramızda girmeden ayaz
İsteyeceğiz yüreklerimizi paylaşmayı ayrılıklar acımadan kanatsa da
Tadacağız belki bir gün mutsuzluğu gizleyemezken acıyı her avuntuda
Aşkımızı keşfedeceğiz yeniden, kaplayacak içimizi karşı konulmaz heves
Nedeni olacak birbirimizin mutlulukta umutta birlikte aldığımız her nefes
Aşk belki veryansın edecek bu kadar kadir olmamasına haykırsam sevdiğimi binlerce kez
Aytaç Özkütük
16.03.2009
07.50
Olmayacak solma teamülü gözlerimizin düşüp de üzülürsek derde
Sabrın feyzini alıp aydınlatacağız akıllarımızı içimiz yansa da biraz
Rengimizi koruyacağız tüm sıcaklığıyla aramızda girmeden ayaz
İsteyeceğiz yüreklerimizi paylaşmayı ayrılıklar acımadan kanatsa da
Tadacağız belki bir gün mutsuzluğu gizleyemezken acıyı her avuntuda
Aşkımızı keşfedeceğiz yeniden, kaplayacak içimizi karşı konulmaz heves
Nedeni olacak birbirimizin mutlulukta umutta birlikte aldığımız her nefes
Aşk belki veryansın edecek bu kadar kadir olmamasına haykırsam sevdiğimi binlerce kez
Aytaç Özkütük
16.03.2009
07.50
8 Mart 2009 Pazar
Düş mü Gerçek mi
Bazı an olur ki ölürsün düşünde
Yüksekten atlamış, hayalerini kaybetmişçesine
Umursamazsın o bedeni, ne, nasıl, niçin
Bir daha rüyaya dalarsın hayallerini kurtarmak için
Bazı an olur ki yeniden doğarsın düşünde
Ağlarsın dakikalarca, gülersin delirmişçesine
Ne önemi var merhemin yaranda oldukça perçin
Bir daha rüyaya dalarsın duygularını kurtarmak için
Bazı an olur ki gerçek dünyada kalmak istersin
Ne gülersin ne ağlarsın donuk yüzünle, belki de bu asıl sensin
Muhtemelen bilmiyor olacak başkaları düşlerini, hayallerini
Bir daha rüyaya dalmanı istemeyecekler korumak için geleceğini
Ama sen direneceksin, biliyor olacaksın kime kim, kime nesin
Aytaç Özkütük
08.03.2009
15.43
Yüksekten atlamış, hayalerini kaybetmişçesine
Umursamazsın o bedeni, ne, nasıl, niçin
Bir daha rüyaya dalarsın hayallerini kurtarmak için
Bazı an olur ki yeniden doğarsın düşünde
Ağlarsın dakikalarca, gülersin delirmişçesine
Ne önemi var merhemin yaranda oldukça perçin
Bir daha rüyaya dalarsın duygularını kurtarmak için
Bazı an olur ki gerçek dünyada kalmak istersin
Ne gülersin ne ağlarsın donuk yüzünle, belki de bu asıl sensin
Muhtemelen bilmiyor olacak başkaları düşlerini, hayallerini
Bir daha rüyaya dalmanı istemeyecekler korumak için geleceğini
Ama sen direneceksin, biliyor olacaksın kime kim, kime nesin
Aytaç Özkütük
08.03.2009
15.43
5 Mart 2009 Perşembe
Eğer
Gözlerine karanlık düşerse günün birinde
Sana ışıl ışıl bakan gözlerimi hatırla
Bir sızı hissedersen kalbinin orta yerinde
Anımsa senin için atan kalbimi içindeki o sırla
Umutsuzluk bir barınak bulacaksa aklında
Birlikte kurduğumuz o muhteşem hayalleri düşün
Ahşaplar sarsılmaya başlarsa gönül tahtında
Değerini düşün verdiğimiz binlerce muazzam sözün
Olur da sevda kanatlanmaya başlarsa yüreğinden semaya
Aklına getir ayaklarımızı yere daha sağlam bastıran sevgimizi
Ben kıyamazken çaresizlikte seni komşu bulmaya
Biz uğraşalım söndürmemek için kıpkırmızı ateşi
Bir tarafta sen çoktan çevrelemişsin beni sevginle
Bense ant içmişim senden vazgeçememek için
Eğer diye başlayan cümleler kuracaksak bundan böyle
Biz biriz bundan böyle rahat olsun sevgilim artık için
Aytaç Özkütük
05.03.2009
21.47
Sana ışıl ışıl bakan gözlerimi hatırla
Bir sızı hissedersen kalbinin orta yerinde
Anımsa senin için atan kalbimi içindeki o sırla
Umutsuzluk bir barınak bulacaksa aklında
Birlikte kurduğumuz o muhteşem hayalleri düşün
Ahşaplar sarsılmaya başlarsa gönül tahtında
Değerini düşün verdiğimiz binlerce muazzam sözün
Olur da sevda kanatlanmaya başlarsa yüreğinden semaya
Aklına getir ayaklarımızı yere daha sağlam bastıran sevgimizi
Ben kıyamazken çaresizlikte seni komşu bulmaya
Biz uğraşalım söndürmemek için kıpkırmızı ateşi
Bir tarafta sen çoktan çevrelemişsin beni sevginle
Bense ant içmişim senden vazgeçememek için
Eğer diye başlayan cümleler kuracaksak bundan böyle
Biz biriz bundan böyle rahat olsun sevgilim artık için
Aytaç Özkütük
05.03.2009
21.47
28 Şubat 2009 Cumartesi
Şiir
Üzüldüğüm zaman ölmüyorsam,
Mutluluğumda içime sinmiyorsam,
Asileşince dingin, sakinleşince engin olmuyorsam,
Bu şiir, bu edebiyattır beni ayakta tutan
Aytaç Özkütük
28.01.2009
21.30
Mutluluğumda içime sinmiyorsam,
Asileşince dingin, sakinleşince engin olmuyorsam,
Bu şiir, bu edebiyattır beni ayakta tutan
Aytaç Özkütük
28.01.2009
21.30
12 Şubat 2009 Perşembe
Şimdilerde
Solgun şehirlerim vardı önceleri
Aydınlatmak için uğraşır dururdum
Arkadaş bilirdim kendime renkleri
Her birinde başka bir yönümü bulurdum
Sevmek değil silmek vardı önceleri
Her aşkımda biten ümitleri görürdüm
Kim göndermiş diye merak edercesine çelenkleri
Her gün kolaya kaçıp bin defa ölürdüm
Özlerdim beni bırakıp gidenleri önceleri
Tanıdıklara hep onları sorardım
Çıkaramazdım aklımdan onlarla ilgili düşünceleri
Her çıkmazda kafamı olmaz hesaplara yorardım
Kendimle çatışırdım önceleri
Küçücük dünyamda ıssız adaları gezerdim
İçimi dondururdu karanlık sabah yelleri
Dönüşü olmayan yeni yollar çizerdim
Şimdilerde ne solgun şehirlerim ne de çatışmalarım var artık
Gücünü hissettikçe mutluluğun aslında ıssız olmayan adalarda
Görmeyi unuttukça hatıraları eski tozlu raflarda
Sevmeyi sevilmeyi yeniden ölümsüzce anımsadıkça
Şimdilerde ne ümitsizliğim ne de çıkmaz hesaplarım kaldı artık
Aytaç Özkütük
12.02.2009
12.50
Aydınlatmak için uğraşır dururdum
Arkadaş bilirdim kendime renkleri
Her birinde başka bir yönümü bulurdum
Sevmek değil silmek vardı önceleri
Her aşkımda biten ümitleri görürdüm
Kim göndermiş diye merak edercesine çelenkleri
Her gün kolaya kaçıp bin defa ölürdüm
Özlerdim beni bırakıp gidenleri önceleri
Tanıdıklara hep onları sorardım
Çıkaramazdım aklımdan onlarla ilgili düşünceleri
Her çıkmazda kafamı olmaz hesaplara yorardım
Kendimle çatışırdım önceleri
Küçücük dünyamda ıssız adaları gezerdim
İçimi dondururdu karanlık sabah yelleri
Dönüşü olmayan yeni yollar çizerdim
Şimdilerde ne solgun şehirlerim ne de çatışmalarım var artık
Gücünü hissettikçe mutluluğun aslında ıssız olmayan adalarda
Görmeyi unuttukça hatıraları eski tozlu raflarda
Sevmeyi sevilmeyi yeniden ölümsüzce anımsadıkça
Şimdilerde ne ümitsizliğim ne de çıkmaz hesaplarım kaldı artık
Aytaç Özkütük
12.02.2009
12.50
5 Şubat 2009 Perşembe
Hesaplaşma
Bulutlar ne uzak görünüyor ne yakın
Hayallerin sönmesi cilvesi hayatın
Görüyorum uzaktan denizleri
İçten çalkalanıyor, yüzeyleri sakin
Beni kurtarmaktan bahsediyorlar
Sormak lazım ne zaman yanımda olmuşlar
Beni sevmekten bahsediyorlar
Hatırımı sormadan neler sormuşlar
Kara bulutlar sardığında çevremi
Görmek için gelmişler mi çehremi
Gülerken dokunup yüreğime
Ağlarken silmişler mi gözlerimi
Bana doğru yoldan bahsediyorlar
Sormak lazım bana ne zaman yol olmuşlar
Bana hayattan bahsediyorlar
Hatırımı sormadan beni hayata salmışlar
Yüreğin varsa söyle ne zaman oldun bana yakın
Cesaretin içip de durmaksa karşımda aygın baygın
İçine edeyim ben böyle hayatın
Zaten hayatımda hiç olmadın
Bul bir bahane daha da beni bir kenara atın
Aytaç Özkütük
05.02.2009
00,08
Hayallerin sönmesi cilvesi hayatın
Görüyorum uzaktan denizleri
İçten çalkalanıyor, yüzeyleri sakin
Beni kurtarmaktan bahsediyorlar
Sormak lazım ne zaman yanımda olmuşlar
Beni sevmekten bahsediyorlar
Hatırımı sormadan neler sormuşlar
Kara bulutlar sardığında çevremi
Görmek için gelmişler mi çehremi
Gülerken dokunup yüreğime
Ağlarken silmişler mi gözlerimi
Bana doğru yoldan bahsediyorlar
Sormak lazım bana ne zaman yol olmuşlar
Bana hayattan bahsediyorlar
Hatırımı sormadan beni hayata salmışlar
Yüreğin varsa söyle ne zaman oldun bana yakın
Cesaretin içip de durmaksa karşımda aygın baygın
İçine edeyim ben böyle hayatın
Zaten hayatımda hiç olmadın
Bul bir bahane daha da beni bir kenara atın
Aytaç Özkütük
05.02.2009
00,08
2 Şubat 2009 Pazartesi
Rüyaların Ülkesi (Maziden Bir Yaprak)
Bir zamanlar, dünya dışında hiç kimsenin tahmin edemeyeceği büyüklükte bir ülke varmış. Birçok melek, konuşan hayvanlar ve hareket edebilen çiçekler bulunuyormuş. Buna rağmen, orada yaşayan insanlar, mutlu değillermiş.
Jason da bu mutsuz insanlardan biriymiş. Bir ailesi yokmuş. Zamanının tümünü rüyalar ülkesinde gezinerek geçirirmiş; çünkü rüyalar ülkesinde hiç gece olmazmış. Jason, meleklerle, çiçeklerle ve hayvanlarla konuşurmuş. İnsanların mutsuz olmalarına karşın, melekler, hayvanlar ve çiçekler yaşamaktan memnunlarmış.
Bir gün, Jason, her zamanki gibi gezinirken ağlayan bir melek görmüş. Yanına yaklaşmış ve neden ağladığını sormuş. Fakat, melekten yanıt alamamış. Melek, birkaç saniye bekledikten sonra dünyaya gönderileceklerini söylemiş. Fakat Jason, dünyaya gönderilmenin neden kötü olması gerektiğini anlayamamış ve başka soru sormadan oradan uzaklaşmış.
Zaman geçtikçe tüm melekler, dünyaya gönderiliyormuş. İki yıl sonra, rüyalar ülkesinde hiç melek kalmamış. Melekler o kadar neşeliymişler ki onlar gittikten sonra Jason daha da mutsuz olmuş. Rüyalar ülkesindeki insanlar, birbirlerini tanımazlarmış. Bu yüzden hiçbir zaman konuşmazlar ve birlikte olmazlarmış. Bundan dolayı, melekler gittiğinden beri daha yalnız ve daha mutsuzlarmış.
Jason, melekler olmadan yaşamaya alıştıktan sonra konuşan hayvanlar gönderilmeye başlamış. Bu yüzden, artık rüyalar ülkesinde konuşabilecek kimse yokmuş Jason için. Zaman geçtikçe onların neden dünyaya gönderildiklerini anlamış.
Yanıt Jason'ı şok etmiş. Çünkü iyi insan veya şeylerin dünyaya gönderildiğini öğrenmiş. Bunu duyunca kendisinin iyi biri olmadığını düşünmüş. Sonradan üzüntüsünden kurtulmuş. Çünkü insanların hayvanlar ve çiçeklerden sonra gönderileceğini öğrenmiş.
Yavaşça çiçeklerin gidişi de sonlanıyormuş. Artık gitme sırası insanlarınmış.
Saat 2'de toplanmaları söylenmiş. Bir anda bir şey parlamış ve arkalarındaki kocaman rüyalar ülkesi patlamış. Ve hiçbir şeyin görülemediği bir yola koyulmuşlar.
Dünayaya ulaşmak bir saatlerini almış ve ulaştıklarında Jason, diğerlerinden kaçmış ve kendini büyük bir kayanın arkasına saklamış. Sonra da dünyayı izlemeye başlamış. Fakat dünyayı gördüğünde hayal kırıklığına uğramış; çünkü dünya çok karanlıkmış. Yani dünyaya gece ulaşmışlar.
Jason, ortalık aydınlanana kadar orada kalmaya karar vermiş. Hava aydınlandığında mavi ve sıradışı bir şey görmüş. Daha önce hiç deniz görmemiş. Korkmuş ve kaçmış.
Jason, dünyada yaşamaktan memnun değilmiş. Şimdiye kadar konuşan hayvanlarla hareket eden çiçekleri görememiş.
Zaman geçtikçe hayvanları görmüş; ama konuşamıyorlarmış. Çiçekleri görmüş; ama hareket edemiyorlarmış. Fakat melekleri hiç görmemiş.
Yıllar birbirini kovalamış ve Jason artık çiçeklerin ve hayvanların, özellikle de meleklerin, eskisi gibi olamayacaklarını öğrenmiş. Öğrendiği en güzel şey, meleklerin artık görünmeyeceği fakat insanları her şeyden koruyacaklarıymış.
Zaman geçmiş, elini ve ayaklarını görememeye başlamış. Jason'a bundan sonra insanları ve tüm canlıları koruyacağı haberi gelince çok sevinmiş. Çünkü o da bir melekmiş.
Aytaç Özkütük
15.02.2003
Jason da bu mutsuz insanlardan biriymiş. Bir ailesi yokmuş. Zamanının tümünü rüyalar ülkesinde gezinerek geçirirmiş; çünkü rüyalar ülkesinde hiç gece olmazmış. Jason, meleklerle, çiçeklerle ve hayvanlarla konuşurmuş. İnsanların mutsuz olmalarına karşın, melekler, hayvanlar ve çiçekler yaşamaktan memnunlarmış.
Bir gün, Jason, her zamanki gibi gezinirken ağlayan bir melek görmüş. Yanına yaklaşmış ve neden ağladığını sormuş. Fakat, melekten yanıt alamamış. Melek, birkaç saniye bekledikten sonra dünyaya gönderileceklerini söylemiş. Fakat Jason, dünyaya gönderilmenin neden kötü olması gerektiğini anlayamamış ve başka soru sormadan oradan uzaklaşmış.
Zaman geçtikçe tüm melekler, dünyaya gönderiliyormuş. İki yıl sonra, rüyalar ülkesinde hiç melek kalmamış. Melekler o kadar neşeliymişler ki onlar gittikten sonra Jason daha da mutsuz olmuş. Rüyalar ülkesindeki insanlar, birbirlerini tanımazlarmış. Bu yüzden hiçbir zaman konuşmazlar ve birlikte olmazlarmış. Bundan dolayı, melekler gittiğinden beri daha yalnız ve daha mutsuzlarmış.
Jason, melekler olmadan yaşamaya alıştıktan sonra konuşan hayvanlar gönderilmeye başlamış. Bu yüzden, artık rüyalar ülkesinde konuşabilecek kimse yokmuş Jason için. Zaman geçtikçe onların neden dünyaya gönderildiklerini anlamış.
Yanıt Jason'ı şok etmiş. Çünkü iyi insan veya şeylerin dünyaya gönderildiğini öğrenmiş. Bunu duyunca kendisinin iyi biri olmadığını düşünmüş. Sonradan üzüntüsünden kurtulmuş. Çünkü insanların hayvanlar ve çiçeklerden sonra gönderileceğini öğrenmiş.
Yavaşça çiçeklerin gidişi de sonlanıyormuş. Artık gitme sırası insanlarınmış.
Saat 2'de toplanmaları söylenmiş. Bir anda bir şey parlamış ve arkalarındaki kocaman rüyalar ülkesi patlamış. Ve hiçbir şeyin görülemediği bir yola koyulmuşlar.
Dünayaya ulaşmak bir saatlerini almış ve ulaştıklarında Jason, diğerlerinden kaçmış ve kendini büyük bir kayanın arkasına saklamış. Sonra da dünyayı izlemeye başlamış. Fakat dünyayı gördüğünde hayal kırıklığına uğramış; çünkü dünya çok karanlıkmış. Yani dünyaya gece ulaşmışlar.
Jason, ortalık aydınlanana kadar orada kalmaya karar vermiş. Hava aydınlandığında mavi ve sıradışı bir şey görmüş. Daha önce hiç deniz görmemiş. Korkmuş ve kaçmış.
Jason, dünyada yaşamaktan memnun değilmiş. Şimdiye kadar konuşan hayvanlarla hareket eden çiçekleri görememiş.
Zaman geçtikçe hayvanları görmüş; ama konuşamıyorlarmış. Çiçekleri görmüş; ama hareket edemiyorlarmış. Fakat melekleri hiç görmemiş.
Yıllar birbirini kovalamış ve Jason artık çiçeklerin ve hayvanların, özellikle de meleklerin, eskisi gibi olamayacaklarını öğrenmiş. Öğrendiği en güzel şey, meleklerin artık görünmeyeceği fakat insanları her şeyden koruyacaklarıymış.
Zaman geçmiş, elini ve ayaklarını görememeye başlamış. Jason'a bundan sonra insanları ve tüm canlıları koruyacağı haberi gelince çok sevinmiş. Çünkü o da bir melekmiş.
Aytaç Özkütük
15.02.2003
27 Ocak 2009 Salı
Mutlu Son
Yağmur yağdı ıslattı gözlerimi, sense sel oldun aklımda
Gidişlerin sonu yoktur, yanımdasın, uzaktasın, farkındasın
Rüzgâr çıktı silip süpürdü geçmişimi, sense hortum olup içine çektin beni
Dönüşlerin sonu yoktur, içimdesin, dışımdasın, başucumdasın
Hayallerimi kaptırıp olabildiğince sürüklemek istiyorum nehirlerde
Kalbimi küt küt vurdurmak istiyorum sonu sana açılan şelalelerde
Gözyaşının sonu yoktur, bir damladasın, bir anıdasın, bir andasın
İçime akıtmak istiyorum yaşlarımı, dışıma çıkma diye hazin günlerde
Ümitlerin sonu yoktur, aklımdasın, hayalimdesin, gözbebeğimde
Bebekler gibi kıkırdamak istiyorum aklıma geldikçe tatlı sesin
Ne uzaklar, ne yakınlar umurumda, yanımda olan içimde olan
Aklımı huzura erdirip, yüreğimi yatıştıran o şey işte tam da sensin
Birbirimizin boğazlarındaki düğümü çözmek için varız belki de
Sen gülümsedikçe açılıyor tüm kilitler, ağladıkça da yüreğinin perdeleri
Gülümsemene dokunamıyorum, gözyaşlarına dokunabiliyorum yine de
O yaşlar da bana dokunuyor sevgilim, sen gülümse çözelim tüm düğümleri
Sevgi kapımızı çalmıştı uzaktan gelen bir misafir gibi
İçeri almamak olmaz, yüreğe geçmez söz, dönecekti evine belli ki
Gelirken bir anı getirmişti, tüm yaşanmışlıklarıyla parlıyordu hüzünlü bir safir gibi
Dayanamadı, misafir olmaktan çıktı, yerleşti diğer odaya kalbindeki
Gidişlerin sonu yok, dönüşlerin sonu yok, gözyaşının sonu yok, ümitlerin sonu yok
Bu sonsuz deryada, oldukça akıllarımızda, çıkmadıkça yüreklerimizden
Sonsuz ilan edelim sonsuz hayallerle yaşattığımız sevgimizi
Aytaç Özkütük
27.01.2009
08.49
Gidişlerin sonu yoktur, yanımdasın, uzaktasın, farkındasın
Rüzgâr çıktı silip süpürdü geçmişimi, sense hortum olup içine çektin beni
Dönüşlerin sonu yoktur, içimdesin, dışımdasın, başucumdasın
Hayallerimi kaptırıp olabildiğince sürüklemek istiyorum nehirlerde
Kalbimi küt küt vurdurmak istiyorum sonu sana açılan şelalelerde
Gözyaşının sonu yoktur, bir damladasın, bir anıdasın, bir andasın
İçime akıtmak istiyorum yaşlarımı, dışıma çıkma diye hazin günlerde
Ümitlerin sonu yoktur, aklımdasın, hayalimdesin, gözbebeğimde
Bebekler gibi kıkırdamak istiyorum aklıma geldikçe tatlı sesin
Ne uzaklar, ne yakınlar umurumda, yanımda olan içimde olan
Aklımı huzura erdirip, yüreğimi yatıştıran o şey işte tam da sensin
Birbirimizin boğazlarındaki düğümü çözmek için varız belki de
Sen gülümsedikçe açılıyor tüm kilitler, ağladıkça da yüreğinin perdeleri
Gülümsemene dokunamıyorum, gözyaşlarına dokunabiliyorum yine de
O yaşlar da bana dokunuyor sevgilim, sen gülümse çözelim tüm düğümleri
Sevgi kapımızı çalmıştı uzaktan gelen bir misafir gibi
İçeri almamak olmaz, yüreğe geçmez söz, dönecekti evine belli ki
Gelirken bir anı getirmişti, tüm yaşanmışlıklarıyla parlıyordu hüzünlü bir safir gibi
Dayanamadı, misafir olmaktan çıktı, yerleşti diğer odaya kalbindeki
Gidişlerin sonu yok, dönüşlerin sonu yok, gözyaşının sonu yok, ümitlerin sonu yok
Bu sonsuz deryada, oldukça akıllarımızda, çıkmadıkça yüreklerimizden
Sonsuz ilan edelim sonsuz hayallerle yaşattığımız sevgimizi
Aytaç Özkütük
27.01.2009
08.49
20 Ocak 2009 Salı
Küskünlük Umudu
Yürek uzaklara salar gözyaşlarını
Mutlu muyum dertli miyim?
Anlamıyorum duygu yağmuru akşamlarını
Yürek uzaklara akıtır kanlarını
Canlı mıyım ölü müyüm?
Görmüyorum coşkun kuytu anları
Yürek uzaklara duyurur sesini
Duyar mıyım sağır mıyım?
Dinleyemiyorum aşkın gür nefesini
Gözyaşlarımı dindireli çok oldu
Mutluyum eline şeker verilmiş çocuk gibi
Umutlarım derdime derman oldu
Sensin, açan güneş gibi mutluluğumun sebebi
Kanamıyor artık nazlı yüreğim
Canlıyım yaşıyorum neredeyse çeyrek asırdır
Sadece kuytu anı yakalamaktı beklediğim
Sayende yüreğim içine çağlayanlar sığdırır
Kalp atışlarımı hissediyorum uzun zaman sonra
Duyuyorum her şeyi, varlığı yokluğu
Yelkenlerimi açarken yeni umutlara
Gösteriyorsun bana aşkı, doğruluğu
Aytaç Özkütük
20.01.2009
01.30
Mutlu muyum dertli miyim?
Anlamıyorum duygu yağmuru akşamlarını
Yürek uzaklara akıtır kanlarını
Canlı mıyım ölü müyüm?
Görmüyorum coşkun kuytu anları
Yürek uzaklara duyurur sesini
Duyar mıyım sağır mıyım?
Dinleyemiyorum aşkın gür nefesini
Gözyaşlarımı dindireli çok oldu
Mutluyum eline şeker verilmiş çocuk gibi
Umutlarım derdime derman oldu
Sensin, açan güneş gibi mutluluğumun sebebi
Kanamıyor artık nazlı yüreğim
Canlıyım yaşıyorum neredeyse çeyrek asırdır
Sadece kuytu anı yakalamaktı beklediğim
Sayende yüreğim içine çağlayanlar sığdırır
Kalp atışlarımı hissediyorum uzun zaman sonra
Duyuyorum her şeyi, varlığı yokluğu
Yelkenlerimi açarken yeni umutlara
Gösteriyorsun bana aşkı, doğruluğu
Aytaç Özkütük
20.01.2009
01.30
18 Ocak 2009 Pazar
Hata-i Temel-i Taaşşuk
Yapmacık mutluluklar kandırmaya elverişliydi kendimizi
İzini süremedik aşkın, yakından gözleyemedik sevdiğimizi
Öle öle sevdik, yandık tutuştuk kimi zaman alev alev
Yapmacık mutluluklara bulamadık ne bir oda ne bir ev
Aytaç Özkütük
18.01.2009
00.06
İzini süremedik aşkın, yakından gözleyemedik sevdiğimizi
Öle öle sevdik, yandık tutuştuk kimi zaman alev alev
Yapmacık mutluluklara bulamadık ne bir oda ne bir ev
Aytaç Özkütük
18.01.2009
00.06
17 Ocak 2009 Cumartesi
Monolog
Borulardan akan yağmur suyu var yanımda
Karşı apartmanda yanıp sönen ışıklar yoldaşım
Arada bir uçak sesi yankılanıyor kulağımda
Mahzun kalmış sözcükler oldu sırdaşım
Yalnızlığıma susakalan duvarlar arkadaşım
Eğlencem oldu sessizlikle olan savaşım
Kilitli kaldı ellerim kelepçesinde yalnızlığın
Sürecek rüyadan uyanana dek kendimi hiç sayışım
Aytaç Özkütük
17.01.2009
03.11
Karşı apartmanda yanıp sönen ışıklar yoldaşım
Arada bir uçak sesi yankılanıyor kulağımda
Mahzun kalmış sözcükler oldu sırdaşım
Yalnızlığıma susakalan duvarlar arkadaşım
Eğlencem oldu sessizlikle olan savaşım
Kilitli kaldı ellerim kelepçesinde yalnızlığın
Sürecek rüyadan uyanana dek kendimi hiç sayışım
Aytaç Özkütük
17.01.2009
03.11
Aşk Meyvesi
Aşkı köküne kadar tüketmiştik biz o sahilde
Fırsat kalmamıştı tazecik dalların yeşermesine
Kendi ellerimizle deşmiştik yabancı yüreklerimizi
Yiyememiştik o sahilde tükenen aşkın meyvelerini
Bir portakal gibi uzaktan kokusu geliyor o sahilin
Göz alıcı rengiyle yakıyor turuncu güneş içimi
Adeta muz kabuğunda kayıyorum sarı kumsalında denizin
Çilek gibi iz bırakıyorsun, tatlandırıyorsun dilimi
Hepsi bir hayal uğrunda bir bir kurulan
Soruyorum bazen ya kök salsaydı bu ağaç
Çürürdü meyvelerimiz tereddüt etmeden bir an
Değişmezdi kader, ne ben doyardım ne sen kalırdın aç
Yeni filizler dikmeye çalışıyorum bahçeme
Alışılmadık meyvelerin tadı tatmin etmiyor
O şeftali tenin zihnime yerleştikçe
Yasak meyveler bile cazip gelmiyor
Aşkı köküne kadar tüketmiştik biz o sahilde
Eğer fırsat verseydin tazecik dalların yeşermesine
Kök salacaktı yüreklerimiz tek bir ağacın dibinde
Yeni kökler salınacaktı aşkımızın meyvesine
Aytaç Özkütük
17.01.2009
02.40
Fırsat kalmamıştı tazecik dalların yeşermesine
Kendi ellerimizle deşmiştik yabancı yüreklerimizi
Yiyememiştik o sahilde tükenen aşkın meyvelerini
Bir portakal gibi uzaktan kokusu geliyor o sahilin
Göz alıcı rengiyle yakıyor turuncu güneş içimi
Adeta muz kabuğunda kayıyorum sarı kumsalında denizin
Çilek gibi iz bırakıyorsun, tatlandırıyorsun dilimi
Hepsi bir hayal uğrunda bir bir kurulan
Soruyorum bazen ya kök salsaydı bu ağaç
Çürürdü meyvelerimiz tereddüt etmeden bir an
Değişmezdi kader, ne ben doyardım ne sen kalırdın aç
Yeni filizler dikmeye çalışıyorum bahçeme
Alışılmadık meyvelerin tadı tatmin etmiyor
O şeftali tenin zihnime yerleştikçe
Yasak meyveler bile cazip gelmiyor
Aşkı köküne kadar tüketmiştik biz o sahilde
Eğer fırsat verseydin tazecik dalların yeşermesine
Kök salacaktı yüreklerimiz tek bir ağacın dibinde
Yeni kökler salınacaktı aşkımızın meyvesine
Aytaç Özkütük
17.01.2009
02.40
4 Ocak 2009 Pazar
Yeni Oyun
Yeni bir oyuncak istiyorum anne
Rengarenk olsun, bir de müzikli
Yanıp sönsün bastığım her düğme
Elden düşme de olsun çizik çizikli
Elim boş kaldı anne ceplerim de boş
İstiyorum evet bir iş, bir kol altın bilezikli
Takat istiyorum anne olmak için sarhoş
İstiyorum evet bir eş, bir kalp düzgün fizikli
Umurumda mı sanıyorsun sen bunları
Geç hepsini bir kenara anne, geç
Eğitemedikçe bu insan kılıklı odunları
Ne önemi var mutluluğa ermişim er geç
Yeni bir oyuncak istiyorum anne
Bir gözlük olsun bana çocukluğumu gösteren
Ne sesi olsun ne de yanıp sönen düğme
Bir şey olsun anne beni sadece huzura erdiren
Aytaç Özkütük
04.01.2009
23.10
Rengarenk olsun, bir de müzikli
Yanıp sönsün bastığım her düğme
Elden düşme de olsun çizik çizikli
Elim boş kaldı anne ceplerim de boş
İstiyorum evet bir iş, bir kol altın bilezikli
Takat istiyorum anne olmak için sarhoş
İstiyorum evet bir eş, bir kalp düzgün fizikli
Umurumda mı sanıyorsun sen bunları
Geç hepsini bir kenara anne, geç
Eğitemedikçe bu insan kılıklı odunları
Ne önemi var mutluluğa ermişim er geç
Yeni bir oyuncak istiyorum anne
Bir gözlük olsun bana çocukluğumu gösteren
Ne sesi olsun ne de yanıp sönen düğme
Bir şey olsun anne beni sadece huzura erdiren
Aytaç Özkütük
04.01.2009
23.10
Özledim
Özledim, özledim seni özlemenin tadını çıkarmayı
Dayanamaz oldum başkalarına
Söylemelerine senin söylediğin şarkıları
Özledim, özledim seni özlemenin tadını çıkarmayı
Bilinçaltım çıkarıyor seni aklımdan yavaş yavaş
Aklım kuytu köşeleriyle direniyor bu silinmeye
Zihnimdeyse sen hep olduğun gibi, dik ve salaş
Özledim, özledim seni, bir fener tuttukça anılar geçmişe
Bir gün birinin kazağında görüyorum gözlerinin rengini
Bir gün gecenin ıssızlığında duyuyorum çağlayan sesini
Bir gün ellerimin soğukluğunda hissediyorum ellerini
Özledim, özledim seni, o günlerin masum ümitlerini
Aklım hala senin olduğun yerlerde geziniyor
Geleceğim varlığının bilinciyle şekilleniyor
Biliyorum sen farkında değilsin her zamanki gibi
Özledim, özledim seni, ama anlatmaya kudretim yetmiyor
Geçenlerde bir barın tabelasında gördüm adını
Konuştuk arkadaşlarla, yürüdük geçtik yanından
O gece başladım etmeye senin yadını
Özledim, inan özledim çıkmanı bile hayatımdan
Ev arıyorum sana yakın olsun diye
İlk defa yaşların boğazımda donakaldığı o sahnede
Oturup konuştum kendimle sen varmışsın gibi yemekte
Özledim, özledim seni, uyandıkça her soğuk gecede
Özledim, gözlerinin serinliğini, sesinin sıcaklığını
Özledim ellerinin soğuğumu kesen bıçaklığını
Özledim seni özledim, kızsan da sövsen de nefret etsen de
Sıcaklığını, şamatanı, şapşallığını, kaçıklığını kendime gelecek çizsem de
Aytaç Özkütük
04.01.2009
01.44
Dayanamaz oldum başkalarına
Söylemelerine senin söylediğin şarkıları
Özledim, özledim seni özlemenin tadını çıkarmayı
Bilinçaltım çıkarıyor seni aklımdan yavaş yavaş
Aklım kuytu köşeleriyle direniyor bu silinmeye
Zihnimdeyse sen hep olduğun gibi, dik ve salaş
Özledim, özledim seni, bir fener tuttukça anılar geçmişe
Bir gün birinin kazağında görüyorum gözlerinin rengini
Bir gün gecenin ıssızlığında duyuyorum çağlayan sesini
Bir gün ellerimin soğukluğunda hissediyorum ellerini
Özledim, özledim seni, o günlerin masum ümitlerini
Aklım hala senin olduğun yerlerde geziniyor
Geleceğim varlığının bilinciyle şekilleniyor
Biliyorum sen farkında değilsin her zamanki gibi
Özledim, özledim seni, ama anlatmaya kudretim yetmiyor
Geçenlerde bir barın tabelasında gördüm adını
Konuştuk arkadaşlarla, yürüdük geçtik yanından
O gece başladım etmeye senin yadını
Özledim, inan özledim çıkmanı bile hayatımdan
Ev arıyorum sana yakın olsun diye
İlk defa yaşların boğazımda donakaldığı o sahnede
Oturup konuştum kendimle sen varmışsın gibi yemekte
Özledim, özledim seni, uyandıkça her soğuk gecede
Özledim, gözlerinin serinliğini, sesinin sıcaklığını
Özledim ellerinin soğuğumu kesen bıçaklığını
Özledim seni özledim, kızsan da sövsen de nefret etsen de
Sıcaklığını, şamatanı, şapşallığını, kaçıklığını kendime gelecek çizsem de
Aytaç Özkütük
04.01.2009
01.44
2 Ocak 2009 Cuma
Meşe Ağacı
Önceleri bir meşe ağacıymış
Islanmış, üşümüş soğuklarda
Kendini hep yalnız sanmış
Eğilip bükülmüş fırtınalarda
Bir gün birkaç adam gelmiş
Korkmuş, kaçacak yer aramış ormanda
Adamlar her yerini delmiş
Boyun eğmek tek yolmuş o anda
Mahzun meşeden kapılar yapılmış
Dolaplar, koltuklar her salonda
Parçalarına özenle bakılmış
Yine de artmış bir kenarda
Kalan parçalar boşta bekletilmiş
Büyüklü küçüklü, alanlarda
Her birine kazık adı verilmiş
Atılmak için bana bu dünyada
Sevgili meşe çok üzülmüş
Üzülme, senin suçun yok bunda
Bu dünyanın her yerinde görülmüş
Ne önemi var kazık atmışlar bana
Aytaç Özkütük
02.01.2009
01.50
Islanmış, üşümüş soğuklarda
Kendini hep yalnız sanmış
Eğilip bükülmüş fırtınalarda
Bir gün birkaç adam gelmiş
Korkmuş, kaçacak yer aramış ormanda
Adamlar her yerini delmiş
Boyun eğmek tek yolmuş o anda
Mahzun meşeden kapılar yapılmış
Dolaplar, koltuklar her salonda
Parçalarına özenle bakılmış
Yine de artmış bir kenarda
Kalan parçalar boşta bekletilmiş
Büyüklü küçüklü, alanlarda
Her birine kazık adı verilmiş
Atılmak için bana bu dünyada
Sevgili meşe çok üzülmüş
Üzülme, senin suçun yok bunda
Bu dünyanın her yerinde görülmüş
Ne önemi var kazık atmışlar bana
Aytaç Özkütük
02.01.2009
01.50
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)