26 Ocak 2008 Cumartesi

Çizik

Bir çizik atmıştım gözlerinin içinde
Saklı olduğunu sandığım hayale
Bakışlarınla silemezdin ümitlerimi
Yeli dindiremezdi aklındaki o lâle

İki nokta koymuştum o gece
Peşinden ahenkle ışıldayan sohbetin
Kalbinle birleştiremezdin noktaları
Ateşi söndüremezdi fani kudretin

Hülyaları arkadaş edinmiştim birden
İçime yağan yağmurun ardından
Hiçe sayamazdın masum hülyaları
İç çekmeden kurtulamazdın gardından

Bir çizik atmıştım gönlünün en kuytu yerine
Yüreğin dolup taşsa fark ederdin
Ateşi körükler, rüzgârların peşinden giderdin
Bu çiziği yerleştirirdin yüreğine, ta en derine

Bilmiyorum şimdi aklından neler geçiyor?
Safça aldanıyorum alev alan bu ormana
Uslu yürek pençelerini açıyor
Muhtaç kalıyor sesine, aramana sormana
Her birinde taşıdığı kaçınılmaz bir mana
O çizik sürüklüyor beni yüreğine
Yardımcı oluyor yaşlanmış çocuğu yormana

Aytaç Özkütük
26.01.2008
01.02

23 Ocak 2008 Çarşamba

Sıkı Sıkı Sarılmak

Mutluluk belki bir gecenin hüzünlü yarısında
Belki yârin iki kolunun arasında
Bir sarılmakla geçer belki burukluğu yalnızlığın
Ya da beklerken umudun yollarında

Sahip olmak değilmiş mutluluk
Tüketmekmiş çünkü sahip olmak
Acıtırmış yüreği yoksunluk
Yer bitirirmiş insanı umutla dolmak

Yine bekliyorum gönlüm her şeye kapalı
Odaklanmış hislerim yalnızca bir noktaya
Beklentilerime sahip oluyorum kimi zaman
Ama yürek dayanmıyor sarılmadan yatmaya

Sorunları aşmak zor geliyor kimi zaman
Boğazımda düğümleniyor söyleyemediklerim
Geç kalıyorum mutluluğa korkaklıktan
Sabredemiyorum alay edince beklentilerim

Sonlandırmak kolaya kaçmakmış öğrendim
Dayanmakmış yıkılmadan ümitlerim
Her yaşantımla bir adım yol kat ettim
Sevmekmiş ama uzak kalmakmış
İstemekmiş ama umutsuz olmakmış
Elde etmek ama mutsuz olmakmış
Hayat nazlı bir ruhmuş fark ettim

Aytaç Özkütük
23.01.2008
17.25

21 Ocak 2008 Pazartesi

Alsak Saklasak Yüreğimizde

Bir rengim eksik kaldı şimdilerde
Oysa alabildiğine yeşilim ben
Dostlarımı özlüyorum çimenlerde
Maviyi içime akıtıp akıtıp vazgeçmişim
Hatırlarımı yaşatmışım denizlerde
Sarılığımı görkemden almışım ben
Güneşi parlatmışım puslu gündüzlerde
Moru içimde yaşatmışım hep
Yüzüme vurdurmuşum biçare eskizlerde
Pembeden bir pay almışım saklamışım
Kayboluvermiş canlı çiçeklerim mücbir gizlerde
Kahverengi bir zincir örmüş etrafıma
Yolumu kesmiş, yakalamış sahildeki izlerde
Beyazlar soğurmuş renklerimi zaman zaman
Umut ışığı olmuş oturmuş kalpsizlerde
Siyahım kelepçelemiş, sıkı sıkıya kavramış beni
Yolun kenarına itmiş duygusal perhizlerde
Turuncum kalmış bir kişiliğini belirleyemeyen
Kırmızıyı arıyormuş gözleri tamamlamak içi kendini
Bir bebekmiş elini tutmadan yürüyemeyen
Bekliyormuş kırmızının elini vermesini
Cıvıl cıvılmış hayat karşısında tüm renkleriyle
Bir kırmızı yokmuş gözlerinin önünde
Düşlerine girmiş renkler kimseyi sevemeyen
Kırmızıymış çünkü sağlayan görmesini

Kırmızım ol gözlerim görsün tüm renkleri
Turuncuyla bütünleştirelim ahenkleri
Mor benim gönlüm yeşil senin yüreğin olsun
İndirelim aklımızdaki kepenkleri
Siyahımız bütün renkleri soğursun
Kırmızıyla turuncu olsun aşkımızın denkleri
Ben turuncu olsam sen kırmızım olur musun?

Aytaç Özkütük
21.01.2008
22.30

Sadece

Yaydan fırlatılmış okun hedefsiz kalması yalnızlık
Yıldızın kayması ama düşmemesi
Yengeçlerin kıskaçlarının boş kalması yalnızlık
Yeminlerin hayata geçmemesi

Aydınlıktan yararlanan olmaması yalnızlık
Ayın yüzünü göstermemesi
Akrebin kimseyi sokmaması yalnızlık
Aşk uğruna ant içilmemesi

Lâlenin saracak boyun bulamaması yalnızlık
Leğendeki suyun kirlenmemesi
Lastiklerin asfalta yapışmaması yalnızlık
Limonlara kimsenin yüz ekşitmemesi

Nanenin limonsuz anılması yalnızlık
Nektarların içilmemesi
Narenciye adının unutulması yalnızlık
Nezaketten vazgeçilmemesi

Islık seslerinin kalınlaşması yalnızlık
Istırapların dinmemesi
Isırgan otlarının ısırmaması yalnızlık
Iskartalara refakat edilmemesi

Zanaatların unutulması yalnızlık
Zamanın takılıp geçmemesi
Zarfların boş kalması yalnızlık
Zakkumların toprak seçmemesi

Lamelerin parlamaması yalnızlık
Likörlerin sarhoş etmemesi
Liyakatin var olmaması yalnızlık
Lambaların hiç sönmemesi

Irgatların topraksız kalması yalnızlık
Ilık rüzgârların esmemesi
Issız adaların olmaması yalnızlık
Irkların pes etmemesi

Kumların havalanmaması yalnızlık
Kuraklığın bitmemesi
Kasırgaların çıkmaması yalnızlık
Kalbin kıymet bilmemesi

Aytaç Özkütük
21.01.2008
03.00

19 Ocak 2008 Cumartesi

Bu Gece

Bir gece
Yine sarhoş oldum bir gece gizlice
Susturucusu bozuldu kalbimin
Duygularım dörtnala koşuyordu bu gece
Ağıtlarım diniyordu bir bir sessizce
Seyre daldım deryayı
Verdiği enginlikle hayalimin
Korkuyordum bir şeyler duymaktan bu gece
Biraz geçmesini bekliyordum vaktin
Sevda ışıkları sönmüyordu gönül yandığı sürece
Sana bakıyordu hayatım
Bir iki sözle senin söyleyeceğin
Sarhoş oldum yine bu gece
Aşktan bıkmadan seyre daldım yeni kıpırtıları
Hayalimde canlanıyordu ihtişamlı aşk martıları
Farkına vardım tam da bu gece
Seni, aşkını, kısacası bizi istiyordum sadece

Aytaç Özkütük
19.01.2008
23.49

Özet

Daha dün hiçbir şeyden haberi olmayan masum bir döldüm
Dünyaya adım atar atmaz gözyaşının ne demek olduğunu gördüm
Ama bilmiyorduk insafsız tecrübeleri, oldukça toy ve kördüm
Bazen hıçkıra hıçkıra ağladım, bazen çılgınlar gibi güldüm
Bazen diken olup battım birilerine, bazense mis kokulu bir güldüm
Umutlarla ısınmaya çalıştı yüreğim, ama nafile, ben artık küldüm
Isınmak ne kelime, hararet yaptı bu yürek, fakat sonunda ben de söndüm
Kimi zaman bir yudum su vermeyecek kadar acımasız bir çöldüm
Kimi zamansa içi yananları dinginleştirecek buz gibi bir göldüm
Yünüm yetmedi bazen, korkmadım, ya ters ya düz, hiç durmadım ördüm
Bardağımı doldurdum, çamurlara yıldızlar çizdim, dolu bir yaşam sürdüm
Ölçtüm biçtim, uzatmaya çalıştım, ekledim çıkardım böldüm
Zamanı gelmişti artık, arkamda figanlar önümde sessizlik, işte ben de öldüm!

Aytaç Özkütük
19.01.2008
03.13

13 Ocak 2008 Pazar

Dört Kişilik

Yalnızlık denizinde içine kapanmış bir adayım ben
Gözüm görmüyor oynaşan balıkları göç ederken
Kulaklarım duymuyor gemilerin çığlıklarını geçerken
Adada yalnız kalmış hayvanları besleyen buğdayım ben

Balta girmemiş bir hasret ormanında bir palmiyeyim
Ormanın sonu gelmeyen karanlığına üyeyim
Başım göklerde, çevrem boş, sesimi duyan yok
Bir mendil uzatan da yok gözyaşlarımı sileyim

Gökdelenlerin arasına sıkışmış eski ahşap bir evim ben
Duvarlarım yıkık, tabanlarım yanmış, çürümüş tahtalarım derinden
Sökmeye çalışıyorlar kapılarımı, yıkmaya duvarlarımı
Yıpranan bedenime rağmen kopamıyorum yerimden

Küçük bir çocuğum ben
Gözleri kızarıncaya dek ağlayan
İçinde köpükleri çağlayan
Tek tek balıkları okşayan
Dalgalar kabarırken

Aytaç Özkütük
13.01.2008
01.37

Zaman

Yarınlara inanmak ölümü tatmak gibi bir şey
Bir yandan da güvenmek yarın var olacağına
Zaman vermek değil beni korkutan
Anlam verememek yarın ne olacağına
Zaman geçirmek değil beni ürküten
Bilincine ermek ruhunla hayatta kalacağına
Asıl korktuğum şey zamanı geçirmek
Ve yitip gitmek
Bir de ölümü eline almak oldu olacağına

Aytaç Özkütük
13.01.2008
01.00

8 Ocak 2008 Salı

Son Mektup

Kahve içme adabını senden öğrendim
Yüzüme parfüm sıkmamayı senden
Sevmekten çok sevilmeyi öğrendim senden
Fasulyenin “u” ile yazıldığını öğrettin bana
Hasretin kollarını açtın
Özledim seni bazen dingince bazen içim yana yana

Çimlerde oturmayı düşledik beraber
Sabahlayıp film izlemeyi
Tanımadığımız şehirlerde gezmeyi
Beraberce öğrendik sorunlarımızı gizlemeyi

Bunlar mıydı peki bana öğrettiklerin yalnızca?
Yalan söylemeyi de sen öğrettin bana
Kandırıp yarı yolda bırakmayı da ıssızca
Aldatmayı sessizce
Alay etmeyi arsızca

Gözlerimi açmayı senden öğrendim
Bir anda vazgeçmeyi fani bedenden
Güneş’in doğruluğu yansıttığını senden
Bu yüzden Güneş’e bakamıyordun sen!

Aytaç Özkütük
08.01.2008
00.40

Bir Filmdi Yaşamak

Hayatı geri sarmak lazım bazen
Ansızın peşinden gidivermek
Aynı müzikle coşup aynı şarkılara eşlik etmek
Ummadık bir anda sarhoş olup delirmek

Hayata geri dönmek lazım bazen
Pervasızca yanıp tutuşmak
Bazen hasretle ölüp bazen yatışmak
Ömür boyu unutulmayanları konuşmak

Hayattan vazgeçmek lazım bazen
İçini acıtan anılardan vazgeçmek
Kravatları kenara itip giyotinleri seçmek
Ölümsüz mekânlardan birini bulup yerleşmek

Hayata sıkıca bağlanmak lazım bazen
Albümlerde boş yeni sayfalar açmak
Kendine bilgelik çevrene ışık saçmak
Dünkü hatırların girdabından kaçmak

Hayatta olduğunu fark etmek lazım bazen
Duymaktan korktuklarını duyacak kadar cesaretlenmek
Yaşadıklarının verdiği tecrübeyle demlenmek
Geri sarmayı bitirip bitirip başa dönüvermek

Aytaç Özkütük
08.01.2008
00.24

5 Ocak 2008 Cumartesi

Kırmızı Oyuncak

Küçük bir çocuğun eline verilmiş oyuncak gibi
Hayalleri körüklüyor ateşe düştüğünden beri
Her zamankinden hareketli, biraz daha deli
Umursamıyor somut mekânları, uygun yeri
Kendine gelmesi zaman alıyor, diriliyor yeni yeni
Kocaman çığları sığdırdığım küçücük kırmızı yoldaşımsın
Kulak asmıyorsun bana, üzülsem de dinlemiyorsun beni
Ne acılarımı, ne sevdalarımı ne yaşantılarımı verebiliyorsun geri
Evet, yüreksin sen, zayıfsın, güçlüsün, şaşırmam, ne yapsan yeri!

Aytaç Özkütük
05.01.2008
22.59

4 Ocak 2008 Cuma

Rövanş

Gözlerimi kapadım.
Derinlerden gelen bir ses, oldukça tiz oldukça sert
Kulaklarımı tıkadım.
Pervaneler dönüyor, kıpkırmızı hem ön hem art
Durdum, düşünmedim.
Enfes bir koku, kanlı turta ya da faili meçhul tart
Durma, harekete geç!
İntikam ateşi bu, işte fırsat:
Tasmanı çıkart
Hadi, ne bekliyorsun?
Git de hayatını karart!

Aytaç Özkütük
04.01.2008
03.37

3 Ocak 2008 Perşembe

Sen Dilde Anıl Ben Gözde Büyürken

Yüreğimde ufak kıpırtılar ateş açıyordu
Eski korkular benliğimden bir bir kaçıyordu
Umudun deminde anıları delerek geldin sen
Varlığın içimi ısıtan hissî bağlar saçıyordu

Yenilmeyen cesaret toplamıştı yine tüm gücünü
Sayamıyordu aşk nail merhalede sabıkasını suçunu
Pompalanan kan dilenirmişçesine açıyordu avcunu
İçim dar geliyor, sözcükler nefesimden taşıyordu

Sen, ey dermanı vakt-i kifayette arayan yaren
Sözüm söz, sarılacak yıllarca açık kalmış yaran
Bir sevgilisin ki beni tüm ihtişamıyla saran
Sonsuz kızıl denizimde engin anılar yaşıyordu

Ayrılık korkusu salmamalı ağlarını şimdiden
Neyler susmamalı, sazlar inlemeli yeniden
Istıraba mahal vermemeli alınan karar aniden
Leyli maratonumuzda al yumrular engelleri zaten aşıyordu

Aytaç Özkütük
03.01.2008
02.36