25 Mart 2015 Çarşamba

Diyemiyorum

Ümidimi soruyor duvarlar
Yok diyemiyorum
Var diyemiyorum
Yaran var mı diye sorsalar
Çok diyemiyorum
Sar diyemiyorum

Sebebini soruyor aynalar
Beni ağlarken görseler
Yar diyemiyorum
Sır diyemiyorum

Dost edindiğim sevdalar
Nefesimi bile yaksalar
Har diyemiyorum
Kor diyemiyorum

Benliğimi saran korkular
İşlediğim günahı bilseler
Ah diyemiyorum
Zor diyemiyorum

Aytaç Özkütük
25.03.2015
18.41
Ankara

24 Mart 2015 Salı

Çılgınlık

Biraz sohbet, kısa bir yemek
Çılgınlıktı evet
Seni sevdiğimi söylemek

Evet bir ton daha koyuydu gözlerin
Lakin ansızın yoluma çıkan kaderin
Benimki kadar karanlık değil

Sen kokuyordum eve gelirken bu gece
Yeniden dans etti parfümün montumda
Ayaklarımdan kayıp gitti kaldırım taşları
Işıklı geniş bir sokak
Kendiyle konuşan bir iki ahmak
Ve sonsuzluk gibiydi evet
Ellerini anımsamak
Sesini hayal ettim kulaklarımda
Yanaklarımdan kayıp giderken gözyaşları
Eski sevgilimi dahi affettim
Çok korkuyordum eve gelirken bu gece
Yalnızlığımla yeniden tanışırım diye
Ve gömerken en derinime tüm eksi aşkları
Seni eşsiz bir günah gibi hapsettim

Ve evet benden başkasıydı sevdiğin
Lakin onun için yanan ateşin
Cehennemimden daha sıcak değil

Sen kokuyordum eve gelirken bu gece
Gözlerimi açıp kapattığımda
Kirpiklerim dans etti boynunda
İki yorgan, iki yastık, iki yatak
Sonsuzluk gibiydi evet
Saçlarını okşamak

Aytaç Özkütük
24.03.2015
22.30
Ankara

Sahte Sevdalar

Güneş doğudan doğmuşsa bu sabah
Gündüz eşitse geceye mesela
Ya da ayçiçekleri güne bakıyorsa her daim
Ve çalışırken ölmüşse bir karınca
Her şey yolunda
Ancak
Yarim doğmuşsa Güneş yerine günüme
Ve eşitse gecesi gündüzüme
Ya da ona bakıyorsa ayçiçekleri her daim
Ve sevdasından ölmüşse o karınca
İşte o zaman bu vahim

Her şey sahte oysa
Yalan kollarında uyanmışsam bu sabah
Gecem hâlâ dinmemişse Güneş’e inat
Solgunsa ayçiçekleri her daim
Sahte tebessümün bile aydınlatmıyorsa karanlığımı
Ve ben o sahteliğe satmışsam doğrularımı
Usanmasam ve uslanmasam da her daim
Er ya da geç ölecekti karıncalar
Ha ecelden ha sevdadan
Çok mu mühim?

Aytaç Özkütük
24.03.2015
16.08
Ankara

23 Mart 2015 Pazartesi

Başka Dünya

Bir daha gelecek olsam dünyaya
Önce babama sarılırdım doyasıya
Öyle öldüğünden filan değil ha
Eksikliğinden ama…

Neyse ne diyorduk…
Yeniden gelseydim bu dünyaya
Bir başka bakardım sabahları aynaya
Karşımda musmutlu bir yüz
Sevdiğimin eli kravatımda
Çalışsam bile gece gündüz
Gam yemezdim yorulduğuma

Bir kere öyle yok aşık olmak her gönüle
Var olsaydım bambaşka bir zamanda
Sevdaları dize getiren sarhoş sesimle
Dudak ısırtırdım ben bin bir bülbüle

Düşsem bile kör bir dehlize
Ne gözlerimde bir buğu
Ne yüreğimde bir sızı…
Bir daha gelecek olsam dünyaya
Beni görecek olan her kuğu
Utancından bükerdi boynunu

Bambaşka bir vücutta olabilseydim eğer
Köşe bucak aramak için sevdalarımı
Kaybolsam her girdiğim bulutun arasında
Ve yorgunluktan çırpamasam da kanatlarımı
Yeniden gelebilseydim eğer
Her şeye rağmen bir kuş olmaya değer

Ama bir daha gelecek olsam dünyaya
Daha cesur olmak isterdim
Gelmeyi kendim istememiş olsam da
Ne bileyim işte en azından
İstediğimde alıp başımı giderdim

Biliyorum oysa
Ne başka bir dünya var elimde
Ne bir kravat ne bir kanat
Masal bu ya
Olsaydı bile bambaşka bir dünya
Bu zehirle koskoca yüreğimde
Yaşayamazdım doyasıya

Aytaç Özkütük
23.03.2015
00.19
Ankara

İlkbaharın İlk Günü

Daha ilkbaharın ilk günü
Biter mi insanın üç günlük ömrü
Belki kışın bittiğinden
Ve yarin yitip gittiğinden bihaber
Yine uzun bir yol dönüşü
Ve hatta ilkbaharın ilk günü
Açmadan solar mı insanın yüzü

Daha yasak aşkımın ilk günü
Saklayamadım kara hüznümü
Belki gözyaşının bittiğinden
Ve sevda güneşinin yittiğinden bihaber
Yine uzun bir yol dönüşü
Kıyasıya anılarla dövüşürken
Ve dahi ilkbaharın ilk günü
Kara kışa kaptırdım gönlümü

Aytaç Özkütük
22.03.2015
20.43
Eskişehir