18 Ağustos 2010 Çarşamba

Işığım Söndü

Karanlıkta kaldım. Sonunu gördüğüm yolda başa ışınladım. Unuttuklarımı hatırladım. Şimdi ne mi olacak? Biberin acısı biraz daha yakacak ağzımı. Yağmurlar biraz daha sulandıracak aklımı. Güneş biraz daha kavuracak bahtımı. Ya sonra? Şimdi hatırladıklarımı yeniden unutmayacak mıyım? Çağlayan göz pınarlarımı tebessümle kurutmayacak mıyım?

Yolumu kaybettim. Çarpılıp yıkılanları arka koltuktan seyrettim. Özlediklerimi hayal ettim. Şimdi ne mi olacak? Boşluklar daha bir endişelendirecek beni. Sessizlikler dillendirecek matemimi. Hasretler sellendirecek gözlerimi. Ya sonra? Şimdi sahip olduklarımı yeniden özlemeyecek miyim? İçime attıklarımı yeniden söylemeyecek miyim?

Hayır.

Saçlarım beyazladı. Işığım söndü.

Perde.

Aytaç Özkütük
18.08.2010
23.28

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Uçan Kalp

Günlerden birinde bir kuş kondu minik kalbime
Cıvıltısıyla hayat buldu en kuytu yaşam kıvrımlarım
Kanatlarını tanıyıp uçmayı öğrendim kendi kendime
Tamamlandı aşk semasında bütün yarımlarım

Yorulmaksızın uçtum aşkımın hür deryasında
Dalgaları aştım, rüzgarları yendim uğruna
Fark etmeden kalbimin coşkunluğunda, yasında
Adını yazdım kazıyarak duygularımın suruna

Aytaç Özkütük
24.07.2010
01.00

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Korkuyorum

Korkuyorum
Ölümden korkan kuşlar gibi
Kanatlarımı daha bir hızlı çırpıyorum
Korkuyorum
Adım adım sona yaklaşan yollar gibi
Son ümitlerle sağa sola sapıyorum

Önümde bekleyen aşılması zorlu dağların
Arkasındaki bilinmezliklerden de değil sadece
Koynumda tenini hissedemediğim yarin
Bir nefeste gitmesinden korkuyorum bir de

Uyanık olduğum anların hışmına uğramaktan
Yorgun düşüp bir daha uyanamamaktan değil yalnızca
Biriktirip tüm yanımda getirdiklerimin
Bir nefeste kayıp gitmesinden korkuyorum umarsızca

Geçmişin tatlı resimlerinin hatırlattıklarının
Silinip gitmesinden de değil sadece
Dolup dolup bir türlü taşamadıklarımın
Bir nefeste beni boğmasından korkuyorum bir de

Korkuyorum
Sonu gelen yollara başlamaktan
İnfazını bekleyen idam suçlusu gibi
Korkuyorum sona yaklaşmaktan
Korkuyorum
Beni ben yapan anıları yitirmekten
Ölmekten korkan kuşlar gibi
Kendi işimi kendim bitirmekten

Aytaç Özkütük
08.05.2010
01.04

17 Ocak 2010 Pazar

Öyle Kolay Değil Bir Kelimede Yalnızlık Deyip Geçmek

Ben uyuyamadım kâğıt. İçimdeki kemirgenler ruhumu sömürmeye başladı. Onlara karşı en etkili silahımı, en sıkı dostumu kullandım. Yalnızlığımla püskürtmeye çalıştım onları. Öyle yalnızlık deyip geçmeyin. Ben yalnızlığımı burnu havada çağlayanların su şıkırtılarından, bakire dağların gözyaşlarından, kirli bulutların kaçaklığından aldım da geldim. Öyle kolay değil bir kelimede “yalnızlık” deyip geçmek.

Sürüklenirken içine kozalakların düştüğü içimdeki denizin akıntısında bir tek yalnızlığım su yüzünde tuttu beni. Önce denizin derinlerinden sessizce geldi. Orada olduğu için korktum, görmek istemedim başlarda. Bir süre kaçmayı denedim ondan. Meğer o beni batmaktan kurtarmaya geliyormuş.

Yüzümde dayanılmaz sıcaklığını hissederken gerilimin yüreğimdeki patlamanın eşiğinde, bir tek yalnızlığım arka çıktı bana. Ben o başkalarının arkasından gelip yanıma yaklaşırken hep kaçtım ondan. Meğer o başkalarını değil, beni korumaya geliyormuş.

İçimde ışıklandırmanın olmadığı kilitli karanlık odalarda çıkış yolu ararken bir tek yalnızlığım yoldaş oldu bana. Önce kapıyı çaldı sessizce. Ben açmayınca var gücüyle dayandı. Kapıyı açtığında ışıklanmaktan korktum. Meğer o, odamı değiştirmeye geliyormuş.

Öyle mahzun mahzun uzaklara bakıp “yalnızlık” diye iç çekmeyi hak etmiyor yalnızlık. Ben yalnızlığımı bir kuşun kırık kanadından, uzak diyarların en yakınından, ağaçların dökülmeyen sarı yapraklarından aldım da geldim. Öyle kolay değil bir kelimede yalnızlık deyip geçmek.

Yüzümdeki allığın, gözümdeki morluğun, tenimdeki solgunluğun can düşmanı yalnızlık. Ben yalnızlığımı renksizliğin asaletinden aldım da geldim. Kanımı akıtan, canımı acıtan kırmızı gece lambalarına savaş açtı yalnızlığım. Korktum karanlıktan, karanlıkta kalıp öz aynayı kaybetmekten. Meğer o bana bembeyaz bir ışık getiriyormuş.

Şeffaflığın adaletinden kötülüğün kalkanı olduğu için kaçacak delik ararken koştuğum patikada bir tek yalnızlığım tuttu elimden. Beni cezalandıracak diye korktum. Meğer o beni güvenimle yüzleştirmeye geliyormuş.

Öyle küçümsenecek bir şey değil yalnızlık. Dolu dolu söylemeye alıştırıp kendimizi boşluktan kurtaralım yanlış anladığımız yalnızlığın içini. Zira ben yalnızlığımı ekmeğin bütünlüğünden, suyun kudretinin büyüklüğünden, ateşin yangına körüklüğünden aldım da geldim. Öyle kolay değil bir kelimede yalnızlık deyip geçmek.

Aytaç Özkütük
17.01.2010
02.41

9 Ocak 2010 Cumartesi

Hasret-i Ayrılık

Bir güvercin bu gece, tüm sessizliğiyle,
Ayrılık çığlığını fısıldadı kulaklarıma
Gagasındaki bembeyaz küçücük mendil
Sihirli değnek gibi dokundu gözlerime

Dönüşü olmayan ufuklara kanat çırparken
Hasreti bir bıçak gibi kesti attı aklımdan
Duyguların düşüşünü bir bir izleyemedim
Hızlandıkça kanatları, bir can gitti kanımdan

Issızlığın yeni ders zili çaldı bu gece
Güvercin arkadaşlarını aldı harabımın başına
Ayrılık için ağzımdan damla damla akan her hece
Can veremez oldu yüreğimdeki aşkın naaşına

Aytaç Özkütük
09.01.2010
01.09

Yaşlanmak

Eskisi gibi coşkulu atmadı yorgun kanatlarını çırparken yüreğim
Kudretinin kalmadığını düşünse de yıllar önceki delikanlı gibi
Yaşlandıkça sevgimi büyütüp aşkımı korlandıran temiz benliğim
Korkutmaktan uzaktı çakmak gözlerimi bu sonsuz kuyunun dibi

İçinde yankılanan tüm yakarışa rağmen yaşlanıyoruz be çocuk
Gün geliyor gözlerimiz oyun oynuyor bizimle sırlı cam karşısında
Gün geliyor saçlarımız mevsim değiştiriyor kalbin her atışında
Sol yanımızdaki bu sönmeyen kor oldukça yaşlanmak vız gelir be çocuk

Yeniden havalanmak için kanatlarını açıp bir adım geri attı yüreğim
Aldığım her sonraki nefes yaşama sevincimi yeni bir hazla artırırmış gibi
Kıstırıldığı yerden kaçıp özgür olmak istiyordu ruhumla bütünleşen güzelliğim
Bedene terbiye geçirilmese de heyhat bundan böyle
Vız gelir sırlı camın, yalan gözlerin oyunları var oldukça ebediyen ruhunun edebi

Aytaç Özkütük
03.01.2010
01.45

Yük

Her gece biraz daha yük oldu ümitlerin sırtına
Teker teker sönmeye başladı evlerin ışıkları
Sessizlik hayal kırıklığıyla ardı ardına
Değiştiriverdi aniden yıllarca yaşanmışlıkları

Aytaç Özkütük
10.10.2009
02.56

İçsöz

Boynu bükük gecelerin gözyaşlarında yalnızım
Gündüzlerimin gözleri görmez olmuş karanlıkta
Dinmez olmuş sessiz soluksuz yüreğimdeki sızım
Varlık içinde yalnız kalmış yokluk kadar yalnızım

Yaşlanan bedenimin kırışıklıklarında yalnızım
Çocukluğum burnumda tüter olmuş rüyalarda
Ağlatmaya abone olmuş uzun uzun alınyazım
Rüyalar içinde gerçek kalmış kadar yalnızım

Feri sönmüş Güneş’in titreten ayazında yalnızım
Hasret kalmışım ellerime dokunan sıcaklığa
Birden susup kalmış ömrümü tıngırdatan sazım
Notalar arasında bir es kalmış kadar yalnızım

Göçüp giden ruhumun son kelamında yalnızım
Bir kalem aramışım derdime çare yakınlarda
İfadesiz kalmış üzerimdeki koca mermer yazım
Yokluk içinde kalmış bir varlık kadar yalnızım

Aytaç Özkütük
14.12.2009
15.25