22 Eylül 2016 Perşembe

Sonbahar Yaprağı

Bir sonbahar yaprağı gibi
Çok zor tutunuyorum dalıma
Bazen geceleri zifiri karanlıkta
Sevdiklerimin sesi çalınıyor
Rüzgârla kulaklarıma
Ürperiyorum

Sonra ansızın yeni bir rüzgâr…
Ve sapsarı yapraklarla doluyor
Ümitlerime açılan geniş bulvar
Oysa ben sarı bir yaprakmışçasına
Güçsüzleşiyorum sonbaharda
Kuruyorum

Ve biliyorum
Ne o parçası olduğum dalda
Ne o ümit dolu uzun yolda
Tutunabiliyorum

Ve son bir rüzgâr çıkıyor karanlıkta
Sevdiğimin nefesi dudaklarımda
Korkmadan kendimi bırakıyorum
Alabildiğine düşüyor, düşüyorum
Ve nihayet buz kestiğinde toprak kara kışta
Bir daha yeşermeyeceğimi bilerek
Üşüyorum

Aytaç Özkütük
22.09.2016
Ankara
01.27

16 Eylül 2016 Cuma

Küçüklüğümüz

Büyüdükçe çirkinleştik
Bir cüce olsaydık hepimiz
Daha çok sevecektik
Küçücükken yüreklerimiz

Lakin büyüdük
Ve sel gibi akıttığımız yaşlarda
Dev sandığımız aşklarla
Küçüklüğümüzü öldürdük

Oysa hiç büyümeseydik
Dev adamlar basit acılarıyla böbürlenirken
Biz ezilmeyecektik
Ağırlığı altında yükümüzün
Ve kıymetini bilecektik
Küçüklüğümüzün

Aytaç Özkütük
15.09.2016
02.03
Zonguldak

14 Eylül 2016 Çarşamba

Etkisiz

Bir yıldız düşleyin
Hiç parlamayan
Yahut bir bebek
Ağlamayan

Bir aşık düşünün
Sevgisiz, heyecansız
Yahut bir aşk
Yıkıp geçen amansız

Bir şiir yazın sonra
Bolca hisli, kafiyesiz
Ağlayın bağıra çağıra
Arayın, sorun, özleyin
Hepsi bir bir boşuna
Hepsi bir bir etkisiz

Aytaç Özkütük
14.09.2016
20.21
Zonguldak

Korku

Çocukluğumu uyuttuğum
Eski bir kanapenin üzerinde
Uykuya dalabilmek için
Umutlarımı sayıyorum sessizce

Eşyalar çok tanıdık bu gece
Anılarsa silinmiş ve yabancı
Yumuşak çiçekli bir battaniye
Ve omzuma yatan sensizliğimle
Üşüyorum ölesiye
Sen gözlerimdeki kederi
Artık görmüyorsun diye

Çocukluğumu unuttuğum
Eski hayallerin peşinde
Karanlıkta kalmamak için
Sevdalarımı yakıyorum sessizce

Oysa perdeler sıkıca çekilmiş bu gece
Duvarlarsa soğuk ve yabancı
Sokaktan gelen güçsüz bir huzme
Ve hayalet gibi yaklaşan sensizliğimle
Korkuyorum ölesiye
Sen yüreğimdeki ışığı
Tekrar görmeyeceksin diye

Aytaç Özkütük
14.09.2016
00.36
Zonguldak

10 Eylül 2016 Cumartesi

Hayat ve Aşk

Hayat tüm derdine rağmen mesela
Bir kedi görüp de sokakta
Sevmeye çalıştığında başlıyor

Ya da unutmak için gittiğin barda
Hesabı getirdi diye garson
Tebessüm ettiğinde yaşanıyor

Aşk tüm hayata rağmen mesela
Bir çift göze değip de masada
Sevilmeye çalıştığında başlıyor

Ya da kendine verdiğin zararda
Mutluluk arayıp da en son
Acı çektiğinde yaşanıyor

Aytaç Özkütük
10.09.2016
23.05
Ankara

8 Eylül 2016 Perşembe

Seveceğiz, Ağlayacağız (2014)

Dün sevdik, bugün seviyoruz, yarın seveceğiz
Başroller hiç değişmeyecek
Biraz mutluluk, biraz gözyaşı ve elbette biz
Mutluluktan kıpkırmızı kesilecek yüreğimiz
Ve üşümeyecek bundan böyle ellerimiz
Hiçbir zaman alışmayacak
Ağlamaya gözlerimiz
Dün yandık, bugün yanıyoruz, yarın yanacağız
Cehennem ateşi hiç sönmeyecek
Biraz hasret, biraz pişmanlık ve dinmeyen sancımız
Ayrılıkla taş kesilecek yine bağrımız
Belki de sonsuza dek ağlayacağız

Aytaç Özkütük
04.09.2014
12.30
Ankara

Eylül Akşamı (2014)

Hiç bozuşmamışız gibi girdi kapımdan içeri Eylül
Bir kez daha fısıldadı yaşlandığımı
Ve yıllar geçtiğini üzerinden hüznümün
Sen bir Eylül akşamında vurup çıktın kapımı
Hâlâ bir sır gibi saklıyorum hatıralarımı
Mızrap dayanmayan tellerinden gönlümün
Her Eylül akşamında dinliyorum yalnızlığımı
Körük olup yangınıma, harlatıyorum pişmanlığımı
Yıllar önce sevdamı söndürdüğün gün
Hiç dinmemişken ateşim hatta bugün
Belki son bir gözyaşıyla ömrümün
Karşılıyorum bu karanlık Eylül akşamını

Aytaç Özkütük
04.09.2014
19.44
Ankara

Serin bir Ankara Akşamında (2 yıl önceden kalma)

Serin bir Ankara akşamında
Bir elimde küçük bir şemsiye
Yürüdüm Tunalı civarında
Yağmur yağsın istedim
Hayallerim akıp gitsin diye
Her adımda eski bir sevda
Her solukta yeni bir sevgiliye
Rastladım sakin sokaklarda
Kafamı her kaldırışımda gökyüzüne
Yeniden sevmek istedim ölesiye
Serin bir Ankara akşamında
Yıldızlar görünmesin istedim
Duygularım coşmasın diye
Boş suratlar vardı her kaldırımda
Ne bir tebessüm ne bir gaye
Boş boş yürüdüm ben de
Serin bir Ankara akşamında
Bir elimde küçük bir şemsiye
Bir sürü duyguyla yürüdüm kolumda
Yağmur yağsın istedim
Yağan aşkla ıslanayım diye
Serin bir Ankara akşamında
Yeniden sevmek istedim ölesiye

Aytaç Özkütük
08.09.2014
21.12
Ankara

Bir Gün

Bir tıraş bıçağı
Biraz su, biraz yemek
Ütü tahtasında bir gömlek
Uzunca bir yol vardı alacağı
Evden çıkınca yürüyerek

Cevapsız sorularla, hayallerle
Zihninde bir yığın iş
Üzerinde gösteriş
Yüreğinin götürmediği yere
Çok çabuk oluyordu gidiş

Sonra upuzun bir boşluk
Kaybediyordu adeta hayatını
Biraz iş, biraz yemek
Birkaç sahte dostluk
Dönüş yaklaşıyordu giderek

Bir bekleyeni yoktu evinde
Yürürken hızlı adımlarla
Elinden düşmeyen telefon
Bekliyordu beyhude umutlarla
Gelmeyecekti mutlu son

Aytaç Özkütük
08.09.2016
00.07
Ankara