2 Şubat 2009 Pazartesi

Rüyaların Ülkesi (Maziden Bir Yaprak)

Bir zamanlar, dünya dışında hiç kimsenin tahmin edemeyeceği büyüklükte bir ülke varmış. Birçok melek, konuşan hayvanlar ve hareket edebilen çiçekler bulunuyormuş. Buna rağmen, orada yaşayan insanlar, mutlu değillermiş.
Jason da bu mutsuz insanlardan biriymiş. Bir ailesi yokmuş. Zamanının tümünü rüyalar ülkesinde gezinerek geçirirmiş; çünkü rüyalar ülkesinde hiç gece olmazmış. Jason, meleklerle, çiçeklerle ve hayvanlarla konuşurmuş. İnsanların mutsuz olmalarına karşın, melekler, hayvanlar ve çiçekler yaşamaktan memnunlarmış.
Bir gün, Jason, her zamanki gibi gezinirken ağlayan bir melek görmüş. Yanına yaklaşmış ve neden ağladığını sormuş. Fakat, melekten yanıt alamamış. Melek, birkaç saniye bekledikten sonra dünyaya gönderileceklerini söylemiş. Fakat Jason, dünyaya gönderilmenin neden kötü olması gerektiğini anlayamamış ve başka soru sormadan oradan uzaklaşmış.
Zaman geçtikçe tüm melekler, dünyaya gönderiliyormuş. İki yıl sonra, rüyalar ülkesinde hiç melek kalmamış. Melekler o kadar neşeliymişler ki onlar gittikten sonra Jason daha da mutsuz olmuş. Rüyalar ülkesindeki insanlar, birbirlerini tanımazlarmış. Bu yüzden hiçbir zaman konuşmazlar ve birlikte olmazlarmış. Bundan dolayı, melekler gittiğinden beri daha yalnız ve daha mutsuzlarmış.
Jason, melekler olmadan yaşamaya alıştıktan sonra konuşan hayvanlar gönderilmeye başlamış. Bu yüzden, artık rüyalar ülkesinde konuşabilecek kimse yokmuş Jason için. Zaman geçtikçe onların neden dünyaya gönderildiklerini anlamış.
Yanıt Jason'ı şok etmiş. Çünkü iyi insan veya şeylerin dünyaya gönderildiğini öğrenmiş. Bunu duyunca kendisinin iyi biri olmadığını düşünmüş. Sonradan üzüntüsünden kurtulmuş. Çünkü insanların hayvanlar ve çiçeklerden sonra gönderileceğini öğrenmiş.
Yavaşça çiçeklerin gidişi de sonlanıyormuş. Artık gitme sırası insanlarınmış.
Saat 2'de toplanmaları söylenmiş. Bir anda bir şey parlamış ve arkalarındaki kocaman rüyalar ülkesi patlamış. Ve hiçbir şeyin görülemediği bir yola koyulmuşlar.
Dünayaya ulaşmak bir saatlerini almış ve ulaştıklarında Jason, diğerlerinden kaçmış ve kendini büyük bir kayanın arkasına saklamış. Sonra da dünyayı izlemeye başlamış. Fakat dünyayı gördüğünde hayal kırıklığına uğramış; çünkü dünya çok karanlıkmış. Yani dünyaya gece ulaşmışlar.
Jason, ortalık aydınlanana kadar orada kalmaya karar vermiş. Hava aydınlandığında mavi ve sıradışı bir şey görmüş. Daha önce hiç deniz görmemiş. Korkmuş ve kaçmış.
Jason, dünyada yaşamaktan memnun değilmiş. Şimdiye kadar konuşan hayvanlarla hareket eden çiçekleri görememiş.
Zaman geçtikçe hayvanları görmüş; ama konuşamıyorlarmış. Çiçekleri görmüş; ama hareket edemiyorlarmış. Fakat melekleri hiç görmemiş.
Yıllar birbirini kovalamış ve Jason artık çiçeklerin ve hayvanların, özellikle de meleklerin, eskisi gibi olamayacaklarını öğrenmiş. Öğrendiği en güzel şey, meleklerin artık görünmeyeceği fakat insanları her şeyden koruyacaklarıymış.
Zaman geçmiş, elini ve ayaklarını görememeye başlamış. Jason'a bundan sonra insanları ve tüm canlıları koruyacağı haberi gelince çok sevinmiş. Çünkü o da bir melekmiş.

Aytaç Özkütük
15.02.2003

Hiç yorum yok: