26 Aralık 2008 Cuma

Kutu Gibi Pembe Ev

Defneyaprakları geldi aklıma, karşımda masmavi deniz
Çocukluğumun geçtiği kutu gibi pembe evdeyiz
Güneş bizi selamlıyor, güneşliklerse sonunda kadar çekik
Biz, bu evde geleceğe yeni bir sır verdik

Gözyaşlarımıza eşlik etti fırtınada ağlayan balkon
Sessizliğimize yön verdi kumandası bozuk televizyon
Bir nemli halılarda böceklerle dans ediyoruz, bir gün sinirlerimiz gerili
Yine de biliyoruz mutluluğun tohumları ayaklarımızın altında serili

Bir kamyon yanaşıyor bir gün yıpranmış dış kapıya
Ayrılık gözyaşları tek tek dönüşüyor ölümsüz yankıya
Ne nemli halılar, ne nazik balkon ne de ne idüğü belirsiz televizyon taşınıyor geleceğe
Defneyapraklarıyla masmavi denizi bırakmak göz değdirmiyor alacak vereceğe

Geriye kalan tek hatıralar koparılan yapraklar ve fırtına korkusu
Unutulduğunda mazi yok unutmanın suçlusu
Özlemsiz yeni hayatlara başka evlerde yol açarken
Bir tek bu pembe ev oluyor yaşananların borçlusu

Aytaç Özkütük
26.12.2008
01.55

24 Aralık 2008 Çarşamba

Mühürlü Yasak

Gönlümün kapısını yasaklarla kilitlesem keşke
Mühürler vurdursam aklıma kaçan günah düşüncelere
Kapıları sıkışsa keşke hoş görülmeyen arzuların
Bir aralık bile kalmasa bakmak için izlere

Yeni bir pencere açsam ufka doğru keşke
Yukarıdan baksa hayallerim toplumun gerçeklerine
Ben, ben olsam yine atlasam bile o pencereden
Bir hava bile sızmasa nefesini solumak için geçmişin

Aytaç Özkütük
24.12.2008
21.04

23 Aralık 2008 Salı

Aldanış

Ne bir ses duyar oldu bu yürek ne de işitti meltemde dal hışırtılarını
Görmüyordu, çare yoktu açılan yaralara koynundayken yalnızlığın
Ümitlerini tazeledikçe, kandıkça sevdaya dindiremiyordu iç kıpırtılarını
Her aldanmanın sonunda öfkeli buharında yanıyordu saflığının

Ne parladı bu gözler uzun zamandır ne de gördü oynaşan kirpikleri
Görmüyordu, çare yoktu kırılan kalplere başucundayken üzgünlüğün
Aradıkça, kelimeleri düğümlendikçe, aklına geliveriyordu yitirdikleri
Her hayal kırıklığının sonunda acı tadını alıyordu küskünlüğün

Tek yürek olmuştu kalbim gözlerimle belki de son bir ümitle
Ne görmek ne işitmek istiyordu puslu yankısını ayrılığın
Aradıkça, özledikçe engel oluyordu kendine bu az vakitle
Yine aldanmıştı, kırılmıştı ama ifadesi bile yoktu dargınlığın

Aytaç Özkütük
23.12.2008
23.56

30 Ekim 2008 Perşembe

Ağlamam Lazım

Çok yalnız hissediyorum kendimi
Kalabalığın ortasında tek başına kalmış biri gibi
Söyleyecek söz kalmadı anlatmaya derdimi
Unutmaya yok çare yalnızlık çektiğimi

Keşke gözyaşlarım kolay süzülseydi yanaklarımdan
Birileri olsaydı derdimi paylaşmak için
Ders çıkarmayı öğrenseydim sevda yanıklarımdan
En iyi dostum olsaydı sır tutmak için

Ama nafile, yalnızlığa mahkumiyet boynumun borcu
Keşke içime sindirebilseydim
Bitene kadar bu görkemli ölüm orucu
Keşke yalnızlığımı sevebilseydim

Aytaç Özkütük
30.10.2008
00.44

29 Ekim 2008 Çarşamba

Dün Gibi

Dün acımasız hatıralar sardı çehremi
Sebebi sendin belki de beklediğim gibi
Yeni bir alev korlandı, göremedim çevremi
Sebebi geçmişti belki de umduğum gibi

Dün bir damla gözyaşı buğuladı yüreğimi
Sebebi yoktu belki de bir hayal kırıklığı gibi
Yeni bir umutsuzluk kararttı gözlerimi
Sebebi aranmazdı belki de iç burukluğu gibi

Aytaç Özkütük
29.10.2008
22.26

Geçer...Geçmez

Gittikçe ağırlaşıyor yaşanmamışlıklarım üzerimde
Çığlıklar atıyorum sessiz dünyamda görülsün diye
Eski resimler çiziyorum unutulmuş şaheserimde
Renklere sığınıyorum karanlığım çözülsün diye

Git gide üzerime geliyor susup da söyleyemediklerim
Çelme takıyorum hayata öcümü almak için
Men ediyor beni mutluluktan erteleyemediklerim
Zindana atıyorum yüreğimi uslandırmak için

Umutsuzum, herkes bana yaşamadıklarımı anlatıyor
Gelen giden yaşamadıklarımı umursamıyor
Renklerim soluyor, hüznüm donuyor, şevkim kırılıyor
Art arda gelen dertler hak edilenleri kanıksamıyor
Yalnızlık yine yollara düşüyor, uzaklar çağırıyor
Terk ediliyor saflık, horlanıyor, azımsanıyor
Çelme takıyorum hayata mutlu olmak için

Geçer, bir yaşanmamışlık daha geçer,
Geçmez yaşanmamışlıkların yüreğinde bıraktığı iz
Uğruna ölse hayatın, ömrüne bir değer biçer
Aytaç olmadı yine, anlaşamadık biz.

Aytaç Özkütük
29.10.2008
01.35

Gece Kuşu

Söylediğim şarkıların nakaratı yok
Yazdığım şiirlerde kafiye
Yaşadığım aşkların bereketi yok
Yüreğime söz anlatmak nafile

Bir gün bir şarkı besteleyeceksem eğer
Gece kuşları olacak nakaratında sadece
Bundan sonra yazacak olursam yeni şiirler
Sessizce gittiğimi anlatacaklar bir gece

Bugün bir gece kuşu daha uçuverdi uzaklara
Silip süpürdü rüzgârı mısralarımı
Hala uslanmıyor yüreğim bakınca yaşananlara
Kanatları üzerine alıyor bütün aşk masallarımı

Aytaç Özkütük
20.08.2008
03.45

2 Ağustos 2008 Cumartesi

Aşkın Doğası

AŞKIN DOĞASI

Derin bir göl içine saklanmışsın
Çevrendeki maviliği delmeden geçemiyorum
İçimdeki yalnızlığa karalanmış
Duyguları sende görmekten vazgeçemiyorum

Issız bir ormana kaçmışsın
İçindeki ağaçlarla savaşmadan ilerleyemiyorum
Zamanla sona yaklaşmış
Aşkları sensiz belirleyemiyorum

Yüce dağlarda mahsur kalmışsın
Karları aşmadan erişemiyorum
Hayatıma köklerini salmış
Gözlerin olmadan sevişemiyorum…

Aytaç Özkütük
02.08.2008
00.07

5 Nisan 2008 Cumartesi

Aşk Sandalı

Yeni bir aşk tüketiyor gönlümdeki masalı
Baştan yaratıyor içimdeki ıssız kumsalı
Sıcak kıyılarımı dalgalar serinletiyor
Yeni mehtap aydınlatıyor kederli sandalı

Gün gün geçiyor, ay ay geçiyor, bir bir
Git gide rahatlatıyor hayatına attığım sedir
Yıl yıl sayıyor, asırlar geçiyor, bunu bil
Gözler yalan söylemez, bu zaman değil

Bir gün batmış çoktan, diğeri geliyor coşkuyla
Denizin hışırtısı alıyor gölümü eşiz kokuyla
Sanki yıldızlar melekler gökten yağıyor
İki kanat önümde, yaralıyor Eros aşk okuyla

Saat saat akıyor, saniyelerle geçiyor zaman
Dört bir yanımı sarıyor, başımdaki duman
Salise salise koşuyor, dakikalarca susuyorsalar
Gözler zaman tanımaz, zaman düpedüz yalan

Aytaç Özkütük
30.03.2008
23.30

Yeniden Doğuş

Bir yol gibi gözlerin, baktıkça bakası geliyor insanın
Bir fırtına o sözlerin, aşıyor gücünü her bir lisanın
Suç işlerim buram buram, kudreti yok ki yasanın
Bir yağmur gibisin, etkisini alıyorsun her tasanın

Bir doğasın, gözlerimde şekillenen günden güne
Ağaçlarınla adeta itiyorsun canımı gönlüme
Topraksın yağmur kokan, meydan okuyorsun ölüme
Bir gökkuşağısın sanki, seriyorsun tüm renkleri önüme

Yeniden doğmak geliyor içimden
Damarımdan kaçtı kaçacak hoyrat kanım
Belki o küçük soğuk koyda gökyüzüne bakıp
Yıldızların kaymasını seyretmek istiyor canım

Aytaç Özkütük
29.03.2008
23.24

21 Şubat 2008 Perşembe

Zaafiyet

Bir gece serdiler önüme kuşların fısıldadığı
Yenilir yutulur cinsten olmayan
Günahların anlatıldığı
Bir gece serdiler önüme
Yaşa ve unut diye
Bir gece tüm morların ışıldadığı
Yaşadım ama unutamadım

Bir günah koydular önüme herkesin tanıdığı
Akıldan çıkarılır cinsten olmayan
Yaraların kanadığı
Bir günah koydular önüme
Ye ve yut diye
Bir günah, uğruna akılların kaçırıldığı
Yedim ama yutamadım

Bir söz verdim kendi kendime, içimin yandığı
Akıllara getirilir cinsten olmayan
Hatıraların yaşandığı
Bir söz düşürdüler aklıma
Ver ve tut diye
Bir söz, uğruna yüreklerin parçalandığı
Verdim ama tutamadım

Aytaç Özkütük
21.02.2008
22.55

Sokak Başı

Bir sokak başında yalnızım
Korkuyorum sokağa ilk adımı atmaktan
Korkuyorum mermere adımı yazmaktan
Bir sokak başında yalnızım
Cesaretimi kırıyor, kıramadığım nazım

Nazımlara sığdıramıyorum yalnızlığımı
Çevrem dolu, bıkmışım insanları görmekten
Bıkmışım gün geçtikçe eskimekten
Bir sokak başında yalnızım
Birbirine karışmış kışım yazım

Yazılarım artık haykıramıyor yalnızlığımı
Dayanamıyorum, korkuyorum yalnız ölmekten
Vücudumu değil, hayallerimi, sevgilerimi toprağa gömmekten
Bir sokak başında yalnızım
Bitmiyor küçük gönlümdeki ayazım

Gidiyorum bugün
Bir daha dönmemek üzere gidiyorum
Bir sokak başında yalnızım
Sokağa girmek için vaktin gelmesini bekliyorum
Korkuyorum yalnız kalmaktan
Yalnız öleceğim biliyorum
Bir sokak başında yalnızım
Korkuyorum unutulmaktan

Aytaç Özkütük
21.02.2008
18.34

18 Şubat 2008 Pazartesi

Son Şans

Son şansım olsun bu son gelişin
Bir hoşgeldin diyeyim sana kollarımı açarak
Son bir iç çekeyim sevinciyle muradıma erişin
Bayram olsun gönlümde gizli naralar atarak

Son kez haykırsın kendini heyecanı seni sevişin
Dalayım gözlerinin içine kollarında yatarak
Bir figan olsun içimde bu son deyişin
Son bir öpeyim seni derman için can atarak

Son ümidim olsun bana bu son seslenişin
Bir çılgınlık yaşayayım tüm benliğimi katarak
Kökünü kazıyayım bu içimdeki serzenişin
Son bir senin olayım doğruluğu bir kenara atarak

Aytaç Özkütük
18.02.2008
13.15

17 Şubat 2008 Pazar

Bundan Sebep

Bir yanda sen
Titrerken ısıtıyorsun içimi
Gözlerindeki kaçak gülümsemen
Ve saçlarındaki hoş kokuyla tutuyorsun elimi

Üşüyorum, aslında korkuyorum bir şeylerden
Zihnime yerleştiremiyorum geleceği bundan sebep
Bir bir açıyorum haritaları önüme
Bu renkte bir deniz var mıdır acep?

Üşüyorum, aslında heyecanlıyım yanında olmaktan
Bırakacaksın ellerimi biliyorum, metinim bundan sebep
Bir bir açıyorum deryaları önüme
Bu ıssızlıkta bir ada var mıdır acep?

Üşüyorum, aslında direniyorum bu farkındalığa
Hala yazabiliyor olmam seni bundan sebep
Bir bir açıyorum kıtaları önüme
Bu güzellikte bir manzara var mıdır acep?

Üşüyorum, aslında hülyalara dalıyorum başka dünyada
Hala mutluluk yaşayabiliyor olmam bundan sebep
Bir bir seriyorum geçmişi önüme
Bu kifayetsizlikte bir incelik var mıdır acep?

Bir battaniye gibi serilse kolların üstüme
Gecenin ayazını bölsem diyorum
Üşüdüğümden değil ama sevdiğimden sebep
Sıcaklığın teninde değil yüreğinde
O parlak masum gözlerinde
Bir bir açıyorum sözlükleri
Bundan büyük masumiyet var mıdır acep?

Aytaç Özkütük
17.02.2008
11.56

İçimdeki Ses

Bir garibim bu akşam
Sanki çılgınlarcasına eğlenmiş gibi mutlu
Bir yandan da fark etmişçesine hayatın oyununu
Birden bire sürpriz yapılmışçasına şaşkın
Belki de hiçbir şeyi göstermeyecek kadar pembe gözlüklü
Umursamıyorum boynu bükükleri, başkasının ömrünü
İçim kaynıyor bu akşam
Cesaret veriyor mat geleceğim güvenime

Bir garibim bu akşam
Annemi kırdığım için üzülüyorum bir yandan
Ama hiçbir ses bana “Git telafi et” demiyor
Gözlerimi kaçıyorum herkesten
Umurumda değil yalnızlığım bu akşam
Karda yürümenin zor olması kardan değil
Kara bahtlı yardan
Belki de ufak tefek şeylere sevinecek kadar mutlu
Gönlüne gireni zorlamayacak kadar uslu
İçim kıpırdıyor bu akşam
Gece gitar çalıyor yüreğime

Bir garibim bu akşam
Aldatılıyorum biliyorum
Ne önemi var ki ben de aldatıyorum
Taksiye bindim ilk defa bu akşam
Şoförün yüzüne bakmaya bile korkuyorum
“Evet, o sensin, in arabamdan”
Bir bir parlıyor hayallerim yüreğimin gece ışığında
Vazgeçemiyorum düşler kurmaktan
Gönlüm deli divane dolanıyor dikenli teller arasında
Ben güllerin uğrunda dikenlerle de olsa can veririm
Belki de tertemiz yüreğim yanlış hedefe vuruk
Biraz pusluyum bu akşam biraz da içim buruk
İçim fokurduyor bu akşam
Evet, sanki kıskanıyorum
Bitiriveriyorum sürüncemeleri aniden
Bir güneş gibi doğan sen sağlıyorsun
Acımamayı bir kalemde sildiğim emeğime

Bir garibim bu akşam
İçim yanıyor aslında
“Dur, üzülme”ler yetmiyor sen de biliyorsun
Bir yandan da içim sızlıyor
“Bilmiyorum”lar deliyor odacıklarımı
Ama bir o kadar da mutluyum bu akşam
Varsın olsun senin uğruna dökülen yaşlar ıslatsın yastıklarımı

Aytaç Özkütük
17.02.2008
00.01

Di-Yâr-ı Hayal

Yıldızlar üstümü örtecek bu gece
Ninni söyleyecek ay hece hece
Birden buz kesecek yakan güneş
Cevapsız kalacak bu bilmece

Hayal kurmak serbest bu diyarda
Gökyüzünün rengi bile başka ayarda
Yıldızlar düşer; kaymaz söndüğünde
Derin kraterler açar derinde saklı yarda

Aytaç Özkütük
16.02.2008
17.56

16 Şubat 2008 Cumartesi

Silgililer Günü

Bir gönül dolusu anlamı olmayan dürtüler
Bir geçişti masumiyetten gerçek dünyaya
Pişmanlık mahkûm edildi içerdeki tebaaya
Ansızın yaşayıp şaşkınlığın üstünü örttüler

Aytaç Özkütük
15.02.2008
23.59

11 Şubat 2008 Pazartesi

Tehlikeli Oyun

Bir oyuncak oldum önce ellerinde
Sen kurdukça çalıştım, sonra durdum
Hatalıydım ben bunu belledim de
Yine kendi duygu selimde boğuldum

Sen olmasaydın
Olmazdı acılarım
Acılarım olmasa
Duygularım
Duygularım olmasa
Olmazdı gözyaşlarım
Yazımı ıslatmazdı hiçbir şey
Olmasa gözyaşlarım
Sen olmasaydın
Ben bir hiçim
Ne acıların çocuğu ne de şairim
Bir cesaret yükle kendine
Söyle bana hayat ne biçim

Bir oyuncak olmuştum ellerinde
Kurmadın beni uzun süre, bozuldum
Kayboldum ilgisizlikte, dertlerinde
Sen beni düşünme
Ben kendim ettim kendim buldum

Aytaç Özkütük
11.02.2008
22.16

26 Ocak 2008 Cumartesi

Çizik

Bir çizik atmıştım gözlerinin içinde
Saklı olduğunu sandığım hayale
Bakışlarınla silemezdin ümitlerimi
Yeli dindiremezdi aklındaki o lâle

İki nokta koymuştum o gece
Peşinden ahenkle ışıldayan sohbetin
Kalbinle birleştiremezdin noktaları
Ateşi söndüremezdi fani kudretin

Hülyaları arkadaş edinmiştim birden
İçime yağan yağmurun ardından
Hiçe sayamazdın masum hülyaları
İç çekmeden kurtulamazdın gardından

Bir çizik atmıştım gönlünün en kuytu yerine
Yüreğin dolup taşsa fark ederdin
Ateşi körükler, rüzgârların peşinden giderdin
Bu çiziği yerleştirirdin yüreğine, ta en derine

Bilmiyorum şimdi aklından neler geçiyor?
Safça aldanıyorum alev alan bu ormana
Uslu yürek pençelerini açıyor
Muhtaç kalıyor sesine, aramana sormana
Her birinde taşıdığı kaçınılmaz bir mana
O çizik sürüklüyor beni yüreğine
Yardımcı oluyor yaşlanmış çocuğu yormana

Aytaç Özkütük
26.01.2008
01.02

23 Ocak 2008 Çarşamba

Sıkı Sıkı Sarılmak

Mutluluk belki bir gecenin hüzünlü yarısında
Belki yârin iki kolunun arasında
Bir sarılmakla geçer belki burukluğu yalnızlığın
Ya da beklerken umudun yollarında

Sahip olmak değilmiş mutluluk
Tüketmekmiş çünkü sahip olmak
Acıtırmış yüreği yoksunluk
Yer bitirirmiş insanı umutla dolmak

Yine bekliyorum gönlüm her şeye kapalı
Odaklanmış hislerim yalnızca bir noktaya
Beklentilerime sahip oluyorum kimi zaman
Ama yürek dayanmıyor sarılmadan yatmaya

Sorunları aşmak zor geliyor kimi zaman
Boğazımda düğümleniyor söyleyemediklerim
Geç kalıyorum mutluluğa korkaklıktan
Sabredemiyorum alay edince beklentilerim

Sonlandırmak kolaya kaçmakmış öğrendim
Dayanmakmış yıkılmadan ümitlerim
Her yaşantımla bir adım yol kat ettim
Sevmekmiş ama uzak kalmakmış
İstemekmiş ama umutsuz olmakmış
Elde etmek ama mutsuz olmakmış
Hayat nazlı bir ruhmuş fark ettim

Aytaç Özkütük
23.01.2008
17.25

21 Ocak 2008 Pazartesi

Alsak Saklasak Yüreğimizde

Bir rengim eksik kaldı şimdilerde
Oysa alabildiğine yeşilim ben
Dostlarımı özlüyorum çimenlerde
Maviyi içime akıtıp akıtıp vazgeçmişim
Hatırlarımı yaşatmışım denizlerde
Sarılığımı görkemden almışım ben
Güneşi parlatmışım puslu gündüzlerde
Moru içimde yaşatmışım hep
Yüzüme vurdurmuşum biçare eskizlerde
Pembeden bir pay almışım saklamışım
Kayboluvermiş canlı çiçeklerim mücbir gizlerde
Kahverengi bir zincir örmüş etrafıma
Yolumu kesmiş, yakalamış sahildeki izlerde
Beyazlar soğurmuş renklerimi zaman zaman
Umut ışığı olmuş oturmuş kalpsizlerde
Siyahım kelepçelemiş, sıkı sıkıya kavramış beni
Yolun kenarına itmiş duygusal perhizlerde
Turuncum kalmış bir kişiliğini belirleyemeyen
Kırmızıyı arıyormuş gözleri tamamlamak içi kendini
Bir bebekmiş elini tutmadan yürüyemeyen
Bekliyormuş kırmızının elini vermesini
Cıvıl cıvılmış hayat karşısında tüm renkleriyle
Bir kırmızı yokmuş gözlerinin önünde
Düşlerine girmiş renkler kimseyi sevemeyen
Kırmızıymış çünkü sağlayan görmesini

Kırmızım ol gözlerim görsün tüm renkleri
Turuncuyla bütünleştirelim ahenkleri
Mor benim gönlüm yeşil senin yüreğin olsun
İndirelim aklımızdaki kepenkleri
Siyahımız bütün renkleri soğursun
Kırmızıyla turuncu olsun aşkımızın denkleri
Ben turuncu olsam sen kırmızım olur musun?

Aytaç Özkütük
21.01.2008
22.30

Sadece

Yaydan fırlatılmış okun hedefsiz kalması yalnızlık
Yıldızın kayması ama düşmemesi
Yengeçlerin kıskaçlarının boş kalması yalnızlık
Yeminlerin hayata geçmemesi

Aydınlıktan yararlanan olmaması yalnızlık
Ayın yüzünü göstermemesi
Akrebin kimseyi sokmaması yalnızlık
Aşk uğruna ant içilmemesi

Lâlenin saracak boyun bulamaması yalnızlık
Leğendeki suyun kirlenmemesi
Lastiklerin asfalta yapışmaması yalnızlık
Limonlara kimsenin yüz ekşitmemesi

Nanenin limonsuz anılması yalnızlık
Nektarların içilmemesi
Narenciye adının unutulması yalnızlık
Nezaketten vazgeçilmemesi

Islık seslerinin kalınlaşması yalnızlık
Istırapların dinmemesi
Isırgan otlarının ısırmaması yalnızlık
Iskartalara refakat edilmemesi

Zanaatların unutulması yalnızlık
Zamanın takılıp geçmemesi
Zarfların boş kalması yalnızlık
Zakkumların toprak seçmemesi

Lamelerin parlamaması yalnızlık
Likörlerin sarhoş etmemesi
Liyakatin var olmaması yalnızlık
Lambaların hiç sönmemesi

Irgatların topraksız kalması yalnızlık
Ilık rüzgârların esmemesi
Issız adaların olmaması yalnızlık
Irkların pes etmemesi

Kumların havalanmaması yalnızlık
Kuraklığın bitmemesi
Kasırgaların çıkmaması yalnızlık
Kalbin kıymet bilmemesi

Aytaç Özkütük
21.01.2008
03.00

19 Ocak 2008 Cumartesi

Bu Gece

Bir gece
Yine sarhoş oldum bir gece gizlice
Susturucusu bozuldu kalbimin
Duygularım dörtnala koşuyordu bu gece
Ağıtlarım diniyordu bir bir sessizce
Seyre daldım deryayı
Verdiği enginlikle hayalimin
Korkuyordum bir şeyler duymaktan bu gece
Biraz geçmesini bekliyordum vaktin
Sevda ışıkları sönmüyordu gönül yandığı sürece
Sana bakıyordu hayatım
Bir iki sözle senin söyleyeceğin
Sarhoş oldum yine bu gece
Aşktan bıkmadan seyre daldım yeni kıpırtıları
Hayalimde canlanıyordu ihtişamlı aşk martıları
Farkına vardım tam da bu gece
Seni, aşkını, kısacası bizi istiyordum sadece

Aytaç Özkütük
19.01.2008
23.49

Özet

Daha dün hiçbir şeyden haberi olmayan masum bir döldüm
Dünyaya adım atar atmaz gözyaşının ne demek olduğunu gördüm
Ama bilmiyorduk insafsız tecrübeleri, oldukça toy ve kördüm
Bazen hıçkıra hıçkıra ağladım, bazen çılgınlar gibi güldüm
Bazen diken olup battım birilerine, bazense mis kokulu bir güldüm
Umutlarla ısınmaya çalıştı yüreğim, ama nafile, ben artık küldüm
Isınmak ne kelime, hararet yaptı bu yürek, fakat sonunda ben de söndüm
Kimi zaman bir yudum su vermeyecek kadar acımasız bir çöldüm
Kimi zamansa içi yananları dinginleştirecek buz gibi bir göldüm
Yünüm yetmedi bazen, korkmadım, ya ters ya düz, hiç durmadım ördüm
Bardağımı doldurdum, çamurlara yıldızlar çizdim, dolu bir yaşam sürdüm
Ölçtüm biçtim, uzatmaya çalıştım, ekledim çıkardım böldüm
Zamanı gelmişti artık, arkamda figanlar önümde sessizlik, işte ben de öldüm!

Aytaç Özkütük
19.01.2008
03.13

13 Ocak 2008 Pazar

Dört Kişilik

Yalnızlık denizinde içine kapanmış bir adayım ben
Gözüm görmüyor oynaşan balıkları göç ederken
Kulaklarım duymuyor gemilerin çığlıklarını geçerken
Adada yalnız kalmış hayvanları besleyen buğdayım ben

Balta girmemiş bir hasret ormanında bir palmiyeyim
Ormanın sonu gelmeyen karanlığına üyeyim
Başım göklerde, çevrem boş, sesimi duyan yok
Bir mendil uzatan da yok gözyaşlarımı sileyim

Gökdelenlerin arasına sıkışmış eski ahşap bir evim ben
Duvarlarım yıkık, tabanlarım yanmış, çürümüş tahtalarım derinden
Sökmeye çalışıyorlar kapılarımı, yıkmaya duvarlarımı
Yıpranan bedenime rağmen kopamıyorum yerimden

Küçük bir çocuğum ben
Gözleri kızarıncaya dek ağlayan
İçinde köpükleri çağlayan
Tek tek balıkları okşayan
Dalgalar kabarırken

Aytaç Özkütük
13.01.2008
01.37

Zaman

Yarınlara inanmak ölümü tatmak gibi bir şey
Bir yandan da güvenmek yarın var olacağına
Zaman vermek değil beni korkutan
Anlam verememek yarın ne olacağına
Zaman geçirmek değil beni ürküten
Bilincine ermek ruhunla hayatta kalacağına
Asıl korktuğum şey zamanı geçirmek
Ve yitip gitmek
Bir de ölümü eline almak oldu olacağına

Aytaç Özkütük
13.01.2008
01.00

8 Ocak 2008 Salı

Son Mektup

Kahve içme adabını senden öğrendim
Yüzüme parfüm sıkmamayı senden
Sevmekten çok sevilmeyi öğrendim senden
Fasulyenin “u” ile yazıldığını öğrettin bana
Hasretin kollarını açtın
Özledim seni bazen dingince bazen içim yana yana

Çimlerde oturmayı düşledik beraber
Sabahlayıp film izlemeyi
Tanımadığımız şehirlerde gezmeyi
Beraberce öğrendik sorunlarımızı gizlemeyi

Bunlar mıydı peki bana öğrettiklerin yalnızca?
Yalan söylemeyi de sen öğrettin bana
Kandırıp yarı yolda bırakmayı da ıssızca
Aldatmayı sessizce
Alay etmeyi arsızca

Gözlerimi açmayı senden öğrendim
Bir anda vazgeçmeyi fani bedenden
Güneş’in doğruluğu yansıttığını senden
Bu yüzden Güneş’e bakamıyordun sen!

Aytaç Özkütük
08.01.2008
00.40

Bir Filmdi Yaşamak

Hayatı geri sarmak lazım bazen
Ansızın peşinden gidivermek
Aynı müzikle coşup aynı şarkılara eşlik etmek
Ummadık bir anda sarhoş olup delirmek

Hayata geri dönmek lazım bazen
Pervasızca yanıp tutuşmak
Bazen hasretle ölüp bazen yatışmak
Ömür boyu unutulmayanları konuşmak

Hayattan vazgeçmek lazım bazen
İçini acıtan anılardan vazgeçmek
Kravatları kenara itip giyotinleri seçmek
Ölümsüz mekânlardan birini bulup yerleşmek

Hayata sıkıca bağlanmak lazım bazen
Albümlerde boş yeni sayfalar açmak
Kendine bilgelik çevrene ışık saçmak
Dünkü hatırların girdabından kaçmak

Hayatta olduğunu fark etmek lazım bazen
Duymaktan korktuklarını duyacak kadar cesaretlenmek
Yaşadıklarının verdiği tecrübeyle demlenmek
Geri sarmayı bitirip bitirip başa dönüvermek

Aytaç Özkütük
08.01.2008
00.24

5 Ocak 2008 Cumartesi

Kırmızı Oyuncak

Küçük bir çocuğun eline verilmiş oyuncak gibi
Hayalleri körüklüyor ateşe düştüğünden beri
Her zamankinden hareketli, biraz daha deli
Umursamıyor somut mekânları, uygun yeri
Kendine gelmesi zaman alıyor, diriliyor yeni yeni
Kocaman çığları sığdırdığım küçücük kırmızı yoldaşımsın
Kulak asmıyorsun bana, üzülsem de dinlemiyorsun beni
Ne acılarımı, ne sevdalarımı ne yaşantılarımı verebiliyorsun geri
Evet, yüreksin sen, zayıfsın, güçlüsün, şaşırmam, ne yapsan yeri!

Aytaç Özkütük
05.01.2008
22.59

4 Ocak 2008 Cuma

Rövanş

Gözlerimi kapadım.
Derinlerden gelen bir ses, oldukça tiz oldukça sert
Kulaklarımı tıkadım.
Pervaneler dönüyor, kıpkırmızı hem ön hem art
Durdum, düşünmedim.
Enfes bir koku, kanlı turta ya da faili meçhul tart
Durma, harekete geç!
İntikam ateşi bu, işte fırsat:
Tasmanı çıkart
Hadi, ne bekliyorsun?
Git de hayatını karart!

Aytaç Özkütük
04.01.2008
03.37

3 Ocak 2008 Perşembe

Sen Dilde Anıl Ben Gözde Büyürken

Yüreğimde ufak kıpırtılar ateş açıyordu
Eski korkular benliğimden bir bir kaçıyordu
Umudun deminde anıları delerek geldin sen
Varlığın içimi ısıtan hissî bağlar saçıyordu

Yenilmeyen cesaret toplamıştı yine tüm gücünü
Sayamıyordu aşk nail merhalede sabıkasını suçunu
Pompalanan kan dilenirmişçesine açıyordu avcunu
İçim dar geliyor, sözcükler nefesimden taşıyordu

Sen, ey dermanı vakt-i kifayette arayan yaren
Sözüm söz, sarılacak yıllarca açık kalmış yaran
Bir sevgilisin ki beni tüm ihtişamıyla saran
Sonsuz kızıl denizimde engin anılar yaşıyordu

Ayrılık korkusu salmamalı ağlarını şimdiden
Neyler susmamalı, sazlar inlemeli yeniden
Istıraba mahal vermemeli alınan karar aniden
Leyli maratonumuzda al yumrular engelleri zaten aşıyordu

Aytaç Özkütük
03.01.2008
02.36