26 Ekim 2015 Pazartesi

Siyah

Uzun bir yolda seyre dalardım
Siyahların suçsuzluğunu
Kapalı olurdu pencereler
İki köy arasında kalan sevdalar
Adeta dilsiz gibiydiler

Yıldırımlar aydınlatırdı geceyi
Ben seyre devam ederdim
Siyahlığını ellerimin
Kapalı olurdu pencereler
Çözemezdim hiçbir bilmeceyi
Adeta yalnız gibiydiler

Islatırdı dudaklarımı yaz yağmuru
Ben seyrederken siyahlığını bulutların
Kapalı olurdu pencereler
Damlalar dans ederken hep beraber
Ötekileştirmişlerdi gururu
Adeta şuursuz gibiydiler

Kahkahalar yankılanırdı duvarlarda
Benim tek düşündüğüm
Seyretmekti simsiyah karanlığı
Kapalı olurdu pencereler
Boğazımda kalan her kördüğüm
Adeta çözümsüz gibiydiler

Aynaya yansırdı simsiyah benliğim
Ben seyre dalardım
Siyahlığını yüreğimin
Kapalı olurdu pencereler
Görüntüler kaybolurken birer birer
Adeta dönüşsüz gibiydiler

Aytaç Özkütük
26.10.2015
01.10
Ankara

17 Ekim 2015 Cumartesi

Sadece Yalnızlığım

Bir yokluk var uzakta özlediğim
Rüyalarda sayıkladığım
Yollarını gözlediğim
Bir sancı var,
Günden güne büyütüp beslediğim
Öyle bir sancı ki
Sebebinden kendimi ayıpladığım
Yastığımdan utanıp
Gecenin koynuna sakladığım
Bir yokluk var yanı başımda
Günden güne, iyiden iyiye bellediğim
Bir yokluk, yokluğunu kolladığım
Sevdiğim, yıldığım, ölümünü beklediğim
Varlığına alışıp, yokluğunu özlediğim
Bir sancı var,
Günden güne büyütüp beslediğim
Öyle bir sancı ki,
Yokluğunu yokladığım
Sade bir sancı
Sadece yalnızlığım

Aytaç Özkütük
17.10.2015
21.37
Ankara

Ağaç

Ağaç gibi ol be dostum
Gözyaşı dökemiyorsan
Yaprak dök en azından
Çok vahim bile olsa durum
Yeşereceksin sil baştan

Aytaç Özkütük
16.10.2015
24.00
Ankara

14 Ekim 2015 Çarşamba

Başlamadan Biteceksin

Bugün sen de benimlesin
Ama bir adım daha atsam
Biliyorum gideceksin
Ve geriye kalan her akşam
Yeniden bir hazan
Ve yeni bir hüzün getireceksin
Oysa ben umutla ve doyasıya
Bakarken kızaran yanaklarına
Sen çaresizlik bıraksan da geriye
Bu sefer susacağım ölesiye
Oysa sen sussam da bileceksin
Ve bir gün konuşurum diye
Arkanı dönüp gideceksin
Belki birkaç satır daha yazsam
Ya da sabaha kadar sevişsek bile
Ne yazık ki nafile
Çünkü diğerleri gibi sen de
Başlamadan biteceksin

Aytaç Özkütük
14.10.2015
23.40
Ankara

30 Ağustos 2015 Pazar

Sararan Yapraklar

Yapraklar sararınca güzün
Tadı kaçar gündüzün
Ve ben geceye veririm kendimi
Toplayıp yanıbaşıma birer birer
Uzak diyarlardan sevdiklerimi
Doyasıya dertlenirim
Belki ben de uzaklara giderim
Çünkü güneşine alıştığım her sefer
Yaz bir rüya gibi gelir geçer
Ve yapraklar sararınca güzün
Elbet tadı kaçar gündüzün
Oysa geceleyin ellerim
Sabaha doğarsa diye yüzün
Nafile bir umutla titrerler

Aytaç Özkütük
30.08.2015
20.52
Ankara

27 Ağustos 2015 Perşembe

Duman Kokusu

Penceremden duman kokusu yayılıyor odama
Sanırsın ki tüm geçmişim yanıyor
Bakmasın kimseler ağladığıma
Gözyaşım yangın söndürmeye yarıyor

Penceremden güz yeli esiyor gönlüme
Yüreğime mıhlanan her şeyi süpürüyor
Kızmasın kimseler tekrar sevdiğime
Bu gönül meltemle bile köpürüyor

Aytaç Özkütük
27.08.2015
22.37
Ankara

24 Ağustos 2015 Pazartesi

İhanet

Güneş ellerimi ısıtamamıştı
Isınmak için kirlettim ellerimi ellerinizle
Söndürmeye her çalıştığımda yangınımı
Dağlandı yüreğim ihanetinizle

Aytaç Özkütük
29.03.2015
01.53
Ankara

Hoyrat

Hangi yola çıkacağım bu sefer?
Önümde bekleyenlerim var
Zaman her zamanki gibi hoyrat
Ve her zamanki gibi dar
Gözümden akıtamadığım makus keder
Esir alacak beni yine heyhat

Yol yorgunu artık yüreğim
İçimde söyleyemediklerim var
Ve dudaklarım
Sustuklarımın kanıyla ıslak
Hava her zamanki gibi karanlık
Ve yar dimdik
Ucundan dönülemeyecek kadar
Ve yaram demir leblebi gibi ağır
Kana da yaraya da dayanacağım
Belki birkaç gün ağlayacak
Ve sonra
Yine alışacağım

Biliyorum
Ucuna ak düşmüş saçımın telinin
Ve sessizlik oturmuş her odasına yüreğimin
Çünkü zaman her zamanki gibi hoyrat
O sonsuz yolculuklara razı gelen bedenim
Önce yardan vazgeçmiş benimle
Sonra yardan düşmüş ölümüne
Heyhat

Aytaç Özkütük
31.05.2015 – 01.24
24.05.2015 – 22.15
Ankara

Zamanla Savaşıyorum

Akreple yelkovan her seviştiğinde
Geçip aynanın karşısına bir güzel
Şöyle bir bakıyorum kendime
Onlardan ne eksiğim var diye

Ufukla güneş her kavuştuğunda
Bir güzel gömülüp karanlığıma
İsyan ediyorum mağrur güneşime
Niye hâlâ guruba eremedim diye

Akılla yürek her savaştığında
Tutsak düşüp kararsızlığıma
Kendi kendime soruyorum biçare
Özgürlük mü yalnızlık mı diye

Kıskanıyorum
Çünkü zaman bile
Sevişiyor akarken
Ve tüm ışıklar kavuşuyor
Gün batarken
Evet, ben yaşıyorum
Ve hatta yaşlanıyorum
Belki de hiç fark etmeden
Yenilmez bir düşmanla
Zamanla
Savaşıyorum

Aytaç Özkütük
24.08.2015
21.50
Ankara

20 Ağustos 2015 Perşembe

Sen Unutmuşum Say Beni

Her gece birkaç saç teli elimde
Gizli saklı bakıyorum resmine
Görüp bana kızacakmışsın gibi
Ben seni henüz unutmadım ama
Sen yine de unutmuşum say beni

Her hece birkaç düğüm dilimde
Hasretinle bakıyorum takvime
Sanki bana dönecekmişsin gibi
Sen bana hiç dönmeyeceksin ama
Ben hep benim sanayım gözlerini

Bırak kanayım bu yalanlarıma
Bir gün seni bana versinler diye
Yalvarayım akan gözyaşlarıma
Belki onlar da bir gün kururlar ya
Bırak ağlamadan seveyim seni

Aytaç Özkütük
20.08.2015
23.19
Ankara

11 Ağustos 2015 Salı

Muhtaç

Ben şiire muhtacım
Derdimi anlatmak için
Oysa şiir kâğıda muhtaç
Kâğıt kaleme
Kalem elime
Elim beynime
Beynim kalbime
Yani anlayacağın
Muhtaç
Her şey bir diğerine
Bense bugün
Tebessüm etmek için sadece
Şiir gözlerine
Muhtaç olmuşum çok mu?

Aytaç Özkütük
11.08.2015
18.07
Ankara

8 Ağustos 2015 Cumartesi

Bira

Sen köpüklü içersin biranı
Ama ben biraz dertli severim
Ve belki bir tutam sevdalı
Sen limonlu seversin bir de
Elbette çekirdeksiz
Ben günün her anı aynı dem
Sade içerim
Köpüksüz, limonsuz, çaresiz

Aytaç Özkütük
08.08.2015
12.39
Ankara

7 Ağustos 2015 Cuma

Kırmızı Kırgınlığım

Derin bir sızı
Ve rengârenk gözlerim
Gündüzleri yeşil
Geceleri kırmızı
Ama ağlamaktan değil
Anlayamamaktan
Mesela yüreğim
O da kıpkırmızı
Bu sanıyorsun normal olan
Oysa onun rengi
Ne aşktan ne kandan
Bunu yalnızca sen bil
Bu renk ve bu sızı
Tamamen kırgınlıktan

Aytaç Özkütük
06.08.2015
15.00 suları
Ankara

Kurt ve Kiraz

Sessizliğim
Vazgeçtiğimden değil

Hani bir kurt girer ya kiraza
Kurt kirazı kemirir sanır insan
Halbuki kirazdır kurdun içini kemiren
Kiraz çürür, kurdu suçlu sanır insan
Oysa kurt ölür sevdiğinden

Suskunluğum
Vazgeçtiğimden değil
Kiraz sağlam, kurt sağ kalsın
İstediğimden

Aytaç Özkütük
02.08.2015
00.23
Zonguldak

Yarım Ay

Ay yarım bu gece
Ben yarım
Ve ay kadar sessizce
Buluta girer varlığım
Ay yarım bu gece
Ve hatta her gece
Ve ben yine ve sadece
Yalnızlığımla varım

Aytaç Özkütük
23.07.2015
23.07
Ankara

Kanser

Kanserliydi sevda hücrelerim
Bir gün zaten ölecektim
Sonra bir tedavi buldular
Ölmeyeceksin dedi doktorlar
Baştan aşka yenilendim
Tekrar sevdim, yeniden güldüm
Bir rüyada hayatı gördüm
Sonra yalanmış dediler
Yokmuş bir tedavisi meğer
Çaresiz kaldı doktorlar
Boşa çıkınca umutlar
Ve çok aniden bu sefer
Seviyorum dedim, öldüm

Aytaç Özkütük
22.07.2015
17.50
Ankara

Soluk

Aşkına düştü benliğim
Soluğumu kaybettim
Yüreğimin hızla vuruşu
Sanki bir kuşun ilk uçuşu
Vurma bu kuşu sevdiğim
İncitmez dokunuşu

Aytaç Özkütük
21.07.2015
18.45
Ankara

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Alev

Bir alev var gözlerimde
Ben deryalar döksem de üzerine
Sönmeyecek
Bir alev var yüreğimde
Öyle bir alev en derinde
Bir sen üflesen dinecek

Bir şarkı var dilimde
Sonsuza dek söylesem de
Bitmeyecek
Ve birkaç kırık nota sözlerimde
Bir sen eşlik etsen
Güçlenecek

Aytaç Özkütük
20.07.2015
01.19
Ankara

26 Mayıs 2015 Salı

Şıpsevda

Kılıcını kuşanmış bir asker gibi
Savaşmaya geliyor sevda gecelerime
Ben, savunmasız ve korkak
Hatta bacağı kırık bir çita gibi
Galibiyet bekliyorum kaçarak

Gece her gün sabaha yenilir ya hani
Oysa Güneş hep aynı Güneş
Işık hep aynı ışık
Gökyüzü her gün aynıyla özdeş
Değişirse bir sabah değişir belki
Gece sabaha mı aşık oluyor yani?

Ölümüme susamış bir kanser gibi
Zehirliyor sevdalar gençliğimi
Ben, çaresiz ve her aşka tutsak
Gözlerim gözlerine çivilenmiş gibi
İyileşmeyi bekliyorum içlerine bakarak

Toprak her mevsim yağmura yenilir ya hani
Oysa damla hep aynı damla
Bulut hep aynı bulut
Ama o yağmurun boynunu büktüğü çiçek
Hep aynı güzelliğiyle müsemma
Gün gelecek devran dönecek
Toprak yağmura mı aşık oluyor yani?

Gece her gün başka bir sabaha
Toprak her mevsim başka bir yağmura
Aşık olup usanıyorsa derdinden
İşte ben
Her çift gözde kendimi bulmuşken
Bir çift sözüm var sevdaya
Kalbim yine mi aşka düşüyor yani?

Aytaç Özkütük
26.05.2015
22.39
Ankara

24 Mayıs 2015 Pazar

Sus ya da Susma

Sev ya da sevme
Sus sadece
Gözümden süzülmesin umutlarım
Şarkılar çal, şarkılar söyle
Issızca, sessizce

Bil ya da bilme
Sus sadece
Öyle yüksek bir sesle sus ki
Anlaşılmasın duyduklarım
Ümitsiz sevdalar yaz böyle
Yolsuzca, dilsizce
Ben nasıl olsa ağlarım

Gör ya da görme
Sus sadece
Oysa diyor ki şeytan
Haykır haykırabildiğince
İçinden her geçeni söyle
Arsızca, densizce
Dize gelsin sevdalarım

Öl ya da ölme
Çünkü bugün ölsem bile
Yarın halen varım
Sessiz sevdamla sadece

Aytaç Özkütük
24.05.2014
22.54
Ankara

Dedeme...

Koyu mavi bir beşikte
Açtığımda gözlerimi
Başucumda hep sen vardın
Elini elimden çektiğinde
Kısacık yokluğunda bile
İçin için ağlardım

Gül kokulu bir odada
Kapattığında gözlerini
Başucunda bir ben vardım
Bu upuzun yokluğunda
Bilseydim döneceğini
Hiç susmadan ağlardım

Aytaç Özkütük
19.04.2015
19.33

9 Nisan 2015 Perşembe

Rüyamda Bu Gece

Rüyamda sen olacaksın bu gece
Gözlerinin izi silinmeyecek gözlerimden
Gülümsemeni özleyeceğim
Ve yine içimden kaçmak gelince
Uçunca kanatlarımın götürdüğünce
Rüyamda yine sen olacaksın sevdiğim
Çünkü sen başkasına aitken bile
Ben seni özleyeceğim

Dudaklarımız kavuşmayacak dilediğimce
Değmeyecek bile belki hiçbir gece birbirine
Ama ellerinin izi silinmeyecek ellerimden
Sevmeden, öpüşmeden, sevişmeden
Elimi sımsıkı tutuşunu özleyeceğim
Ve yine ufuksuz şehirlere gidince
Yanımda tek seni götüreceğim

Rüyamda sen olacaksın bu gece
Yüreğimde bin bir hatıraların
Yine bir sabah banyoda ürperince
Isıtacak bedenimi sıcaklığın
Belki bana sarılmayacaksın dilediğimce
Ama nefesinin izi silinmeyecek tenimden
Ve sesinin izi kulaklarımdan
Susmadan, korkmadan, yorulmadan
Yüreğimi harlayacak şarkıların

Ben, seni özleyeceğim
Aynı anda söylediğimiz aynı şeyi
O nargilenin ucundaki sarı sipsiyi
Saatlerce yürürken Ankara’da
Ellerimi ısıtışını özleyeceğim
En çok da gülümsemeni sevdiğim
Hani o güneşi kıskandıran fotoğrafında
Gözbebeklerinin gülüşünü özleyeceğim

Aytaç Özkütük
09.04.2015
23.28
Ankara

Vazgeçmedim

Bir kırdıysam bin kırıldım
Bir estiysem bin duruldum
Bir sevdiysem bin yoruldum
Ve tüm bunlara rağmen
Vazgeçmedim sevmekten
Aşklarıma, dostlarıma, canlarıma
Bir küstüysem bin sarıldım
Ve bakma sen umutsuzum sandığıma
Çünkü her şeye rağmen ben
Asla vazgeçmedim sevmekten

Aytaç Özkütük
08.04.2015
23.34
Ankara

25 Mart 2015 Çarşamba

Diyemiyorum

Ümidimi soruyor duvarlar
Yok diyemiyorum
Var diyemiyorum
Yaran var mı diye sorsalar
Çok diyemiyorum
Sar diyemiyorum

Sebebini soruyor aynalar
Beni ağlarken görseler
Yar diyemiyorum
Sır diyemiyorum

Dost edindiğim sevdalar
Nefesimi bile yaksalar
Har diyemiyorum
Kor diyemiyorum

Benliğimi saran korkular
İşlediğim günahı bilseler
Ah diyemiyorum
Zor diyemiyorum

Aytaç Özkütük
25.03.2015
18.41
Ankara

24 Mart 2015 Salı

Çılgınlık

Biraz sohbet, kısa bir yemek
Çılgınlıktı evet
Seni sevdiğimi söylemek

Evet bir ton daha koyuydu gözlerin
Lakin ansızın yoluma çıkan kaderin
Benimki kadar karanlık değil

Sen kokuyordum eve gelirken bu gece
Yeniden dans etti parfümün montumda
Ayaklarımdan kayıp gitti kaldırım taşları
Işıklı geniş bir sokak
Kendiyle konuşan bir iki ahmak
Ve sonsuzluk gibiydi evet
Ellerini anımsamak
Sesini hayal ettim kulaklarımda
Yanaklarımdan kayıp giderken gözyaşları
Eski sevgilimi dahi affettim
Çok korkuyordum eve gelirken bu gece
Yalnızlığımla yeniden tanışırım diye
Ve gömerken en derinime tüm eksi aşkları
Seni eşsiz bir günah gibi hapsettim

Ve evet benden başkasıydı sevdiğin
Lakin onun için yanan ateşin
Cehennemimden daha sıcak değil

Sen kokuyordum eve gelirken bu gece
Gözlerimi açıp kapattığımda
Kirpiklerim dans etti boynunda
İki yorgan, iki yastık, iki yatak
Sonsuzluk gibiydi evet
Saçlarını okşamak

Aytaç Özkütük
24.03.2015
22.30
Ankara

Sahte Sevdalar

Güneş doğudan doğmuşsa bu sabah
Gündüz eşitse geceye mesela
Ya da ayçiçekleri güne bakıyorsa her daim
Ve çalışırken ölmüşse bir karınca
Her şey yolunda
Ancak
Yarim doğmuşsa Güneş yerine günüme
Ve eşitse gecesi gündüzüme
Ya da ona bakıyorsa ayçiçekleri her daim
Ve sevdasından ölmüşse o karınca
İşte o zaman bu vahim

Her şey sahte oysa
Yalan kollarında uyanmışsam bu sabah
Gecem hâlâ dinmemişse Güneş’e inat
Solgunsa ayçiçekleri her daim
Sahte tebessümün bile aydınlatmıyorsa karanlığımı
Ve ben o sahteliğe satmışsam doğrularımı
Usanmasam ve uslanmasam da her daim
Er ya da geç ölecekti karıncalar
Ha ecelden ha sevdadan
Çok mu mühim?

Aytaç Özkütük
24.03.2015
16.08
Ankara

23 Mart 2015 Pazartesi

Başka Dünya

Bir daha gelecek olsam dünyaya
Önce babama sarılırdım doyasıya
Öyle öldüğünden filan değil ha
Eksikliğinden ama…

Neyse ne diyorduk…
Yeniden gelseydim bu dünyaya
Bir başka bakardım sabahları aynaya
Karşımda musmutlu bir yüz
Sevdiğimin eli kravatımda
Çalışsam bile gece gündüz
Gam yemezdim yorulduğuma

Bir kere öyle yok aşık olmak her gönüle
Var olsaydım bambaşka bir zamanda
Sevdaları dize getiren sarhoş sesimle
Dudak ısırtırdım ben bin bir bülbüle

Düşsem bile kör bir dehlize
Ne gözlerimde bir buğu
Ne yüreğimde bir sızı…
Bir daha gelecek olsam dünyaya
Beni görecek olan her kuğu
Utancından bükerdi boynunu

Bambaşka bir vücutta olabilseydim eğer
Köşe bucak aramak için sevdalarımı
Kaybolsam her girdiğim bulutun arasında
Ve yorgunluktan çırpamasam da kanatlarımı
Yeniden gelebilseydim eğer
Her şeye rağmen bir kuş olmaya değer

Ama bir daha gelecek olsam dünyaya
Daha cesur olmak isterdim
Gelmeyi kendim istememiş olsam da
Ne bileyim işte en azından
İstediğimde alıp başımı giderdim

Biliyorum oysa
Ne başka bir dünya var elimde
Ne bir kravat ne bir kanat
Masal bu ya
Olsaydı bile bambaşka bir dünya
Bu zehirle koskoca yüreğimde
Yaşayamazdım doyasıya

Aytaç Özkütük
23.03.2015
00.19
Ankara

İlkbaharın İlk Günü

Daha ilkbaharın ilk günü
Biter mi insanın üç günlük ömrü
Belki kışın bittiğinden
Ve yarin yitip gittiğinden bihaber
Yine uzun bir yol dönüşü
Ve hatta ilkbaharın ilk günü
Açmadan solar mı insanın yüzü

Daha yasak aşkımın ilk günü
Saklayamadım kara hüznümü
Belki gözyaşının bittiğinden
Ve sevda güneşinin yittiğinden bihaber
Yine uzun bir yol dönüşü
Kıyasıya anılarla dövüşürken
Ve dahi ilkbaharın ilk günü
Kara kışa kaptırdım gönlümü

Aytaç Özkütük
22.03.2015
20.43
Eskişehir